Türkiye'nin 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın oğlu eski Milletvekili Ahmet Özal, Cihan Haber Ajansı'na, babasının yaşadığı anekdotları anlattı.
Abone olAhmet Özal, dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen'in, babasının anıt mezarda toprağa verilmesine karşı çıktığını, karşıdaki çöplerle dolu araziye gömülmesini tavsiye ettiğini dile getirdi.
17 Nisan 1993 tarihinde ölen Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın son dönemlerinde siyasete geri dönmeyi planladığını söyleyen Ahmet Özal, babasının 19 Mayıs törenlerinde Cumhurbaşkanı olarak son kez konuşma yapacağını dile getirdi. Ahmet Özal, "Babamı en son Türkmenistan'da Aşkabat'ta gördüm. Türkmenistan'da geceleyin otelde baş başa kaldık. ‘19 Mayıs törenlerinde Cumhurbaşkanı olarak son kez konuşma yapacağım. İstifa edip, siyasete geri döneceğim' dedi. Aile olarak karşı olduğumuzu, ameliyatlar geçirdiğini, bu halde tekrar o meydanlara çıkmanın kolay bir şey olmayacağını söyledim. ‘Hayır!.. Bunu yapmak zorundayım. Türkiye'ye döner dönmez büyük bir siyasi risk alacağım. Kürt meselesini, PKK meselesini çözeceğim, Çünkü ülke iyiye gitmiyor' diyerek bana karşı çıktı. Bugünkü konuşulan çözüm süreci onun kafasında olan projeydi.” ifadelerini kullandı.
‘MESUT YILMAZ UYANDIĞINDA TÜRKİYE'NİN GÜNDEMİ KAPANIRDI'
Turgut Özal'ın, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a dargın olarak hayatını kaybetmesine açıklık getiren Ahmet Özal, Yılmaz'ın yatağından kalktığında Türkiye'nin gündemi kapandığını belirtti. Ahmet Özal, şu ifadeleri kullandı: "Mesut Bey, dışişleri bakanlığı yaptığı dönemde Ermeni tasarısı ABD Kongresi'nden geçirilmeye çalışılırken istifa etti. Babam ‘Bir dışişleri bakanı böyle bir durumda istifa etmez, korktu' dedi. Ondan dolayı babam ile Mesut Yılmaz arasında ipler koptu. Mesut Yılmaz sabahleyin ofisine gitmeyen bir adamdı. Öğlene doğru kalkar giderdi. O dönem şöyle söylenirdi, ‘Mesut Yılmaz yataktan kalktığında Türkiye'de gündem kapanır.' Bunu ANAP'ın içinde herkes bilirdi. Statükocu, korkak olması yüzünden Mesut Yılmaz'ın faydalı olamayacağını düşünüyordu. Hırsıyla partinin başına geçti, ne oldu? ANAP'ı yüzde 5'e indirdi.”
‘ERDOĞAN ÖZEL KALEMLİĞİ KABUL ETSEYDİ, ANAP'IN BAŞINA GEÇERDİ'
Turgut Özal'ın, Başbakan olduğu dönemde Recep Tayyip Erdoğan'a özel kalemlik teklifinde bulunduğunu ifade eden Ahmet Özal, Sayın Erdoğan teklifi kabul etseydi ANAP'ın başına geçebilirdi iddiasında bulundu. Ahmet Özal, "Babam Başbakan iken, Tayyip Bey ile bir toplantıda tanışıp, sohbet ediyor. Kendisine Başbakanlık'ta özel kalem müdürlüğü teklif ediyor. Aslında bakanlıktan bile çok önemli bir pozisyon. Çünkü özel kalemi geçmeden Başbakan'a ulaşamazsınız. Tayyip Bey, Erbakan'a verdiği sözünü kıramadığı için teklifi kabul etmiyor. Babam da saygı duyuyor ve konu kapanıyor. Tayyip Bey o zaman özel kalemliği kabul etmiş olsa büyük ihtimalle ANAP'ın başına geçerdi.” ifadelerini kullandı.
'12 MART MUHTIRASINDAN ÖNCE SÜLEYMAN DEMİREL'İ UYARMIŞTI'
Ahmet Özal, babasının 12 Mart 1971 muhtırası verilmeden önce Süleyman Demirel'i uyardığını da söyledi. 28 Şubat kararları alınırken o masada Turgut Özal olsaydı, yarım saatte askerleri emekli edeceğini savunan Ahmet Özal şunları kaydetti: "12 Mart 1971 muhtırasının verildiği dönemde babam o sırada Devlet Planlama Müsteşarıydı. Süleyman Bey'in yakınındaki isim. En önemli işlerini babam biliyor. Muhtıra vereceklerini hissediyor. Süleyman Bey'i uyarıyor. ‘Sayın Başbakanım şu isimli paşalar muhtıra hazırlıyorlar, duyumları aldık, hemen bunları emekli edin' diyor. Babam ‘Süleyman Bey cesaret edemedi, eğer emekli etseydi 71 muhtırası verilmezdi' diye zaman zaman söylemiştir bana. Eğer babam 28 Şubat kararlarının alındığı toplantıda Süleyman Bey'in yerinde oturuyor olsaydı o paşaları yarım saatte emekli ederdi. Başbakan olduğu zamanlar şunu söylemiştir: ‘Bu ülke, başbakanlarını, bakanlarını asmış bir ülke, başbakan olacak adamın iki gömleği var, biri bayramlık, biri idamlık. Bu iki gömleği göze almayan zaten bu işi yapmasın.' Kelle koltukta bu işi yapıyordu."
BABAMIN CUMHURBAŞKANLIĞI'NA ADAYLIĞINI TELEVİZYONDAN ÖĞRENDİM
Ahmet Özal, Turgut Özal'ın Çankaya'ya çıkmasıyla ilgili çarpıcı bir tespitte bulundu. Ahmet Özal'ın tespiti şöyle: "Çankaya'ya çıkacağını hiç kimseyle konuşmadı. Ailesine de danışmadı. Ben Cumhurbaşkanlığı'na adaylığını televizyondan öğrendim. Şöyle bir eleştiri getiriyorlar. Keşke çıkmasaydı, partinin başında kalsaydı. Aslında Çankaya'ya çıkmak ile doğru yapmıştır. 1989 yılında babam Cumhurbaşkanı olana kadar 1960 yılından o tarihe kadar olan bütün Cumhurbaşkanları emekli Genelkurmay Başkanlarıdır. Hepsi askerdir. Şu oturmuştu Türkiye'de; ‘genelkurmay başkanları cumhurbaşkanı olur'. Bunu kırdı babam. İlk defa sivilleştirdi Çankaya Köşkü'nü. Babamdan önceki sivil Cumhurbaşkanı Celal Bayardır. Ama Sayın Bayar da tam sivil değildi. Gerçek sivil Cumhurbaşkanı ilk defa babamdır. Cumhuriyet çocuğu, Cumhuriyet döneminde doğan ilk Cumhurbaşkanıdır babam.”
‘DARBE TEHDİDİNE KARŞI BAŞBAKANLIKTAKİ KORUMA POLİS SAYISINI 70'E ÇIKARDI'
Turgut Özal'ın Orgeneral Necdet Öztorun'un Genelkurmay Başkanı olmasını engellediği için darbeyle tehdit edildiğini söyleyen Ahmet Özal, Başbakanlık konutunun bahçesinde polis koruma sayısını 70'e çıkardığını ifade etti. Ahmet Özal, babasının aldığı darbe tehdidini şöyle anlattı: "Necip Torumtay'dan önce Orgeneral Necdet Öztorun, Genelkurmay Başkanlığı için hazırlık yapılıyordu. Babam Öztorun'un genelkurmay başkanlığı için hazırlanan kararnameyi imzalamadı. O dönemde Genelkurmay Başkanı Necdet Üruğ Paşa ve Cumhurbaşkanı Kenan Evren babamı Çankaya Köşkü'ne çağırdılar. ‘Sayın Başbakan bunu imzalayın, imzalamazsanız bir hafta içinde darbe olur' diyerek babamı tehdit ettiler. Öztorun Paşa, Üruğ Paşa'nın kuzeniydi. Bunu imzalamama sebebi de çok basittir. Beyefendi genelkurmay başkanı olacağı için resepsiyon davetiyesi dağıtıyor. Babamın eline davetiye gelince ‘Ben bunu henüz imzalamadım ki, nasıl böyle bir şey olabilir?' diye sinirleniyor. 'Noter miyiz biz burada, imzalamıyorum?' diyor. Evren Paşa ‘darbe yaparlar' deyince, Başbakanlık konutunun bahçesindeki polis koruma sayısını 70'e çıkardı. Çünkü darbe beklentisi vardı. Babam inatla, ‘yapsınlar, buyursunlar bekliyorum' dedi. O dönemde kafa tutabilmek kolay bir iş değildi gerçekten.”
ÖZAL'DAN BABA BUSH'A: DICK CHANEY'İ YANINA AL O ZAMAN SEÇİMLERİ KAZANIRSIN
Turgut Özal'ın baba Bush ile olan yakın dostluğuna da değinen Ahmet Özal, babasının Bush'un, Clinton'a karşı seçimi kazanması için Dick Chaney'i yanına alması gerektiğini tavsiye ettiğini aktardı. Ahmet Özal, "Babam George H. W. Bush ile gerçekten çok yakın dosttu. Körfez krizi döneminde bir hafta sonu Camp David'de annemle babamı misafir ettiler. Babama Bush çok güvenirdi. Körfez krizi sırasında Bush babamı günde 3 defa arardı. Irak'a karşı harp kararı çıkarmak isterken bile o konuşmadan önce babamı aradı. Hatta o zaman babamın yanındaydım. ‘Turgut galiba çıkaramayacağım senatodan bu kararı' dedi. Babam da ‘benim dediklerimi söyle, kesin çıkarırsın' dedi. Ertesi gün Bush o kararı senatodan geçirdi. Babamı kaybettikten yıllar sonra bir Amerika ziyaretinde Baba Bush'u ziyaret ettim. Bush orada bana, ikinci döneminde Clinton'a karşı seçimleri nasıl kaybettiğini anlattı. Bush, yardımcısı James Danforth Quayle ile birlikte seçimlere katılmıştı. Bush bana, ‘Baban bana Quayle ile seçimlere girersen Clinton'a karşı, seçimi kaybedersin, Dick Chaney'i aday yaparsan o zaman kazanırsın. Ben babanı dinlemedim, seçimi kaybettim. Şimdi oğlumun başkan yardımcısının neden Dick Chaney olduğunu anladın mı?' dedi. Gerçekten Bush'tan bunu dinleyince ben de çok şaşırmıştım.” dedi.
MENDERES'İ YASSIADA'DAN GETİRECEĞİNİ SÖYLEYİNCE ASKERLER KIYAMETİ KOPARMIŞ
Turgut Özal'ın Anıtmezar'a defnedilmesine dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen'in karşı çıktığını anlatan Ahmet Özal, defin için Sayın Sözen'in o dönem yolun karşısındaki çöplük bir alanı gösterdiğini iddia etti. Ahmet Özal o gün yaşadıklarını şöyle anlattı: "Adnan Menderes ve arkadaşlarının cenazelerini İmralı'dan Anıtmezar'a devlet töreniyle getireceğini söyleyince, askerler kıyameti kopardı. O dönem babama askerlerden inanılmaz tepki geldi. Hatta tepkisini askerler, törene gelmeyerek gösterdi. İlk kez bir devlet töreninde asker yoktu. Babam da o törende en başta yürümüştür. Hiç unutmuyorum, ölmeden iki ay önce bir gece yarısı Vatan Caddesi'nden makam arabasıyla geçiyorduk. Korumalar da çevremizden, arkamızdan, önümüzden gidiyordu. Anıt Mezar'ın oraya geldiğimizde babam şoföre ‘arabayı durdur' dedi. Şoför durunca tüm koruma ekibi de durdu. 'Baba hayırdır ne oldu?' dedim. ‘Öldüğümde beni buraya gömün' dedi. ‘Ya baba ne diyorsun? Konuşma böyle…' dedim. ‘Hayır!.. Öldüğümde beni buraya gömün' dedi. 2 ay sonra da öldü. Ama ilginçtir babamın oraya gömülebilmesi için dönemin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen'i zor ikna ettim. Çünkü Sayın Sözen babamın Anıtmezar'ın yanına gömülmesine karşı çıktı. Anıtmezar'ın karşısındaki o dönem çöplerle dolu araziyi göstererek, buraya gömülebileceğini söyledi. Babamın çöplük araziye gömülmesini reva gördüler. Bunu asla unutamam. O acılı dönemimizde bir de bunun için kavga verdik. Israrla ‘Hayır babam Menderes'in yanında toprağa verilecek' dedim. En sonunda oraya gömüldü. Böyle acı bir hadisede yaşamıştık o dönem.”