Stalin’den Putin’e!..
Gördük ki Sayın Vladimir Putin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ‘Muz Cumhuriyeti’ sanarak işi ‘Özür dile yoksa…’ şeklindeki tehdidine kadar getirip sert kayaya çarparak bu sözlerinin altında kalınca daha da hırçınlaşıyor..
Bugün Türkiye ile Rusya arasında hiçte beklenmeyen ve iki ülke halkı için istenmeyen üzücü bir durum yaşanıyor..
Çünkü Rus lider Putin ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında son yıllardaki dünya ülke liderlerini dahi kıskandıracak iyi diyalogun uçak düşürülme olayı ile Rusya tarafınca bıçak keser gibi kesilmesi hiç kuşkusuz hiç hesapta yoktu!..
Üzerine Putin’in her gün ülkemize yönelik yaptığı üzücü tehditkar açıklamaları ibretle izliyoruz..
Gördük ki Sayın Vladimir Putin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni ‘Muz Cumhuriyeti’ sanarak işi ‘Özür dile yoksa…’ şeklindeki tehdidine kadar getirip sert kayaya çarparak bu sözlerinin altında kalınca daha da hırçınlaşıyor..
Uçak düşürülme krizinde yüzde yüz haksız olduğu bütün kanıtları ile belli olan Rusya’nın Devlet Başkanı Putin tehditkar şekilde ‘Türkiye bunu yaptığına pişman olacak. Çıkıp özür dilemeliler’ şeklindeki anlaşılmaz tavrını inatla sürdürürken, Türkiye’yi sosyo-ekonomik olarak da baskı altına alıp diz çöktüreceğini sanarak çok yanılıyor…
Bu tavır karşısında Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘Özür dilemesi gereken bir taraf varsa, bu biz değiliz. Hava sahamızı ihlal edenler özür dilemeli. Rusya tehditlerle bize geri adım attıramaz.’ şeklinde resti son derece doğrudur..
***
Ama sürpriz değil..
Rusya ile yaşanan gerginlik konu olunca tarihe bakmak istedim. Çünkü tarihte Türkiye-Rus ilişkilerine baktığımız zaman ise bugün Putin’in ortaya koyduğu tavrın hiç de yabancı ve sürpriz olmadığını görüyoruz..
Klasik Rus lider tavrı!..
Putin’in bu tavrını görünce Stalin’ini hatırladık..
Bakın bir zamanlar dünyanın yüreğini hoplatan, o dönemlerin astığı astık, kestiği kestik olan Sovyet Lideri Stalin’in Türkiye’ye yönelik tehditkar bir açıklamasına karşı Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün tarihe not düşen tavrını sizlerle paylaşmak istedim.
Bu kez konu düşürülen uçak değil, Rusya devriminin yıldönümünde Türkiye toprakları emelleri üzerine söylenen küstah bir söz..
Anlatalım o olayı..
***
Stalin'in Sovyetler Birliği'nin başında olduğu dönemler...
Sovyetlerin Ankara Büyükelçisi ünlü bir diplomat Karakan...
1917 Ekim Devrimi'nin 1935’teki yıldönümünde Stalin, son derece sivri ve onur kırıcı bir demeç veriyor. Bu demecinde aynen şunları söylüyor:
"Herkes bilsin ki, Rus Milleti; Boğazlarla, Ardahan'ı ele geçirmekten asla vazgeçmeyecektir. Çok yakın bir zamanda bu davalarımızı halletmiş olacağımızı şimdiden müjdeliyorum..."
Aynı gece Ankara'da Sovyet Büyükelçiliği'nde de ihtilalin yıldönümü kutlamaları yapılıyor. Cumhurbaşkanımız Mustafa Kemal Atatürk, gece yarısına doğru Stalin'in bu densiz demecinden haberdar olunca çileden çıkıyor ve maiyetine emrediyor:
"Arabaları hazırlayın gidiyorum."
"Paşamız bu saatte nereye gidecekler?"
"Sovyet Sefareti'ne."
Mahiyetin etekleri tutuşur çünkü olayı kavrarlar, içlerinden birisi Mustafa Kemal’e;
"Paşa hazretleri nasıl olur? Protokolsüz mü? Siz devlet başkanısınız, protokolsüz nasıl gidersiniz?" der.
Paşa "Ben protokol falan dinlemiyorum çocuk. Stalin vatanımın topraklarına göz dikmiş, sen bana protokolden söz ediyorsun. Hazırlayın arabaları" diye cevap verir.
Arabalar hazırlanır. Mustafa Kemal ve maiyeti, Sovyet sefaretinin kapısına dayanır.
Paşa yüzü asık bir şekilde yukarı çıkar ve o sırada sefarette büyük bir balo vardır. Kendisini karşılayan Sovyet Büyükelçi Karakan'ı görünce:
"Merhaba Karakan" der ve aynı sert ifadeyle devam eder.
"Rahatsız ettik ama sen benim şahsi dostumsun, kusurumuza bakmazsın. Bir hususu esasından anlamaya geldim. "
"Emredin Sayın Başkan"
"Ajanstan öğrendiğime göre, başkanınız Stalin, Ardahan'la Boğazları istemiş, kararı katiymiş... Pek yakın bir gelecekte bu kararını uygulayacakmış. Tam böyle söyleyip söylemediğini bilemem ama buna benzer şeyler söylemiş. Tabii ki bu nutkun da bir sureti sende vardır. Getir bakalım şunu da işin aslını faslını iyi anlayalım."
Stalin'in nutku getirilir.
Mustafa Kemal metnin o kısmını yanındakilere kelime kelime tercüme ettirir. Nutuk ajanstan geçen metin ile aynıdır. Mustafa Kemal sorar:
"Karakan, sefaret telsizinden derhal Stalin'i bulduracaksın. Bu beyanatından vazgeçip geçmediğini sorduracaksın. Başkanın sözlerini düzeltecek geri alacak, almazsa ben yapacağımı bilirim. Bu cevap bu gece gelecek çünkü benim senin başkanından daha önemli kararım var. İstediğim cevabı almadan sefaretinizden dışarı adım atmam. Eğer cevap istemediğim şekilde gelirse bil ki buradan çıkıp doğru Rus sınırına gideceğim..."
Karakan çaresizlik içinde telsizin başına koşar ve Mustafa Kemal’in söylediklerini aynen nakleder. Stalin'den gelen cevap Paşa’yı tatmin eder çünkü cevapta aynen şöyle söylenmektedir.
"Stalin sürçü lisan eylemiştir. Boğazlarla Ardahan'ı almak gibi bir arzusu katiyetle yoktur..."
Mustafa Kemal bu cevabı okuduktan sonra Rus Büyükelçisi Karakan'a hitaben;
"Karakan seni geri çağırırlar ve yaşatmazlar. Uzun süredir tanışıyoruz, istersen bize iltica et."
Karakan bu teklife olumsuz cevap verir ve cevabı telgraftan hemen sonra bir telgrafla geri çağrıldığını açıklayarak şöyle der..
- "Teşekkür ederim. Sizi tanımış olmam bile kafidir ancak memleketinizdeki vazifem sona ermiştir. Yarın hareket edeceğim."
Paşa fazla ısrar etmez ve Çankaya'ya döner.
On gün sonra şöyle bir haber gelir. Sovyetler Birliği'nin eski Ankara Büyükelçisi Karakan idam edilmiştir. (1)
***
İşte Mustafa Kemal Atatürk Türkiye’ye yönelik küstahça sözler kullanan Rus Lider Stalin’e o gün böyle dersini veriyordu..
O nedenle Rusların Türkiye’ye yönelik tehditleri yeni değil..
Bugün devlet olarak Rus Lider Putin’in tehditleri karşısında devlet olarak ortaya koyduğumuz yüksek iradeli tavır 1935 yılında Mustafa Kemal’in Stalin’e karşı tarihe not düştüğü unutulmaz duruşuna çok yakışıyor..
O nedenle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Putin’in tavrı karşısında geri adım atmadan sergilediği bu duruşun son derece doğru olduğu gerçeğini bu milletin her ferdinin iyi bilmesi gerekir..
Ama hala bu ülkede Rusya’nın yüzde yüz haksız olduğunu bile bile ‘Ne olur yanlış yaptığımızı söylesek’ diyerek çözüm arayanların kime hizmet etmek istediğini çok merak ediyorum!..
Hangi ülkenin vatandaşı bu aydın insanlar!..
Ah benim ülkem ah..
‘Aman ha onlar Rusya, ABD, İngiltere. Haklı olsak da sesimizi çıkarmayalım, sineye çekelim. Keyfimize bakalım’ diyerek devlet duruşu nedir bilincini taşımayanlar, hala akıl hocalığı yapıyor benim ülkemde!..
Bu ülkenin sorunu da bu ya!..
Unutulmasın..
Devletin, milletin onuru her şeyin üstündedir.
İster Batılı, ister Doğulu hangi ülke olursa olsun onurumuza karşı en ufak harekete, söze en sert karşılığı vermek gerekir..
Bunu yaparken de süper devlet, büyük devlet gibi bir ayrım gözetilemez.
Yoksa kabile devleti olursunuz!..
Bu devlet, bu millet tarihinin her döneminde haklı olduğu hiçbir dava karşısında tehditlere boyun eğmemiştir.
O nedenle içeriden ve dışarıdan birilerinin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ‘Muz Cumhuriyeti’ olmadığını iyi anlamaları için bugün yaşanan sürecin milli bir süreç olduğunu gururla hatırlatalım..
Söylenecek şudur..
Putin de tarihe bakıp Stalin’den ders almalıdır!..
Çünkü burası Türkiye!..
Kyn. (1) ARIBURNU, Kemal, Atatürk’ten Anılar, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Ankara 1976, s. 205-208.Atatürk’ten Gençliğe Unutulmaz Anılar, Ahmet Gürel, Mayıs 2009