BIST 9.227
DOLAR 34,38
EURO 36,58
ALTIN 2.881,79
HABER /  GÜNCEL

Star'a suç duyurusu

Star Gazetesi'ne ateş püsküren Vakıf, konuyla ilgili duyarlılığını ise şöyle dile getirdi:

Abone ol

İnsan ve Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. Cengiz Özdiker, şikayet dilekçesinde, Star gazetesi sorumlu yazı işleri müdürü, muhabiri ve İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü profesörleri hakkında suç duyurusunda bulunarak; ``Türkiye`de her 4 babadan biri `gerçek` değil``, ``Her 4 çocuktan birinin babası sütçü`` başlıklı haberle başta ``Aile Kurumu`` olmak üzere, bu kurumun temel unsuru tüm Anne, Baba ve Çocuklara karşı da rencide edici, ciddi bir saldırıda bulunulmuş olup, bu kasıtlı yayın cezasız kalmamalıdır. ``dedi.

Suç duyurusunda bulunan İnsan ve Kültür Vakfı şu açıklamayı yaptı.

``Günlük bir gazeteyi elinize aldığınızda ``Her 4 çocuktan birinin babası sütçü`` ``Türkiye`de her 4 babadan biri `gerçek` değil`` başlığını görünce ne yaparsınız?

Bu haber-yorum Devlet yönetimindeki STAR gazetesinin 1 Nisan 2004 tarihli nüshasında yayınlandı.

Haberin Türk Basınının içerisinde bulunduğu durumu sergilediği ve toplumsal duyarlılığımızı kaybetmemize sebep olan çok çirkin habercilik örneği olduğu söylenebilir. Haberde adı geçen Adli Tıp Kurumu Adalet Bakanlığına bağlı bir birim, ancak demeci veren İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü`nden bir Profesör. Adli Tıp Kurumu`nun böyle bir araştırması yok. Böyle bir araştırma olması mümkün değil. Kaldı ki, haberde belirtildiği gibi kesinlik içermeyen hiçbir araştırmanın ``Türkiye`de her 4 babadan biri `gerçek` değil`` ifadesiyle genellenemeyeceği bilimsel, evrensel bir gerçek... Bu habere ilk tepki, İnsan ve Kültür Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Dr. Cengiz Özdiker`den geldi. İnsan ve Kültür Vakfı, ``Toplumumuzun temel çekirdeği ve kutsal bir değer olan Aile Kurumuna açıkça çok çirkin ve kabul edilemez bir saldırıda bulunulduğu`` iddiasıyla Basın Konseyi, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Basın Senatosu`na başvurdu ve Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunarak kamu davası açılmasını istedi.

Özdiker`in dilekçesi şöyle; ``Devlet ve millet olarak, insanlık tarihine sahip olduğu her türlü varlık ve değerleriyle olumlu katkılar sağlayan Türkiye Cumhuriyetinin 80 inci yılında, toplumumuzun temel çekirdeği ve kutsal bir değer olan Aile Kurumuna STAR Gazetesi`nin 01 Nisan 2004 günkü nüshasında baş sayfada yayınlanan bir haberle ``Her 4 çocuktan birinin babası sütçü`` başlığıyla ve devamında (4.sayfada) ``Türkiye`de her 4 babadan biri `gerçek` değil`` ara başlığıyla açıkça çok çirkin ve kabul edilemez bir saldırıda bulunulmuştur.

Bu sözde haber-yorumun spotunda ``Türkiye`nin `ince` esprisi maalesef gerçek oldu. Çünkü araştırmalara göre Türkiye`de her 4 babadan biri `gerçek` değil. Bu Adli Tıp Kurumu`nun tespit ettiği bir sonuç. Teste ilgi çığ gibi büyüyor...`` denilmekte ve bu kesin ifadelerle toplumumuzda adeta ``Hepiniz birbirinizden şüphelenin! Ailevi ve toplumsal paranoya oluşsun! Böylelikle gelin bizim enjekte ettiğimiz şüphe tohumları üzerine sizi bu durumdan kurtaralım!..`` şeklinde bir psikoloji oluşturulmaya çalışılmıştır. Ticari amaç gözetilen bu haber, ilmi gerçek ve ahlaki sorumluluktan uzaktır.

Bu rahatsız edici durum araştırıldığında, Adli Tıp Kurumu`nun böyle bir araştırması olmadığı öğrenilmiştir. Kaldı ki, haberde belirtildiği gibi kesinlik içermeyen hiçbir araştırmanın ``Türkiye`de her 4 babadan biri `gerçek` değil`` ifadesiyle genellenemeyeceği bilimsel, evrensel bir gerçektir.

Bu haberle, Türkiye`deki yaşayan tüm kadınlara, erkeklere ve çocuklara açık ve çirkin bir şekilde hakaret edildiğinden rencide oldum. Gerçek dışı, kabul edilemez bu sözde haber-yorum nedeniyle, yersiz ve gereksiz olarak aile içi konuşma ve tartışmalar yaşandığından onurum incindi, geniş ve çekirdek anlamda ailemizin en büyük değeri olan çocuklarımız üzüldü, etkilendi...

Anayasamızın ``Ailenin Korunması`` başlıklı 41. maddesi, ``Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır. Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve aile planlamasının öğreti-mi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar`` hükmüyle devlete, aileyi koruma yükümlülüğü vermektedir. Anayasanın, esas savunucusu ise bizzat hak ve sorumluluğuna müdrik insanlar ile yüksek kültür bilincine sahip ve onu kullanabilen vatandaşların yaşadığı kamuoyu olmalıdır.

İnsanlık, vatandaşlık ve babalık onurumu inciten, beni ve ailemi rencide eden bu haber-yorumun; anayasal hükümlere ve yazılı hukuka uymadığı, milli ve dini ahlak, duyarlılık, örf, adet ve geleneklerimizle bağdaşmadığı, yayımında hiçbir şekilde kamu yararı gözetilmediği, basın ilkeleri ve ahlakına tamamen aykırı davranılarak, kişisel ve kurumsal ticari menfaat sağlamaya yönelik olarak ve negatif maksatlarla kurgulandığı açıkça görülmektedir.

``Türkiye`de her 4 babadan biri `gerçek` değil``, ``Her 4 çocuktan birinin babası sütçü`` başlıklı haberle başta ``Aile Kurumu`` olmak üzere, bu kurumun temel unsuru tüm Anne, Baba ve Çocuklara karşı da rencide edici, ciddi bir saldırıda bulunulmuş olup, bu kasıtlı yayın cezasız kalmamalıdır. Bu habercilik anlayışı bir başka gazeteci Sayın Serdar Devrim tarafından da hayretle karşılanmış, eleştirilmiştir.

Son derece sansasyonel ve tamamı gerçek dışı bu haberle, mahkemelere intikal etmiş bazı adli olaylarla sınırlı kalabilecek bir istatistiksel yorum yapılabileceği halde büyük bir aymazlıkla toplumumuzun bütününe yönelik bir şekilde sosyolojik olarak böyle bir sonuç çıkarmanın ve bunu yayımlamanın ne ilmi, ne ahlaki, ne de hukuki sorumlulukla bağdaşmadığı tartışmasız bir gerçektir.

Türkiye`deki her 4 çocuktan birini ``nesebi gayrisahih veya piç``, genel olarak erkekleri ``aldatılmış veya boynuzlu``, kadınları da ``evlilik dışı çocuk sahibi veya iffetsiz`` göstermeye çalışan, STAR Gazetesi muhabiri ve sorumluları ile habere kaynaklık eden kurum ve kişilerin,

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve mer`i yasalarımız yanında BASININ ULUSAL ve EVRENSEL YAZILI KURALLARIYLA, ETİK ANLAYIŞLARDA DA KAYNAĞINA BULAN TÜM İLKELERLE, TÜRKİYE GAZETECİLERİ HAK VE SORUMLULUK BİLDİRGESİ`NE ve BASIN MESLEK İLKELERİNE AYKIRI olduğuna inandığım eylem ve davranışlarının yukarıda arz olunan ve kamuoyu aleyhine doğurduğu tüm muhtemel sonuçlar da değerlendirilerek cezalandırılmaları yönünde ivedilikle karar verilmesini arz ve talep ederim.

09.04.2004 Dr. Cengiz Özdiker (Şikâyetçi)``

SERDAR DEVRİM KÖŞESİNDE NASIL YORUMLADI?

Serdar Devrim`in Hürriyet Gazetesi internet sitesinden alınan yazısı

HER 4 ÇOCUKTAN 1`İ P..ÇMİŞ

Star, 1 Nisan Önce 1 Nisan şakası zannettim, dikkatle okudum, değildi. Sonra 2 Nisan`da baktım, ``Dünkü sürmanşetimiz bir şakaydı`` diyecekler mi, diye, demediler. Yahut da dediler de ben göremedim, göremediysem özür dilerim. Bu haberi ``magazin`` bölümüne koydum, çünkü ``tıp-magazin`` dalında... Her şey televoleleşince, tıbbın da, depremin de, beslenmenin de ``televoleci uzmanları`` ortaya çıkıyor haliyle... Şöyle diyordu Star`ın sürmanşet haberi: `Sütçüden` esprisi meğer gerçekmiş.

Spot: Yapılan araştırmaya göre, Türkiye`de her 4 çocuktan birinin babası ``gerçek`` babası değil... Yani başkasından, o ince Türk esprisiyle `sütçüden...`` ``Hem de bu araştırma Adli Tıp Kurumu`na aitmiş. Şu anda sadece davalara bakan Adli Tıp`ın yaptığı testlerde sonuçların % 30`u negatif çıkıyormuş. Yani buna göre her 4 babadan biri gerçek baba çıkmıyormuş.`` Arkadaşlar, bu sizin yaptığınıza sadece hödüklük değil (Türk Dil Kurumu, anlam 1`e 3) aynı zamanda sorumsuzluk da denir.

Niye Türkiye`deki her 4 çocuktan birini piç, niye her 8-10 erkekten birini ``boynuzlu``, kadını da ``evlilik dışı çocuk sahibi`` yaptınız anlamadım? Bu nasıl bir istatistik? Bu nasıl bir aptallık? Adli Tıp Kurumu`na ``Bu çocuğun babası ben miyim?`` diye başvuranlar tabii ki karılarının başka erkeklerle ilişkisinden şüphelenen erkekler, yahut da başka erkeklerle ilişkiye giren evli kadınlar.

Demek ki yapılan 4 müracaattan birinde ``baba`nın baba olmadığı`` ortaya çıkıyormuş. Siz böyle bir haberi bütün Türkiye`ye nasıl genellersiniz? Vallahi iyi! Ben Türkiye`de katliam yaşanır diye korkmuştum. Allah`tan ya kimse Star okumuyor, ya da yazdığını ciddiye almıyor...

STAR NE YAZMIŞTI?

Her 4 çocuktan birinin babası sütçü

Star Gazetesi`nde 01.04.2004 tarihinde yayınlanan haber...

Türkiye`nin `ince` esprisi maalesef gerçek oldu. Çünkü araştırmalara göre Türkiye`de her 4 babadan biri `gerçek` değil. Bu Adli Tıp Kurumu`nun tespit ettiği bir sonuç. Teste ilgi çığ gibi büyüyor...

İSTANBUL Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü`nde şu sıralar yoğun bir çalışma var. Zira enstitü, Türkiye`de babalık testini yapmaya başlayan ilk kurum. Şu an bazı özel hastaneler de bu incelemeyi yapıyor. Ancak Adli Tıp Kurumu, özel vakalara bakmayı noktalamış, sadece adli vakalara yetişmeye çalışıyor. Anne, baba ve çocuğu kapsayan testin maliyeti 3 milyar lira. Çünkü DNA teknolojisi pahalı. Para, başvuruların kesinleşmesinde peşin olarak alınıyor. Sonuç en çok 1 ayda alınıyor.

AVRUPA İLE AYNI

KENDİLERİNE yoğun bir başvurunun olduğunu doğrulayan Adli Tıp Enstitüsü Fen Bilimleri Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ersi Abacı Kalfoğlu, `Yurtiçinde de, yurtdışında da taleplerde sürekli bir artış var. İnsanların bilgilenmesi üzerine görülen bir artış bu` diye konuşuyor.

Aslında insanlar da şüphelenmekte haklı. Çünkü araştırmalara göre, her 4 babadan biri gerçek baba değil. Türkiye`de baba olmama oranı yüzde 30. Avrupa`da da bu oran yüzde 30.. Kalfoğlu, taleplerde mevsimsel artış bulunduğuna dikkat çekiyor. En çok tatil periyotlarından sonra, yaşanan bir tartışmanın ardından çiftler bu tür bir test istiyor.

SONUÇ GARANTİ

KURUM teknik imkanları sayesinde babalığı reddetmede yüzde 100 başarılı oluyor. Babalığa dahil etmede ise yüzde 99.999 kesin sonuç elde ediliyor. Hata payı oldukça düşük. Erkek çocukta, babalık testinin yapılabilmesi için babanın sağ olması da gerekmiyor. Babanın kardeşi, oğlu veya babası testin yapılması için yeterli. Çünkü aynı `y` kromozomunu ailenin tüm erkekleri taşıyor. Kız çocuklarda ise test kemiklerden yapılıyor.

Babalık tayini için her iki tarafın imzasının olması gerekiyor. Kimsenin evlilik cüzdanına bakılmıyor. Ayrıca teknik ekip hiçbir zaman bu kişilerle karşılaşmıyor ya da testin kime ait olduğunu bilmiyor. Test sonucu söz konusu kişilere postayla ayrı ayrı gönderiliyor. Çocuk raporu eğer 18 yaşından büyükse alabiliyor. Doğu illerindeki davalarda ise posta yoluyla kan örnekleri alınıyor ve değerlendiriliyor...

BABALIK TESTI NASIL YAPILIYOR

ADLİ Tıp şu anda sadece davalara bakıyor. Bunun haricinde özel hastaneler de artık babalık testi yapıyor. Profesör Kalfoğlu bu durumdan memnun, ancak özel hastanelerin davalardaki tutumu konusunda bir eleştirisi var. `Bir tetkiki yapıyorsan mahkemeye bilirkişilik yapmalısın. Mahkemeye rapor sunulamayacaksa ya etik kurallara uyulmamıştır, ya da kurum kendine güvenmiyordur` diyor. Adli Tıp`ta babalık testini yapan ekipte 2 profesör, 5 araştırma görevlisi ve teknik ekip dışında psikolog, hukukçu ve hemşirelerden oluşan en az 15 kişi bulunuyor.

Gelelim babalık testinin nasıl yapıldığına... Anne, baba ve çocuktan biyolojik örnekler alınıyor. n Bu örnek, kan alımıyla olduğu gibi, ağız içinden alınan hücre de olabiliyor. n Ebeveynlerden biri yaşamıyorsa elde edilen kemiklerle sonuca ulaşılmaya çalışılıyor. n Örneklerden bir DNA profili çıkarılıyor. n DNA`nın bazı bölgeleri inceleniyor. n Çocuğa anneden aktarılan özellikler gözardı ediliyor. n Geriye kalan özelliklerin olası babadan olup olmadığı araştırılıyor. Ve sonuçlar titizlikle değerlendiriliyor.

ÜNLÜ BABALIK DAVALARI

Profesör Ersi Abacı Kalfoğlu, kuruma gelen ünlü babalık davalarını şöyle anlatıyor:

Gömlekçi Kralı Ömer Akın öldüğünde, kardeşleri Akın`ın çocuğunun kendi çocuğu olmadığını iddia ederek dava açmışlardı. İzmir`de yapılan incelemede yüzde 60 baba denmiş. Avukatı bize geldi, davayı İstanbul`a aldı. Çocuk, ölen adamın nüfusuna kayıtlıydı. Davayı biz çözdük. Kemik incelemesi yapıldı ve Akın`ın çocuğun gerçek babası olmadığı ortaya çıktı.
Sonra bir doktor ortaya çıktı ve `Babalığımı ispatlayın` dedi. Çalışmalar sonunda doktorun babalığı tespit edildi. Doktor, kadının sevgilisiydi.

Şarkıcı Emrah İpek`in babalık davasında da görüş bildirdik.

Anneleri tartışılan Atilla Taş için de bize başvurulmak istendi. Çok yoğunduk, kabul edilmedi. İş güç sahibi bir kadının annesi beyin özürlüydü. Anne kayıptı. Sonra Karadeniz`de bir ceset bulundu. Elimizde sadece kadının kemikleri vardı, başka bir şey yoktu. İnceleme sonucu o cesedin kayıp anneye ait olduğu ortaya çıktı.

Kaynak: Haber7