Süleyman Soylu'yu nasıl bilirsiniz!
Bir Bakan, lideri, milleti, güvenlik güçleri, kendine bağlı kurum ve kuruluşları ile bakanlığını bütünleştirerek bir başarı öyküsünü ancak böyle yazabilirdi!..
Süleyman Soylu'yu yazmak milli görev olsa gerek!..
Hakkın teslimi boynumuzun borcu..
Bir Bakan, lideri, milleti, güvenlik güçleri, kendine bağlı kurum ve kuruluşları ile bakanlığını bütünleştirerek bir başarı öyküsünü ancak böyle yazabilirdi!..
Hiç abartısız gelinen noktada bakanlığının bütün icraatlarını öyle bir noktaya getirmiş ki bugün Türk milletinin büyük bir çoğunluğunun yani “MİLLİ” düşünen her vatan evladının büyük güven duyduğu bir bakanlığı bugün gururla izliyor Türkiye…
Peki ona tepki gösterenler!..
O müptezelleri görünce ülkemin böyle bir İçişleri bakanına sahip olmasından dolayı i bir kez daha gurur diyorum..
Kim onlar!..
PKK’sı…
FETÖ’ u…
DHKP’ si…
Bu ülkenin “GAYRİ MİLLİ” kimlikleri…
ABD uşaklığı yapanlar…
Sözde özgürlük ve sözde demokrasi adı altında hainlere sahip çıkanlar…
Tayyip Erdoğan’ı yalnızlaştırmak isteyenler…
Gördünüz işte!..
Hazırlamaya çalıştıkları sözde anayasada Türklüğü, Atatürk’ü çıkarmak, ülkeyi eyaletlere dönüştürmek isteyenler!..
Ve…
Kendi dava arkadaşları gibi görünüp onun başarısından nedense rahatsızlık duyanlar!..
Yani AK Parti’deki AKP’liler!..
En üzüntü vericide işte bu!..
Zaman zaman “Tayyip Erdoğan’ın rakibi muhalefet değil kendi partisi, sözde dava arkadaşları” diyorum ya!..
İşte onlar!..
Ama devrede millet var!..
Tayyip Erdoğan’ı şartlar ne olursa olsun yalnızlığa terk etmeyenler bakanına aynı dille sahip çıkıyor!..
Çünkü millet biliyor ki Tayyip Erdoğan'ı yalnızlaştırmak isteyenler Bakanının üzerine oynuyorlar!..
Yaşadık, gördük!..
Bakın bu ülkenin uzun yıllardır birinci sorunu olarak konuşulan neydi?
Terör…
Peki ne oldu?
Bugün artık konuşulmuyor…
İşte böyle bir noktaya gelinmişse, bunun mimarı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyük güvenini kazanan, kendisine “Sadakat” duygusundan bir adım dahi geri durmayan Bakan gerçeğidir…
İşte o Bakan Süleyman Soylu…
Her yerde var…
Dağlarda var…
Şehirlerde var…
Köylerde var…
Nerede milletin acısı varsa orada…
Deprem olur ilk o koşar…
Sel olur ilk o koşar…
Şehit aileleri ile ilk o ağlar...
Söz konusu kadın hakları oluncada kadın derneklerinden önce o koşar..
Bakın “Milletinin hislerine böylesine tercüman olan bir Bakan bu ülkeye gelmiş miydi?” sorusunun cevabını ben vermeyeyim.
Bugün sokağa indiğinizde millete sorduğunuz zaman o cevabı alırsınız…
İstediğiniz anketi yapıp getirin!..
Seviliyor…
Sayılıyor…
Sahipsiz bırakılmıyor…
Hiç tartışmasız böyle bir başarı öyküsünü yazarken, çok zor günler geçirdi…
Hak etmediği tavırlarla karşılaştı...
Bütün bunları hep sineye çekti!
Onu yakından tanıyanlar bunu iyi bilir…
İçine attı hep!..
Sadece dışarıdan değil içeriden de vurulmak istendi, yalnız bırakılmaya çalışıldı, sahip çıkanı olmadı, tek başına şer güçlerle mücadele etmek zorunda bırakıldı…
Ama yılmadı…
Hani deriz ya “Sabır taşı…”
Tam sabır taşı çatlamışken, arkasındaki en büyük güç olan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Durmak yok yola devam” diyerek ona sahip çıktı..
İyi ki de sahip çıktı!
“Bırakıyorum” dediği o geceyi hatırlayın…
İnsanlar neredeyse sokağa indi!
Sosyal medyada insanların ona nasıl sahip çıktığını hep birlikte gördük…
Bazıları o durumda bile “Kendisi yaptırdı” diye algı operasyonu çekti!
Çünkü milletin duygularını anlayamadılar…
Bakın o gece Almanya’da yaşayan kardeşim Emrah Saka aramıştı “Abi ne oluyor Süleyman Bakan neden bırakıyor. Burada insanlar ayağa kalktı” diye nerede ise ağlayacaktı..
Böyle bir sevgi bu!..
İstifasının kabul edilmemesi sonrası söylediği sözler ise “Abi insanlar sevinçten araçları ile yollarda korna çalıyor” oldu…
İşte orası Almanya’nın Köln şehriydi…
Bu sevgi para ile alınabilir mi?
Söylemek istediğim bugün Türk milletinin hislerine tercüman olan, terörle mücadelede tarih yazan, uyuşturucu tacirlerinin korkulu rüyası, devletin polisinin jandarmasının, askerinin büyük güvenini ve sevgisini kazanan bir Bakan gerçeği ortada…
Konsantrasyonu mükemmel…
Edison’un “Konsantrasyonu bezginlik duymadan fiziksel ve zihinsel enerjiyi tek bir noktaya sürekli uygulama yeteneğidir.” sözü onu çok iyi anlatıyor aslında..
Bir düşünün…
Nankör olmamak gerek…
Türkiye'de daha düne kadar evlatları dışarı çıkarken "Aman bir terör saldırısı olmasa" diye gözleri arkada kalan muhalefet mensuplarının bugün ülkenin terör ile mücadele de elde ettiği başarı karşısında takdir anlamında tek bir söz söylememeleri çok manidardır!..
Ülkemizin güvenliği Soylu ile nereden nereye gelmiş!
Hani sokak sokak canlı bomba olarak gezen o hainler…
Devletin güvenliği saat gibi işliyor!
Hainler noktasında artık kuş uçmuyor…
Terör örgütünden kaçışlar ve teslim olmalar büyük bir hız kazanmış, aldı başını gidiyor…
10 ayda 250’ye yakın PKK’lı terörist ülkeye giriş yaparak güvenlik güçlerine teslim olmuş…
Terör örgütü ile iş birliği yapan Belediye Başkanları görevden alınıp yargılanıyor…
FETÖ ile mücadelede dur durak yok…
Kadına şiddet hızla büyük düşüş içine girmiş…
Uyuşturucu tacirlerine bütün yollar kapatılmış…
Devletin şefkati ile Diyarbakır annelerinin eylemleri sonuç vermeye başlamış…
Bayramların ilk günlerini, yılbaşlarını hiç sektirmeden KATO, Tendürek dağlarında Mehmetçiklerle geçirmiş..
Güneydoğu’da 80 yıldır süren kan davalı aşiretleri dahi gidip biraya getirip kucaklayıp barıştırmış...
Devletin zirvesinde TSK’sı, Emniyeti, Jandarması ve MİT’i ile muhteşem bir koordinasyon sağlanmış…
İçişleri Bakanlığı bugün bütün üst ve alt yapısı ve çalışmaları ile “Pentagon” gibi olmuş…
Nerede olursa olsun suçlunun kaçışı yok artık…
Anında paket!..
Pandemi sürecinde kurallara uyulması noktasında bakanlığının verdiği ve vermeye devam ettiği mücadeleyi anlatmaya gerek var mı?
İşte bunları bilmek için görmek, yazmak için vicdanlı olmak gerek…
Denir ki;
İnsanlar 3’e ayrılır;
Gerçekten başarılılar, başarılıyım diye geçinenler ve başarılı insanlar üzerinden geçinenler!..
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hiç tartışmasız başarılıdır...
Başarısının tescili milletin güvenidir!..
Hiç abartısız her türlü övgü anasının ak sütü gibi helaldır...
"Bağımsız Türkiye " mücadelesinde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın yanında “İYİ Kİ VAR” dedirtmeyi ve milletin vicdanı olmayı başarmasının asla siyaseti yoktur...
Hakkın teslimi mi?
Peki yazımı ın başlığındaki "Süleyman Soylu'yu nasıl bilirsiniz?" sorusunun cevabı mı?
Verelim?
Lideri Cumhurbaşkanı Erdoğan için " O varsa ben varım yoksa ben yokum" diyecek kadar asil bir duruş gösterip birlikte kefeni elde birlikte yürüyen,
Ne kaya kalelerin ne demir kapıların ne çelik silahların yolunu kesemeyen,
Çakallar arasında bir kurt gibi savaşan,
Yarı cihan ümmetiyle dövüşen,
Ezdikçe mağrur, ezildikçe meyyus olmayan!,
Daima didinen ve öğrenen, daima isteyen ve yükselen,
Adil ve rahim olan,
Korkutmaktan ziyade sevdirmeye çalışan,
Cesur yürek milletin adamıdır..
Ve...
Kanları yerde kalmayan mekanlarında bugün huzurla yatan şehit ailelerimizin DUASIDIR..
Allah yolunu açık etsin...