BIST 9.368
DOLAR 34,53
EURO 36,19
ALTIN 2.964,88
HABER /  GÜNCEL

Sultan Melikşah'ın oğlu kaç tane Ahmet Sencer'in annesi kimdir?

TRT 1'in Uyanış Büyük Selçuklu dizisindeki Ahmet Sencer kimdir, tarihte Sencer nasıl ve ne zaman öldü araştırması başladı. Babasını 6 yaşında kaybeden ve hanedanın başına geçen Sultan Sencer Melikşah'ın oğludur. Hayatının aşkı Turna Hatun ile evlenen Sultan Sencer'in çocuklar ve ölümü hakkında bilgiler.

Abone ol

TRT 1 ekranlarında yayın hayatına başlayan Uyanış Büyük Selçuklu dizisi oyuncuları ve karakterlerin tarihteki yeri önemi büyük merak konusu oldu. Sencer, babasını 6 yaşındayken kaybetmiş ve hanedandaki taht kavgaları dolayısıyla yeterince eğitim alamamıştır. Çok az eğitim almasına rağmen kendisini geliştirme başarısına sahip olan Sencer, pek çok başarıya imza attı. Peki, Sencer kimdir tarihte ne zaman ve nasıl öldü? İşte, Sencer hakkında merak edilen bilgiler

Uyanış Büyük Selçuklu dizisini izleyen birçok kişi Sultan Sencer kimdir, tarihte kimdir?

Ekin Koç- SENCER: Selçuklu Devleti’nin kutlu sırrı ve en cesur kahramanı. Atalarının cesaretinden doğmuş bir Selçuklu kartalı. Nizamülmülk’ün elinde çelikleşmiş karakteri, Gazali’nin yanında keskinleşmiş zekâsı ve Hemedani’nin sunduğu gönül pınarından içen kutlu melik. Devletin kaderini omuzlarında taşıyan sağlam irade, tarihin seyrini değiştiren efsanevi kahraman! 

Sencer, 25 Receb 479’da (5 Kasım 1086) Sincar’da doğdu. Babası Sultan Melikşah’tır. Sencer isminin ona doğum yerinden dolayı verildiği rivayet edilir (İbnü’l-Esîr, X, 141; İbn Hallikân, II, 428). Adının Sancar olduğunu, bu kelimenin Türkçe “saplamak” anlamındaki sançmak kelimesinden türetildiğini belirten kaynaklar da vardır (Dîvânü lugāti’t-Türk, II, 171, 180, 182; III, 310; İbnü’l-Ezrak el-Fârikī, s. 287; Ebü’l-Fidâ, I/4, s. 106; İA, X, 187, 486). Sencer’in çok güzel yüzlü olduğu (Zekeriyyâ b. Muhammed el-Kazvînî, s. 415), çocukluğunda geçirdiği çiçek hastalığının Ömer Hayyâm tarafından tedavi edilmesine rağmen yüzünde korkunç izler bıraktığı belirtilmektedir. Henüz altı yaşında iken babası Melikşah’ın ölümünün ardından hânedan mensupları arasında cereyan eden taht kavgaları sebebiyle yeterince eğitim alamadığı anlaşılmaktadır. Ancak küçük yaştan itibaren devlet idaresinde önemli tecrübeler edindiği, bu eksikliğini kabiliyet ve tecrübeleri sayesinde giderdiği söylenebilir.

Sultan Berkyaruk, amcası Arslan Argun’un isyanını bastırmak için gönderdiği diğer amcası Böri Bars’ın yenilgiye uğraması üzerine üvey kardeşi Sencer ve Atabeg Emîr Kamaç kumandasındaki bir orduyu Horasan’a sevketti (489/1096). Damgan’a ulaştığında Arslan Argun’un öldürüldüğünü öğrenen Sencer burada bekledi. Sultan Berkyaruk 5 Cemâziyelevvel 490’da (20 Nisan 1097) Sencer’e katılınca birlikte Nîşâbur’a girdiler, oradan Belh şehrine geçtiler. Sultan Berkyaruk, bu sefer sonunda merkezi Merv olmak üzere Gazne sınırlarına kadar uzanan Horasan topraklarını Melik Sencer’e iktâ etti. Emîr Kamaç’ı kendisine atabeg, Ebü’l-Feth Ali b. Hüseyin’i vezir tayin ettikten sonra Irak’a döndü.

4 Receb 493’te (15 Mayıs 1100) Muhammed Tapar karşısında uğradığı yenilgiden sonra yanındaki az bir kuvvetle Utumah’a giden Berkyaruk burada kendi saltanatını isteyenleri bir safta toplanmaya çağırdı. Bu sırada Horasan’ın büyük bir kısmı ile Taberistan ve Cürcân, emîr-i dâd Habeşî b. Altuntak’ın idaresindeydi. Horasan’a hâkim olma meselesinden dolayı Melik Sencer ile bozuşan Habeşî, Sultan Berkyaruk’a Sencer’in Belh askeriyle birlikte idaresi altındaki şehirlere hücum ettiğini bildirdi ve ondan yardım istedi. Sultan Berkyaruk 1000 kişilik bir kuvvetle Habeşî’ye yardıma geldi. Habeşî’nin 20.000 kişilik süvari birliği ve Bâtınîler’den oluşan 5000 kişilik bir piyade kuvveti mevcuttu. Nûşecân önlerinde meydana gelen savaşta Sencer’in ordusu Sultan Berkyaruk’un ordusunu bozguna uğrattı. Bu savaş Berkyaruk-Sencer münasebetlerinde bir dönüm noktası teşkil eder. Çünkü o güne kadar yapılan taht kavgalarında Sencer’in büyük yardımlarını gören Sultan Berkyaruk bu defa onu bir rakip olarak karşısına almıştı.

Muhammed Tapar, Sultan Berkyaruk ile yaptığı ikinci savaştan mağlûp ayrılınca Horasan hâkimi Melik Sencer’e başvurdu. Öz kardeşi Muhammed Tapar’ın Sultan Berkyaruk karşısında yenildiğini Cürcân’a geldiğinde öğrenen Sencer hemen onun ihtiyaçlarını karşıladı ve iki kardeş bir ittifak oluşturdu. Askerleriyle birlikte Horasan’dan ayrılıp Cürcân’da bulunan Muhammed Tapar’ın yanına gelen Sencer buradan onunla birlikte Damgan’a gitti. Damgan’dan Rey’e doğru yola çıkan Muhammed Tapar ve Sencer şehre vardıklarında Nizâmülmülk’e bağlı gulâmlar da kendilerine katıldı. Bu olay onların halk nazarında itibarını arttırdı. Sultan Berkyaruk ile Muhammed Tapar arasındaki beşinci savaştan (8 Cemâziyelevvel 496 / 17 Şubat 1103) sonra taraflar anlaşmaya vardı. Buna göre Sencer’in Horasan ve Mâverâünnehir’deki hâkimiyetinde herhangi bir değişiklik yapılmadı ve onun Muhammed Tapar’ı metbû tanıması benimsendi.

Taht kavgalarından faydalanarak Selçuklular’ın Mâverâünnehir hâkimiyetine son vermek ve Horasan’ı istilâ etmek isteyen Doğu Karahanlı Hükümdarı Hârun Tegin (Kadır Han Cibrâil b. Ömer), Berkyaruk’un tahta çıkardığı Batı Karahanlı hükümdarını öldürtmüştü. Sencer’le Muhammed Tapar’ın Bağdat’ta bulundukları sırada Kadır Han’ın Sencer’in ülkesini istilâ hırsı bir kat daha arttı. Sencer’in emîrlerinden Gündoğdu ile sürekli haberleşen Kadır Han, onun Sencer’in hasta olduğunu ve hemen harekete geçmesini bildiren mektubunu alınca 100.000 kişilik bir orduyla Horasan üzerine yürüdü. İyileşen Sencer 5000 süvariyle Belh’e geldi, yanında Gündoğdu da vardı. Sipehsâlâr (İsfehsâlâr) Emîr Bozkuş’a hasedinden dolayı Sencer’e ihanet eden Gündoğdu, Kadır Han’ın ordusuna katıldı. Casusları vasıtasıyla Kadır Han’ı takip ettiren Sencer bir gün onun Belh civarında ava çıktığını öğrenince Emîr Bozkuş’u onu yakalamak üzere görevlendirdi. Kısa süren bir çatışmanın ardından Kadır Han ve Gündoğdu esir alındı. Sencer huzuruna getirilen Kadır Han’ın özür dilemesine rağmen öldürülmesini emretti. Bu olayın ardından Mâverâünnehir’i yeniden teşkilâtlandıran Sencer, Karahanlı hânedanından II. Muhammed b. Süleyman’ı (1102) Arslan Han unvanıyla Batı Karahanlı hükümdarı ilân edip kendine tâbi kıldı. Arslan Han bir müddet sonra Karahanlı hânedanından Ömer Han tarafından Semerkant’tan uzaklaştırıldı, ancak Sencer’in müdahalesiyle Ömer Han bozguna uğratıldı. 1103 yılında aynı hânedana mensup olan ve Sagun (Sağır) Bey unvanıyla tanınan Hasan b. Ali, Arslan Han ile mücadeleye girişti. Arslan Han yine Sencer’in yardımıyla bu sıkıntıdan kurtuldu. Sultan Muhammed Tapar devrinde ve Sencer’in saltanatı boyunca Karahanlılar, Büyük Selçuklu Devleti’ni metbû tanımaya devam ettiler. Bunda siyasî evlilikler yoluyla tesis edilen akrabalık ve dostluklar kadar Melik Sencer’in tutumunun da önemli rolü olmuştur.