BIST 8.885
DOLAR 34,31
EURO 37,19
ALTIN 3.018,55

Stratejik derinlik ve Ahmet Davutoğlu

"Kıbrıs'ı ihmal eden bir ülkenin küresel ve bölgesel politikalarda etkin olabilmesi mümkün değildir.

Küresel politikalarda etkin olamaz; çünkü bu küçük ada Asya-Afrika, Avrupa-Afrika, Avrupa-Asya arasındaki stratejik bağlantıları doğrudan etkileyecek bir konuma sahiptir.

Bölgesel politikalarda etkin olamaz; Çünkü doğu ucuyla Ortadoğu'ya yönelmiş bir ok gibi duran Kıbrıs adası, batı sırtıyla da Doğu Akdeniz, Balkanlar ve Kuzey Afrika'daki stratejik dengelerin temel taşı   durumundadır."

"Orta Asya-Avrupa bağlantısının Karadeniz'in kuzeyinden sürmesinde Rusya ile birlikte menfaati olan Almanya'nın, Kıbrıs Rum Kesimi'ni AB'ye almak konusunda gösterdiği iştiyak, biraz da etkisinin ABD'ye göre zayıf olduğu güney hattı üzerinde önemli bir stratejik ayak elde etme çabasının bir ürünüdür.

Kıbrıs'ın AB'ye girişi ile birlikte İskenderun Körfezi ve Doğu Akdeniz çıkışı üzerindeki kontrolünü artıracak olan Avrupa aynı zamanda Ortadoğu bölgesine de müdahil bir konum kazanacaktır."

***

"Musul ve Suudi Arabistan petrollerinin de Doğu Akdeniz'e yöneldiği düşünülürse bu bölgenin enerji hatları açısından taşıyacağı merkezî konunun gelecekte küresel rekabetin en temel parametrelerinden biri olacağı açıktır.

PKK faktörünün devredışı kalmasıyla Doğu Anadolu kara geçiş yolu üzerindeki güvenlik problemi halledilme süreci içine girerken Bakü-Ceyhan hattının ön plana çıktığı günlerde petrolün akacağı İskenderun Körfezi'nin çıkış bölgesi olan Kıbrıs'a S-300 füzelerinin yerleştirilmesi planlanarak bunalımın tırmandırılması kesinlikle bir tesadüf değildir.

Ve arkasında küresel rekabet unsurları bulunmaktadır.
Artık gerek küresel gerekse bölgesel dengeler açısından birbirinden bağımsız bir Balkanlar ve Ortadoğu politikası vardır ve bu politikada Kıbrıs en temel araçlardan birisidir.

***

"Kıbrıs'ta ortaya çıkabilecek her yeni gerginlik ve savaş ihtimali Türkiye'nin Bakü-Ceyhan hattı konusundaki stratejik konumunu olumsuz yönde etkileyecektir.

"... Kıbrıs ne sıradan bir Türk-Rum etnik problemi, ne de sadece süregelen bir Türk-Yunan gerginliğidir."

"Kıbrıs artan bir hızla bir Avrasya ve Ortadoğu-Balkanlar (Batı Asya-Doğu Avrupa) meselesi haline gelmektedir. Kıbrıs politikası bu yeni stratejik çerçeveye uygun bir tarzda yeni bir stratejik çerçeveye oturtulmalıdır."

"Kıbrıs meselesinin Türkiye açısından önemli temelde iki ana eksende ele alınabilir. Birincisi Türkiye'nin tarihî sorumluluklarının bir sonucu olarak oradaki Müslüman Türk toplumunun güvenliğini sağlamaya yönelik beşerî nitelikli eksendir."

"Osmanlı Devleti'nin küçülmesi ile birlikte terkedilen topraklarda kalan müslüman unsurların güvenlik ve sürekliliği her zaman Osmanlı-Türk dış politikasının temel parametrelerden birisi olagelmiştir.

Kıbrıs Türk toplumunun güvenliği ve korunması konusunda gösterilecek bir zaaf dalga dalga Batı Trakya ve Bulgaristan'a -hatta ve hatta Azerbaycan ve Bosna'ya yayılabilir.

Bu nedenledir ki, Kıbrıs Türk toplumunun korunması sadece bu topluluk açısından değil, diğer Osmanlı bakiyesi toplulukların geleceği açısından da büyük önem taşımaktadır."

***

"Kıbrıs meselesinin ikinci önemli ekseni ise bu adanın coğrafî konumunun jeostratejik açıdan taşıdığı önemdir. Bu eksen oradaki insan unsurundan bağımsız olarak bizatihî hayatî önemi haizdir.

Orada tek bir Müslüman Türk olmamış olsa bile Türkiye'nin bir Kıbrıs meselesi olmak zorundadır.

Hiçbir ülke kendi hayat alanının kalbinde yer alan böyle bir adaya kayıtsız kalamaz.

Nasıl üzerinde ciddi bir Türk nüfus kalmamış olan Oniki Ada Türkiye açısından önemini korumaya devam ediyorsa ve nasıl hiç bir beşerî uzantısı olmadığı halde ABD, Küba ve diğer Karaib adaları ile doğrudan ilgileniyorsa, Türkiye de Kıbrıs ile insani unsur dışında stratejik olarak da ilgilenmek zorundadır." (s. 176-179, Küre Yayınları)