Güney Sudan'ın bağımsızlığını ilan etmesi sonrasında kuzeyde kalan 'Güney Sudanlılar' Sudan vatandaşlıklarını kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya.
Abone olMalek yaklaşık 50 yıl önce Hartum'da doğmuş ve burada öğretmen ve asker olarak çalışmış.
Güney Sudan'ın yeni resmi dili olan İngilizceyi değil, Arapça konuşuyor.
Hartum'un kenar mahallelerindeki tren istasyonunda eve gitmek için bekleyen binlerce Güney Sudanlı'dan biri.
İnsanların tüm hayatlarını daha önce hiç görmedikleri bir yere taşıdıkları istasyonun yanında üst üste yığılmış yataklar ve tencereler var.
Malek, "Ben güneye gitmeye karar vermedim ancak hükümet bana senin bölgen bağımsız olmaya karar verdi dolayısıyla burada sana bir şey yok dedi" diye anlatıyor yaşadıklarını.
Ailesini, neredeyse hiç bilmediği atalarının evine götürecek, daha sonra emeklilik maaşını almaya çalışmak üzere Hartum'a gelecek.
Birkaç kilometre uzakta, çölü kesen yollarda 545 Güney Sudanlı zor koşullarda yaşıyor.
Evlerini Aralık ayında terk etmişler ve hala güneye gidecek otobüslere binmeleri için kendilerine verilecek parayı bekliyorlar.
Tahta, eski giysi ve havlu gibi bulabildikleri malzemelerle kendilerine ev inşa etmişler.
Hepsi de Hartum'u terk etmekten başka seçenekleri olmadığını söylüyor.
'Teşekkürler Hartum'
Tabi tüm Güney Sudanlılar zor durumda değil.
Genç muhalif siyasetçi Banguang Tap, göreceli olarak rahat bir hayat sürüyor.
Salonundaki rahat kanepelerden, çanak anten kullanarak Güney Sudan televizyonunu izleyebiliyor.
"Hartum'a gelebilenler burada eğitim aldı ve bu hayatın bir parçası oldu. Onların Hartum'a ait olmadığını söyleyemezsiniz çünkü her anlamda bu şehre aitler" diyor.
Tap, "Hartum savaş sırasında bize kapısını açtı o yüzden de teşekkürler Hartum" diye de ekliyor.
Ancak gene de arkadaşlarıyla birlikte Güney Sudan'a taşınacaklar.
Güney'in bağımsız olması sonrası kendilerini Sudanlı saymıyorlar.
Bu his zaten yakında gerçek olacak.
Çift vatandaşlık yok
Meclisten yeni geçen bir kanuna göre, yetkililerin Güney Sudanlı kabul ettikleri kişiler Sudan vatandaşlığından çıkarılacak.
Bilgi Bakanlığı yetkilisi Rabie Abdelati, "Hükümetimiz bölünmeyi kabul ettiğinde, bu kuzeyde yaşayan güneylilerin artık kuzey vatandaşlığından faydalanma hakkına sahip olmayacağı anlamına geliyordu" diye açıklıyor yaşananları.
Abelati, "Bu hepsinin vatandaşlığının feshedileceği anlamına gelmiyor, vakalar tek tek incelenecek" diyor.
Kanunun yürürlüğe girmesi için cumhurbaşkanı tarafından imzalanması lazım.
Sudan vatandaşlığını iade etme yetkisi de cumhurbaşkanında olacak ancak yetkililer çift vatandaşlığın bir seçenek olmayacağını söylüyor.
Güney Sudanlıların bir çeşit oturma iznine sahip olması en olası seçenek gibi görünüyor.
Ancak durum oldukça karışık.
Mecvut durumda, yabancılar Sudan'da mülk sahibi olamıyor bu da vatandaşlığını kaybedebilecek zengin Güney Sudanlılar için önemli bir sorun teşkil edecek.
Cumhurbaşkanlığı üst danışmanı Nafie Ali Nafie, dokuz aylık bir geçiş dönemi olacağını açıkladı.
Ancak çoğunluğun gerekli belgelere sahip olmadığı bir ülkede bu çok kolay olmayacak.
'Ne kuzeyli ne güneyli'
Bir de iki ülke arasında sıkışanlar var.
Muhammed Nur'un büyükannesi Güney Sudan'ın Dinka kentinden ancak ailesinin geri kalanı kuzeyli.
Barış anlaşması dahilinde Güney Sudanlı olarak kamu hizmetine alınmış ancak bağımsızlık sonrasında işini kaybetmiş.
"Bu çok kötü bir durum, bir kişiyi ikiye bölmek gibi" diyor.
Peki ya Sudan vatandaşlığı?
"Vatandaşlığımı kaybedeceğimi düşünmüyorum. Pratik olarak vatandaşlıktan çıkarmak zor bir uygulama" diyor.
Ancak gene de, hem Sudan hem de Güney Sudanlı akrabaları olanların durumu belirsizliğini koruyor.
Sudan'da yaklaşık 800 bin ila 1 milyon Güney Sudanlı olduğu tahmin ediliyor.
Sonbahardan bu yana 300 bin kişi Güney Sudan'a taşındı ve bu sayının artması bekleniyor.
Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Konseyi'nin Sudan temsilcisi Peter de Clerq, "Çoğu kişi burada doğdu, hyatları burada, çocukları okulda ve burada kalmak için bir sürü nedenleri var" diyor.
"Ancak vatandaşlıktan çıkarılmak burada kalmanın çıtasını çok yükseltti, dolayısıyla çoğu kişinin uzun dönemde çok fazla seçeneği olmayabilir" diye de ekliyor de Clerq.
Malek'in ikilemini tren istasyonundaki çoğu kişi paylaşıyor.
"İki ülkeye de ait hissediyorum" diyor biri, bir diğeri ise "Kuzeye şükran duyuyorum çünkü burada doğdum, burayı köyüm gibi görüyorum."
Malek için maalesef artık bu söz konusu değil.