Eğitim-İş Milli Eğitim Şûrası'nın iptali için Ankara İdare Mahkemesi'ne dava açtı.
Abone olEğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Milli Eğitim Şûrası'nın
iptali için Ankara İdare Mahkemesi'ne dava açtı. 29 Kasım 2006 Çarşamba günü (bugün) saat yapılan başvuruya ilişkin Eğitim-İş Genel Başkanı Yüksel ADIBELLİ şu açıklamayı yaptı:
“Milli Eğitim Şûrası, Milli Eğitim Bakanı’nın masraflarını cebinden karşıladığı kişisel toplantısı değildir.”
13-17 Kasım 2006 tarihleri arasında yapılan 17. Milli Eğitim Şura’sına, Milli Eğitim Şûrası Yönetmeliğinin 9. maddesine aykırı olarak Eğitim-İş Sendikası davet edilmemiştir.
Milli Eğitim Şûrası Milli Eğitim Bakanlığı’nın en yüksek danışma kurulu olup, Şûra’ya çağrılacak üyeler yönetmelikle tek tek belirlenmiştir. Bakan’ın istediği üyeyi çağırıp, istediği üyeyi çağırmama gibi bir takdir hakkı yoktur.
Milli Eğitim Şûrası Yönetmeliğinin Davetli Üyeler başlıklı 9. maddesinde “Bakan tarafından davet edilecek üyeler şunlardır” denildikten sonra f bendinde -istisnasız olarak- Eğitim Sendikaları Başkanları açıkça belirtilmiştir. Yönetmeliğin açık hükmü uyarınca tüm eğitim sendikalarının genel başkanları Şûra Üyesi’dirler. Eğitim Sendikası Başkanı üyelerin şûraya katılımları ise yönetmeliğin açık hükmü uyarınca zorunlu olarak “Bakan tarafından yapılacak davet” ile olacaktır. Bu bağlayıcı kural açıkça çiğnenmek suretiyle şûra üyesi olmamıza rağmen Şûra’ya katılımımız engellenmiş, böylelikle Eğitim-İş şûra karar mekanizmasından dışlanmıştır.
Milli Eğitim Şûrası, Milli Eğitim Bakanı’nın masraflarını cebinden karşıladığı kişisel toplantısı değildir. Şûra Türk milli eğitimi sisteminin yaşadığı sorunların görüşüldüğü, çözüm önerilerinin tartışıldığı kamu kaynaklarıyla düzenlenen yaşamsal öneme sahip bir danışma kuruludur.
Milli Eğitim Şûrası’nın oluşumu ve işleyişiyle ilgili çalışma esas ve usullerini düzenleyen Milli Eğitim Şûrası Yönetmeliği’nin 5. maddesinde şurânın Türk Milli Eğitim Sistemimizdeki yaşamsal önemi şu şekilde ifade edilmiştir :
“Şûra ; bakanlığın en yüksek danışma kuruludur. Türk milli eğitim sistemini geliştirmek, niteliğini yükseltmek için eğitim ve öğretimle ilgili konuları tetkik eder, gerekli kararları alır.” Görüldüğü üzere, yönetmelik uyarınca en yüksek danışma kurulu kabul edilen şûra, ülke milli eğitim sistemini geliştirme, niteliğini yükseltme görevini yüklenmiş inceleme ve karar organıdır. Ancak somut olayda Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik yönetmeliğin yukarıda dile getirilen hükümlerini açıkça çiğnemek suretiyle , şûra sanki kendi bütçesinden kişisel olarak düzenlediği bir toplantıymış gibi, Milli Eğitim Bakanlığı Bütçesinden, kamu kaynaklarıyla toplanan Şûra’ya; gerici milli eğitim politikalarına karşı meşru her kulvarda ülke çapında büyük bir mücadele yürüten, binlerce üyeye ve sayısız şube-temsilciliklere sahip Eğitim-İş kasten çağrılmamıştır.
Şûra’ya Eğitim-İş’in çağrılmama gerekçesi, aslında şûra gündemine empoze edilmeye çalışılan konular incelendiğinde kolaylıkla görülecektir. Bunlar özetle ;
9 yıldır uygulanan 8 yıllık kesintisiz ilköğretimin 4+4, 4+1+3, 5+3 gibi kesintiye uğratma çabaları, Kuran-ı Kerim’in ilköğretim okullarında seçmeli ders olarak okutulması, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin saatinin artırılmak istenmesi, Üniversiteye girişte katsayı uygulamasının İmam Hatip Liseleri lehine düzenlenmesi, İmam Hatip Liselerinin özel statüye kavuşturulmak istenmesi…vb. olarak kamuoyuna açıklanmıştır. Ulusal eğitim konusundaki hassasiyeti kamuoyunca bilinen Eğitim-İş’ e göre şûra; kafalarını “dine ve türbana” takan karşı devrim heveslileri tarafından cumhuriyet karşıtı hedeflere alet edilmiştir. Bu nedenle, laik demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ne ve ulusal değerlere yürekten bağlı ve bu değerlerin eğitim camiasındaki tartışmasız en büyük savunucusu Eğitim-İş’in Şûra’da istenmemesi olağan dışı değildir. Ancak yukarıda açıkça ifade ettiğimiz üzere, Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir ve Milli Eğitim Bakanı da dahil herkes hukuk kurallarına uymak zorundadır. Bu nedenle, yönetmelik hükümleri açıkça çiğnenmek suretiyle düzenlenen Şûra’nın iptal edileceğine inanmaktayız.