Uzman Dilbaz uyardı. Gençlerin uyuşturucu kullanımı ve kötü alışkanlıklarında tehlikeyi dışarıda aramayın!
Abone olAnkara Numune Hastanesi Psikiyatri Kliniği Şefi, Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi ve Eğitim Merkezi (AMATEM) Direktörü Doç. Dr. Nesrin Dilbaz, gençlerin uyuşturucu kullanımı ve kötü alışkanlık kazanımınında kilit rolü, ''akran''ın oynadığını söyledi.
Dilbaz, "Eski Türk filmlerindeki gibi gazoza hap atan Nuri Alço veya tecavüzcü Coşkun'dan değil, en yakın arkadaştan kötülük geliyor" dedi.
Doç. Dr. Dilbaz, kafein, tütün, alkol, uçucu, uyarıcı maddeler, sentetik hap, esrar, eroin, zayıflama ile beden, kas geliştirici ilaçların bağımlılığa yol açtığını söyledi.
AMATEM'e geçen yıl başvuranlar içinde 12 yaşında eroin bağımlısı çocuk olduğunu anlatan Doç. Dr. Dilbaz, madde kullanımına genellikle, '''merak'', ''sevgisizlik'', ''ben artık büyüdüm'', ''sevgilimden ayrıldım, dünyam karardı'' gibi nedenlerle, çocukluktan ergenliğe geçiş döneminde başlandığını anlattı.
Kişileri, madde bağımlılığına genellikle ''en yakın arkadaşların'' alıştırdığını belirten, ''ottur zararı yoktur'' gibi sözlere inanılmamasını isteyen Doç. Dr. Nesrin Dilbaz, şöyle devam etti:
''Esrar, eroin madde bağımlılığı, kumar, aşırı yeme ve seks yapma arzusu da davranış bağımlılığına yol açar. Genç kızlarda zayıflama, genç erkeklerde beden, kas geliştirici ilaçlar bağımlılık yapar. Gençler, kanının deli aktığı, dünyanın kendi etraflarında döndüğünü sandığı dönemde, öğretmen ve anne babalarından daha çok arkadaşlarının sözünü dinliyor. Bu dönemde, Türk filmlerindeki gibi 'gazoza hap atan Nuri Alço' veya 'tecavüzcü Coşkun' değil, en yakın arkadaştan kötülük geliyor.''
Doç. Dr. Dilbaz, uyuşturucuya başlarken gençlerin, ''Nasıl olsa bende bağımlılık yapmaz'' gibi bir düşünce taşıdıklarına, bunun son derece yanlış olduğuna dikkat çekerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Uyuşturucuyla mücadele çok zorlu bir süreçtir. Bağımlı bir kişi ancak cesaretlendirilerek tedaviye yönlendirilebilir. Bunun için bilinçli aynı yaştaki gençlere, yani akranlara ihtiyaç var. Lise ve üniversitelerde hafta sonu düzenlenen, masum gibi görülen partilerde, bilinçli akranların uyarıcı broşür ve bilgilendirmesiyle, yolun başındaki arkadaşını kurtarması mümkün olabilir. Türkiye'de madde kullanım oranlarının diğer ülkelerin gerisinde olması sevindiricidir ancak yine de önlem alınması gerekiyor.''
BAĞLIMLILIK DENEME İLE BAŞLIYOR
Doç. Dr. Dilbaz, madde bağımlılığına 12-18 yaş aralığında alkol ya da diğer maddelerin denenmesiyle başlandığını kaydetti.
Okula devamsızlık yapan, depresif ya da yıkıcı davranışlar sergileyen, evden kaçan, sıklıkla bar ya da disko gibi eğlence yerlerine gidenlerde alkol ve madde kullanımı geliştirme riski olduğunu anlatan Doç. Dr. Nesrin Dilbaz, şunları söyledi:
''Risk faktörleri arasında genetik, psikolojik, sosyal çevre ile ilgili etmenler var. Faktörlerden bir tanesi dahi güçlü olumsuz bir etkiye sahipse madde kullanma olasılığı yüksektir. Özellikle erkek çocuklar ile babalarının alkol kullanma sıklıkları arasında önemli benzerlikler bulunmuştur. Ailelerinden ayrı yetişmiş alkol bağımlılarının çocuklarında yapılmış çalışmalarda, bu çocuklarda yüzde 25 alkol bağımlılığı saptanmıştır. Aile içinde madde kullanımı olan ailelerin çocuklarında da madde kullanımı daha sıktır.
Çocuk ve ergenlerde madde kullanımı açısından, ruhsal hastalıklar risk oluşturmaktadır. Son bir yılda AMATEM'e yatırılan hastaların yüzde 51'i eroin tedavisi gördü. 2004 yılında açılan merkezde ayaktan yaklaşık 2 bin kişiye hizmet verirken, geçen yıl bu rakam 10 binin üzerine çıktı. Sağlık Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı, madde bağımlılığının önlenmesi ve tedaviye yönelik önemli çalışmalar yürütüyorlar. Burada en önemli olay koordinasyon sağlanması ve bilinçli gençlerin buna katılması, destek vermesi olacak. Gençler arasında bir de yanlış kanı var 'Ben alkol aldım, esrar, eroin kullandım cezai ehliyetim yok' bu durum suçu ortadan kaldırmaz.'