Süleyman Soylu'dan son dakika İstanbul açıklaması: Ekrem İmamoğlu bana gelip CHP beni sevmiyor...
İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi hakkındaki terör soruşturmasında son dakika açıklama Süleyman Soylu'dan geldi. Ekrem İmamoğlu'nun suçlamaları üzerine basın toplantısı düzenleyen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Ekrem İmamoğlu saygılarını sunarak bir konuda benden yardım istedi. CHP'yi şikayet etti, şimdi beni eleştiriyor." dedi. İşte İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun son dakika açıklamaları.
İSTANBUL Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile İçişleri Bakanı Süleyman Soylu kavgası büyüyor. Ekrem İmamoğlu'nun yaptığı açıklamalar sonrası Süleyman Soylu'dan son dakika açıklamalar geldi. Basın toplantısı düzenleyen Süleyman Soylu, İstanbul'daki terör soruşturması ve Ekrem İmamoğlu'nun "biz sorduk yanıt vermedi" iddialarına yanıt verdi. Süleyman Soylu İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde 1660 kişi hakkında terör soruşturması yapıldığını bunlardan 505'inin Ekrem İmamoğlu döneminde işe alındığını söyledi.
Ekrem İmamoğlu bana geldi
Süleyman Soylu, Ekrem İmamoğlu'nu doğrudan hedef aldığı açıklamalarında bomba bir ifşada bulundu. Süleyman Soylu, " Ekrem İmamoğlu saygılarını sunarak bir konuda benden yardım istedi" diyerek şunları anlattı:
-CHP'de kaybettiği itibarı bizlere saldırarak, meseleleri demagojiyle anlatmaya çalışanlar boşuna çırpınış içindedir.
Bu bahsedilen kişi İmamoğlu saygılarını sunarak beni aramıştır. Bana, 'CHP Genel Merkezi beni sevmiyor, bana yardımcı olur musunuz' diye ricası olmuştur.
-Biz 'kanun ne gerektiriyorsa yaparız' dedik ve yaptık. İşine geldiğinde alttan almasını bileceksin, diğer taraftan dönüp hakaret edeceksin.
EKREM İMAMOĞLU BENİ SEVMİYORLAR HEMŞERİYİZ DEDİ
-Ufak bir namusun şerefin haysiyetin varsa yalan söylemezsin. İstanbul'da yardım toplarken, bu yardımın kanunlara uygun olmadığını tespit ettikten sonra o parala el konuldu. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı beni aradı. CHP genel merkezi bana karşı, biz hemşeriyiz ne olursun beni onlara ezdirme dedi. Ama hayatı iki yüzlülük ve yalan olduğu için bunu elbette söyleyemez. Aramızda bir telefon görüşmesi daha oldu onu da CHP genel merkezine gidip beni şikayet etti. İnsan hangi koltuğa gelirse gelsin o koltuğu taşıyacak ve yalan söylemeyecek.
-Elbette belediye başkanlığının sorumluluğu var. Hem terörden uzak durma hem de alet olmama durumu var. İBB Başkanı zaman zaman terlemiş, alnını silme zorunda kalmış, kaybettiği itibarı, hizmet yapamadığı için tarihin en başarısız belediye başkanı olarak nitelendirilen, İETT otobüslerini çalıştırmaktan, çöp toplamaktan yoksun böyle bir belediye başkanı elbette ki bunları kapatabilmek için İstanbul'a ilgi açığını kapatabilmek için, yargı kararından bulamadığı mağduriyeti buradan bulacak.
BENİ CUMHURBAŞKANIMIZA ŞİKAYET EDİYOR...
-Bizi cumhurbaşkanımıza şikayet ediyor ama kendi işini yapmıyor. Bana güvenlik sorunu diyor, doğru ama ben terör örgütü için güvenlik sorunuyum.
Süleyman Soylu'dan son dakika açıklamalar şöyle
*"Biraz önce İBB Başkanlığı'nın bu konudaki açıklamalarını takip ettik. Herkesin kendisini savunma hakkı vardır. Bu hem doğal bir haktır, hem de demokrasi içinde olması gereken bir gerçekliktir.
*Zaman zaman terörle iltisaklı belediyelere görevlendirmeler yapıldı. Yöneticilere 900 yıla yakın cezalar çıktı. Doğu ve güneydoğuda PKK ve KCK ile irtibatlı olduğu tespit edilen belediye başkanları, meclis üyeleri, personel görevden alındılar. FETÖ'den devlete sızmış yaklaşık 165 bin kişi kamudan çıkarıldı. Bizim bakanlığımızdan 50 bini aşkın kişi çıkarıldı. FETÖ'yle irtibatlı belediyeler oldu.
*Bu devleti tüm terör örgütlerinden temizlemek için ortaya koyduğumuz bir mücadelenin sonucudur. Zorlu bir sürecin sonunda kamuyu çok büyük bir şekilde terör örgütlerinden arındırabildik. Bu yüzde 100 müdür; kriptosu var, uykuya yatmış olanı var, hamle yapmayı kendine görev almış olanlar var. Biz bunları sökebilmek için büyük bir çaba ortaya koyuyoruz.
Kamunun kendine ait sorumlulukları vardır. Görev yapanların da sorumlulukları vardır. Anayasa'nın 127'nci maddesi çok açık ve nettir. Yerel yönetimler için bizatihi bize yetki vermiştir.
*Anayasa 127'nci maddesi Mahalli idareler; il, belediye veya köy halkının mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş esasları kanunla belirtilen ve karar organları, gene kanunda gösterilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileridir. Mahalli idarelerin kuruluş ve görevleri ile yetkileri, yerinden yönetim ilkesine uygun olarak kanunla düzenlenir. (Değişik: 23/7/1995 – 4121/12 md.) Mahalli idarelerin seçimleri, 67'nci maddedeki esaslara göre beş yılda bir yapılır. Ancak, milletvekili genel veya ara seçiminden önceki veya sonraki bir yıl içinde yapılması gereken mahalli idareler organlarına veya bu organların üyelerine ilişkin genel veya ara seçimler milletvekili genel veya ara seçimleriyle birlikte yapılır. Kanun, büyük yerleşim merkezleri için özel yönetim biçimleri getirebilir. Mahalli idarelerin seçilmiş organlarının, organlık sıfatını kazanmalarına ilişkin itirazların çözümü ve kaybetmeleri, konusundaki denetim yargı yolu ile olur. Ancak, görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan mahalli idare organları veya bu organların üyelerini, İçişleri Bakanı, geçici bir tedbir olarak, kesin hükme kadar uzaklaştırabilir. Merkezi idare, mahalli idareler üzerinde, mahalli hizmetlerin idarenin bütünlüğü ilkesine uygun şekilde yürütülmesi, kamu görevlerinde birliğin sağlanması, toplum yararının korunması ve mahalli ihtiyaçların gereği gibi karşılanması amacıyla, kanunda belirtilen esas ve usuller dairesinde idari vesayet yetkisine sahiptir. Mahalli idarelerin belirli kamu hizmetlerinin görülmesi amacı ile, kendi aralarında Bakanlar Kurulunun izni ile birlik kurmaları, görevleri, yetkileri, maliye ve kolluk işleri ve merkezi idare ile karşılıklı bağ ve ilgileri kanunla düzenlenir. Bu idarelere, görevleri ile orantılı gelir kaynakları sağlanır.
Bu soruşturmaları yürütürken elimizde bir rehber olan bir kanun var. Siyasi değerlendirme yapabilirsiniz. Ancak şunu söylemem gerekir; eğer doğu ve güneydoğudaki veya FETÖ'yle irtibatlı belediyelerde gereğini yerine getirmemiş olsaydık doğu ve güneydoğunun haline nasıl olurdu?
Bugün ülkemizde PKK/KCK hareket etme kabiliyeti bulamıyorsa Türkiye Cumhuriyeti devletinin iradesiyle kullandığı yetki sağlıyor. Geri adım attırmaya çalışanlar başarılı olamazlar. Biz hiç ikiyüzlü olmadık.