İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Avrupa'yla son 300 yıldır ilk kez makasımızı daraltıyoruz. Elimizi onlara açmıyoruz. Özgüvenimizi yerle yeksan edenlere tabi olmuyoruz. Ve bize parmak sallayanlara da boynumuzu eğmiyoruz. Bugün kendi iradesini, kendi anlayışını ortaya koyan bir tablo sergiliyoruz." dedi.
Abone olTrabzon dernekleri, Trabzonlu kanaat önderleri ve iş insanlarının katılımıyla Pendik'te düzenlenen sahur programına katılan Soylu, programa gelen vatandaşların tek tek masalarını gezerek tokalaştı, fotoğraf çektirdi.
Bakan Soylu, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin kendi iradesini ve anlayışını ortaya oyan bir tavır sergileyerek Avrupa'yla son 300 yıldır ilk kez makas daralttığını ifade etti.
Süleyman Soylu, Türkiye'nin bu noktada önemli bir tercih yaptığını belirterek şunları kaydetti:
Amerika’nın bize satmamak için senatosundan bin bir türlü bahane ürettiği o akıllı mühimmatları bizim evlatlarımız yaptılar
"Biz bir tercih yaptık, o tercihle beraber insansız hava araçları yaptık. Atak helikopterleri, cirit füzeleri yaptık. Size bir şey söylemek isterim. Zeytin Dalı Harekatı’na giderken Amerika’dan aldığımız akıllı mühimmatlar bitebilir diye çok endişe ettik. Çünkü Amerikan Senatosu o silahları bir daha bize vermeyecekti. Ne oldu biliyor musunuz? Zeytin Dalı Harekatı bitmeden, bizim mühendislerimiz bütün dünyaya nazire eder şekilde, Amerika’nın bize satmamak için senatosundan bin bir türlü bahane ürettiği o akıllı mühimmatları bizim evlatlarımız yaptılar. Bir tercih yaptık ve o tercih sonucu geldiğimiz yer şurasıdır. 31 Aralık 2016’dan itibaren İstanbul dahil olmak üzere büyükşehirlerimizde Allah’a hamdolsun bir tek bomba patlamıyor."
Geçmişte 12 Eylül'ü ve 28 Şubat'ı yaşamış Türkiye'nin kişi başı 200 dolar gelir seviyesine sahip, altyapısı olmayan bir ülke olarak zayıf bir konumda olduğunu hatırlatan Soylu "Size şunu söyleyeyim biz 15 Temmuz’u hep birlikte yaşadık, elbette ki birçok faktör vardı ama bu millet 1980 darbesini gördü, 28 Şubat’ı gördü. Ama bu milletin orada bir farklılığı vardı. Artık bu milletin şehir hastaneleri vardı. Artık bu milletin havalimanları 56’ya çıkmıştı. Artık bu milletin 81 vilayetinde üniversiteleri vardı." dedi.
"Dünyaya haraç ödemeyen bir Türkiye var."
Artık dünyaya haraç ödemeyi reddeden bir Türkiye olduğunun altını çizen Bakan Soylu, şöyle konuştu:
"Türkiye başka bir noktaya doğru gidiyor, altyapısını iyi takip eden bir Türkiye. Bir taraftan sanayisini ve üretimini arttırmaya çalışan bir Türkiye, bir taraftan dünyaya elini uzatan bir Türkiye. Onun için altı yedi yıldır, Gezi, 17 Aralık, 6-7 Ekim... bu olaylar olmasına rağmen Türkiye’yi bir fiskeyle yıkamıyorlar. Şu son bir buçuk yılda Amerika’nın yaptığı o ekonomik saldırıların tamamına direniyoruz biz. Eğer direnmezsek biz, yüzde iki yüz, iki yüz elli, üç yüzlük bir devalüasyona 'evet haklısınız gelin yapın' demiş olsaydık, bugün bu saldırıları yapmazlardı. Cebimizden haraçlarını alırlar, bir sonraki haraç için bizim tekrar kazanmamızı ve biriktirmemizi beklerlerdi. Eski Türkiye ile yeni Türkiye arasındaki fark budur. Dünyaya haraç ödemeyen bir Türkiye var."
"Bugün dünyanın en temiz üçüncü metropolüdür İstanbul"
Geçmişte İstanbul'da yaşanan çevresel sorunlara ve ulaşım sorunlarına da değinen İçişleri Bakanı Soylu, İstanbul'un bugün dünyanın en temiz üçüncü metropolü olduğunu vurguladı.
Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bakın kendi suyunun yüzde 95'ini temizleyerek denize boşaltan dünyada neredeyse başka bir şehir yok. Yine katı atık konusunda başka bir şehir yok. O kadar önemli bir ilerleme sağladık. Onun için düşünüyorum Yavuz Sultan Selim Köprüsü olmasa, Avrasya Tüneli olmasa, Marmaray olmasa, aynı zamanda bir taraftan Osman Gazi Köprüsü olmasa, Kuzey Marmara Otoyolu'nda bir hat daha açıldı şimdi bunlar olmasa İstanbul trafiği nasıl olacak. Metrobüs olmasa, bir taraftan raylı sistemler bir taraftan 6 binin üzerinde otobüs olmasa nasıl olacak. Tek metromuz Taksim Tünel arasındaki hattı, şimdi İstanbul’un altı örülüyor."
Vatandaşların Ramazan Bayramı'nı tebrik eden Bakan Soylu, son olarak şunları söyledi:
"Bu İstanbul sadece bizim İstanbul’umuz değil. Bu İstanbul bize büyük bir emanet, geleceğe bırakmamız gereken medeniyetimizin bir mirasıdır. Bu İstanbul Şam’ın, Kerkük’ün, Halep’in, Bosna’nın, Kosova’nın, Doğu Türkistan’ın umudu İstanbul’dur. Bu İstanbul Fatih Sultan Mehmet’in, Akşemsettin’in, Mimar Sinan’ın bütün eserleriyle beraber bütün dünyanın hayran baktığı bir İstanbul’dur. Biz bu İstanbul’u kim ne söylerse söylesin, ne ortaya koyarsa koysun, biz bu İstanbul’u bu değerlerden yoksun, bu değerleri kale almayan, bizi küçümseyen ve bizim değerlerimize ve inancımıza, geleneklerimize, medeniyetimize yukarıdan bakana teslim edersek, İstanbul’u da kaybederiz."