Yapılan bir araştırmada, Türkiye'de spor yazarı olmanın kriterinin olmadığı, ikili ilişkiler ile popülerliğin spor yazarlığı için belirleyici olduğuna dikkat çekildi.
Abone olAraştırma görevlileri Alper Güngörmüş ve Recep Cengiz tarafından ''Spor haberlerinin ve köşe yazarlarının okuyucuya yansıttığı görüşler” üzerine yapılan araştırmada, spor yazarlarının içerdiği mesajların olumlu ve olumsuz açılardan analizi yapıldı. 5 ulusal gazetenin 24 günlük sayılarında yer alan 121 yazarın kaleme aldığı 457 köşe yazısı incelenerek yapılan araştırmada, okuyucuya olumlu mesaj veren köşe yazısının oranı yüzde 49.2, olumsuz mesaj veren köşe yazılarının oranının ise yüzde 50.8 olduğu belirlendi. TİRAJ VE RATİNG KAYGISI Futbolun popüler olma özelliği ve kitlelerin ilgisini üzerine toplaması nedeniyle spor medyasının futbol medyasına dönüştüğüne vurgu yapılan araştırmada, gazete ve televizyonların tiraj ve rating kaygısı nedeniyle sporla taraftarlık dışında organik bağı olmayan bazı popüler kişilerin köşe yazarlığı veya yorumculuk yaptıklarına dikkat çekildi. Araştırmada, medyatik olup, gazetecilik mesleğinin dışında olan bu kişilerin yarattığı sorunların başında ise dil bilgisi yanlışlıkları ve eksiklikleri, kişi, kurum ve kuruluşları sorumsuzca hedef gösterdiklerine işaret edildi. Ayrıca gazetecilik bilgisinden yoksun olan bu tür spor yazarlarının, argo kelimeler kullanımı ve taraflı yazıları gibi sorunlara da sıkça rastlandığı belirtiliyor. Araştırmada, Türkiye'de spor yazarı olmanın kriterinin olmadığına da dikkat çekildi. DAHA ÇOK FUTBOL YAZILIYOR Branşlara göre dağılımda ise köşe yazılarının konu içeriklerinin başında yüzde 89.3'lük bir oranla futbolun yer aldığına dikkat çekildi. Diğer köşe yazarı konularının ise yüzde 4.6 basketbol, yüzde 1.9 motor sporları, yüzde 1.3 voleybol ve yüzde 2.9 genel branşlar oluşturduğu kaydedildi. YAZI ÜSLUBU ELEŞTİRİLDİ Araştırmada, spor basınında dikkat çekmek için kullanılan manşetlerin ve başlıkların şiddet, cinsellik ve argoyu çağrıştırdığı vurgulandı. Araştırmada, bazı spor yazarlarının eleştiri yaparken kullandıkları üslubun ''ben merkezli'', ''hakaret etmek'', ''yargılamak'', ''ben haklıyım, sen bu işi bilmiyorsun'' şeklinde olduğu ifade edildi.