BIST 9.577
DOLAR 33,99
EURO 37,84
ALTIN 2.820,96
HABER /  DÜNYA

SU, 21. YÜZYILIN PETROLÜ OLACAK

OMÜ Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Başkanı Prof. Dr. Yusuf Demir, 21. yüzyılın su asrı olacağını belirterek, “2050’de dü...

Abone ol

OMÜ Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Başkanı Prof. Dr. Yusuf Demir, 21. yüzyılın su asrı olacağını belirterek, “2050’de dünya nüfusunun yüzde 40’ı su sıkıntısı çekecek” dedi.
“Akademik Bakış” programında bu hafta “Su- İnsan İlişkisi” işlendi. Programa konuk olan OMÜ Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Başkanı Prof. Dr. Yusuf Demir, "Suyun öneminin dünyada ve ülkemizde her gün daha da arttığı, bir damla suyun insan yaşamındaki öneminin tartışılamaz olduğu bir çağda yaşamaktayız. Cinsi, ırkı, rengi ne olursa olsun hayvan, bitki ve insan olarak sınıflandırılan bütün canlıların ihtiyaçları aynıdır ve temel ihtiyaç maddesi ve yaşamın özü sudur. Semavi dinlerin tamamında suyun önemine vurgu yapılmıştır. Özellikle bizim dinimiz su ve çevreyi bütüncül anlayışla ele almış ve önemine vurgu yapmıştır. Kur’an’da 100’ü aşkın ayet suya vurgu yapmakta ve yüce Allah ’..her canlı şeyi sudan yarattık…’ buyurarak dikkatimizi suya çekmektedir. Hz Peygamber 1450 yıl önce Mekke ve Medine’yi yasak bölge ilan ederek ilk doğal park anlayışını getirmiş ve yaşamı boyunca su ve çevreye vurgu yaparak, her şeyde olduğu gibi çevrecilikte de ilk ve örnek olmuştur. Su, yaratılan maddeler içerisinde en mükemmel özelliklere sahip maddelerin başında gelmektedir. Suyun 4Co sıcaklıktan itibaren soğudukça ve ısındıkça hafiflemesi, hem dünyadaki yaşamı tanzim etmekte hem de atmosfer içerisindeki enerji dengesini ve hidrolojik döngüyü sağlamaktadır. Suyun hafızasının ve çevreyi algılama özelliğinin tartışıldığı bir çağda, bir damla suyun mucizeleri bile hala tam anlaşılamamıştır” diye konuştu.

TATLI SU MİKTARI ÇOK KISITLI
Dünyadaki tatlı su miktarının çok kısıtlı olduğunu belirten Prof. Dr. Yusuf Demir, “Mevcut suların yüzde 1’inden bile az olan bu suları doğru kullanamadığımız için hızla su problemi yaşamaya başladık. Bu hızla suyu yok etmeye devam edersek, 2050 yılında su sıkıntısı çeken ülkelerin sayısı 54’e, bu şartlarda yaşamak zorunda kalan insanların sayısı 3,76 milyara yükseleceği tahmin edilmektedir. Bu durum 2050’de dünya nüfusunun yüzde 40’ının su sıkıntısı çekeceği anlamına gelecektir. Ülkemizin tüketilebilir tüm yüzey ve yeraltı suyu potansiyeli miktarı toplam yıllık 112 milyar metreküptür. Bu suyun yaklaşık yüzde 45’ini randımanlı kullanabilmekteyiz. Kişi başına düşen yıllık 1.350 m3’lük kullanılabilir su miktarıyla Türkiye, sanıldığı gibi su zengini bir ülke değildir. Bu hızla devam edersek 2030 yılında su varlığımız kişi başına 1.000 m3’ün altına düşecek ve su fakiri ülkeler arasına gireceğiz” şeklinde konuştu.
Türkiye’de mevcut suyun en temel problemlerinden birinin su kirliliği olduğuna dikkat çeken Demir,
“Kirliliğin en temel sebepleri, nüfus artışı, kentleşme, sanayileşme ve tarımdır. Özellikle endüstriyel sularımız ve kentsel atık sularımız bu kirliliğin ana unsurunu oluşturmaktadır. Tarımda yanlış sulama, su israfını doğururken, bilinçsiz ve yanlış kullanılan kimyasal maddeler suyun ve toprağın kirlenmesine sebep olmaktadır” açıklamasında bulundu.
“Altıncı Su Forumu raporlarına göre 2012 yılı verilerinde gelişmekte olan ülkelerde 1.2 milyon insanın içecek suyu bulunmamaktadır” diyen Prof. Dr. Yusuf Demir şöyle devam etti: “780 milyon kişi ise temiz olmayan su içmektedir. Her gün 6 bin çocuk temiz olmayan su içmeye bağlı hastalıklar nedeniyle ölmektedir. Ülkemizde, tarım teknolojisinde az su tüketen sulama yöntemlerinin (damla sulama ve püskürtme gibi basınçlı -Kapalı- sulama) geliştirilmesi, sanayi sektöründe az su kullanan üretim teknolojisi geliştirilmesi, geri kazanımlı su yöntemlerinden yararlanılması, ev idaresinde su tasarrufunun yaşam şekli haline dönüştürülmesi, musluklara, duş başlıklarına havalı ek gereçler takılması, tuvalet rezervuarlarının hacimlerini 7 litreye kadar küçülten teknolojinin kullanılması gibi tedbirler ile yüzde 50-60 su tasarrufu sağlanabilecektir. Ülkemizde Karadeniz Bölgesi iklimi, ekolojisi ve coğrafi konumu itibariyle kuraklık ve su kaynakları yönünden önemli bir avantaj oluşturmaktadır. Karadeniz Bölgemiz önümüzdeki 30 yıl içerisinde bu avantajını kullanabilirse önemli bir yaşam ve turizm merkezine dönüşecektir. Yetersiz su kaynakları ülkelerin nüfus dengesini derinden etkilerken, küresel ısınmaya bağlı kuraklık da insanlığın en önemli sorunu olarak gündemde yerini artarak almaya devam edecektir.”
Konuşmasının sonunda geleceğin biraz da suya endeksli olduğunu ve 21. yüzyılın su asrı olacağını belirten Prof. Dr. Demir, “Susuzluk kaderimiz olmasın” diyerek sözlerini tamamladı.
(İHA)