İkinci Dünya Savaşı sonrasında İngiltere'nin Avustralya'ya gönderdiği 'sürgün çocuklar' tacize uğradıklarını söyleyerek Avustralya hükümetine tazminat davası açtı.
Abone olİngiltere hükümeti tarafından İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avustralya'ya "sürgün" gönderilen çocuklar, kötü muamele gördüklerini söyleyerek Avustralya hükümetine toplu tazminat davası açtı.
1970'li yıllara kadar devam eden uygulama kapsamında yüzlerce çocuk Avustralya'nın New South Wales eyaletindeki bir okula gönderilmişti.
Bu okulda kalan 69 kişi, dava başvurularında fiziksel ve psikolojik istismara maruz kaldıklarını belirtti.
İngiltere ve Avustralya hükümeti aileleriyle bağları koparılan ve tarlalarda çalıştırılan bu kişilerden resmen özür dilemiş ancak tazminat gündeme gelmemişti.
İngiltere, "Çocuk Göçü" adını verdiği bir program kapsamında, kilise ve hayır kurumlarının yardımıyla yaklaşık 40 yıl boyunca, eski sömürgelerine binlerce yoksul çocuk gönderdi.
Araştırmacılara göre, çocuklar ailelerinden daha iyi bir yaşam vaadiyle alındı. Ancak aileleri çocuklarının ülke dışına götürüldüğünden haberdar edilmedi.
Aileleri, coçuklarının zengin ailelere evlatlık gittiğini sanıyordu. Bazı çocuklara da anne-babalarının öldüğü söyleniyordu.
İki yıl önce çocuklardan sorumlu bakanın "İngiltere toplumu için kara bir leke" dediği programla, Avustralya, Kanada, Yeni Zelanda ve Güney Afrika'ya gönderilen bu çocukların bazıları cinsel tacize uğradı, birçoğu çok kötü koşullarda çalıştırıldı.
Skandalı ortaya çıkaran bir İngiliz sosyal hizmet görevlisi tarafından kurulan ve bu çocukları aileleriyle buluşturmaya çalışan kuruluşa göre çocukların sürgüne gönderilmesinin birçok nedeni var.
'Sarı ırk tehdidi'
Bu kurula göre birinci neden yoksulların yükünden kurtulmak.
Ayrıca Kanada'ya ucuz işgücü tedarik etmek, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Avustralya'nın nüfusunu artırmak ve o zamanki adı Rodezya olan Zimbabve'de yönetici beyaz seçkin sınıfın devamlılığını sağlamak da uygulamanın amaçları arasında gösteriliyıor.
Programın ırkçı bir yönü de olduğunu söyleyenler, siyah çocukların uygulamaya dahil edilmediğine dikkat çekiyor.
O zaman bazı dinadamları, Çin'den yaşanacak bir göçe gönderme yaparak kendi ifadeleriyle "sarı ırk" tehdidinden söz ediyorlardı.