Dersimiz demokrasi: Sınıfta kalan gazeteci ve siyasetçilere ithaf olan bir metin. Sözde aydınlar iyi okuyun!
Abone olAşağıda okuyacağınız yazı Siyasal Ufuk Hareketi tarafından kaleme alınmıştır. Gençlerden oluşan bu hareket, bir çok sözde aydın ve siyasetçiye ders veren bir metne imza attı.
İşte bu da gençlerin muhtırası;
"Bizler Türkiye Cumhuriyeti'nin amatör vatandaşları, gençler olarak bugüne kadar herhangi bir askeri darbeye, muhtıraya gün be gün şahitlik etmemiştik.
27 Nisan'da biz de milli olduk.
Ve en kötüsü de bu ülkede darbeler nasıl meşruiyet kazanır, darbelere karşı neden direnilmez sorularına net cevaplar almış durumdayız.
Hayal kırıklığı ve utanç içindeyiz.
Bugün Türkiye'de cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde muhtıra ve 367 oy saçmalığıyla hukuk ve demokrasi ayaklar altına alınıyor.
'Ama AKP'ye destek veriyor durumuna düşmeyeyim' sendromu yüzünden aralarında demokrat bilinenlerin de olduğu pek çok kişi, kurum, çevre şimdiden çuvallamış durumda.
AKP'ye kim hangi gerekçeyle karşı olursa olsun, bir muhtıra varsa siyasi tartışma yapılamaz.
Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanı olmasına karşı çıkanlar olabilir ama meşruiyetinden kuşku duyulamayacak bu seçimi engellemek için uydurulan hukuki yorumlara, yayımlanan muhtıralara tepkisiz kalmak, net duruşlar ortaya koyamamak kabul edilemez.
'Muhtıra oldu, halk da muhtıracıları destekledi, çekilsin, seçime gidilsin' demek ise muhtıracıların taleplerini dillendirmektir.
Bunun 1961'de aday olmaması için açıkça dönemin paşaları tarafından ölümle tehdit edilen 'Ali Fuat Başgil zaten sağcı, ordu da istemiyor, uzlaşma olsun Cemal Gürsel seçilsin' demekten, 1973'te 'askerler Meclis'i bastı, Ecevit'i tehdit etti, istikrar için Faruk Gürler cumhurbaşkanı seçilsin' demekten, hiçbir farkı yoktur.
Tarih bunu böyle yazacak.
Bu kadar darbe geçirmiş 'demokrat büyüklerimizin' bu çıplak gerçeği görecek bir deneyimi ve entelektüel özgüveni biriktirememiş olmaları ümit kırıcıdır.
Demokrasi bu kadar pragmatizmi kaldırmaz. Bir muhtıranın yarattığı kaostan siyasi medet umanlardan biz hiçbir medet ummuyoruz.
Her darbenin kendince haklı gerekçeleri olabilir. Olayları darbeye, muhtıraya götüren süreçte elbette hükümetlerin de hataları vardır. 27 Mayıs'ta da, 12 Mart'ta da, 12 Eylül'de de, 28 Şubat'ta da.
Ama hiçbir gerekçe bir darbeyi haklı çıkarmaz.
Bir ülkede askerler muhtıra verdiğinde, kanaat önderleri, siyasetçiler, akademisyenler, gazeteciler hükümetin muhtıraya gelen süreçteki hatalarından dem vuramazlar.
Siyasi analistçilik oynamazlar.
Muhtıraya karşı çıkarlar.
Çünkü bir muhtıra varsa, siyaset bitmiştir.
Önce yapılması gereken, muhtıraya karşı çıkmaktır.
Bugün siyasi tarih yazmak değil, yapmak günü.
Bugün bu muhtıraya karşı çıkmayanlar, bundan 20 yıl sonra bu muhtıranın tarihi yazılırken muhtıraya göz yuman erken analistler olarak darbe tarihimizdeki şanlı yerlerini alacaklardır.
Muhtıraya destek vermesi beklenenler bizleri yanıltmadı. Onlara omuzlarına taktıkları yeni rütbeleriyle başarılar.
Ama ya demokrat bildiklerimiz!
Demokratlık zor zamanlarda belli oluyor.
Türkiye'de demokratlığın sadece kendine demokratlık olduğunu, 27 Nisan'dan bugüne geçen birkaç gün içinde içimiz acıyarak yeniden görmüş olduk.
Ve Türkiye'de bu otoriter sistemin nasıl bir dengeler mekanizması kurduğunu, zencileri zencilere kırdırarak ayakta kaldığını çıplak biçimde anlamış olduk.
Ortada açık bir askeri müdahale varken ve bir gazetenin reklam kampanyalarıyla şişirilmiş taktiksel bir 'irtica geliyor' söyleminden başka ciddi açık bir tehlike görünmezken, 'ne darbe ne şeriattan' başka bir şey söylemeye dilleri varmayanları, bir denklem kurmadan, tepkisini hükümsüzleştirmeden muhtıraya karşı çıkamayanları, bugüne kadar çok eleştirdikleri 12 Eylül'ü destekleyen muhafazakârlarla aynı demokrasi cehennemine gönderiyoruz.
Artık ne 12 Mart'ta, ne 12 Eylül'de gördüğünüz işkenceler, yaşadığınız mağduriyetlerle ilgili hikâyelerinizi dinleyeceğiz, ne de 12 Eylül'e destek veren ya da ses çıkarmayanlar hakkında okuduğunuz lanetleri.
Bundan sonra ötekini anlamak, farklılık, demokrasi, AB kriterleri, hukuk devleti üzerine yazdıklarınızı okumayacağız, yaptıklarınızı takip etmeyeceğiz.
Demokrasi sınavı devam ediyor, hâlâ bu ders geçilebilir. Tüm sivil demokratik güçleri siyasi çekincelerini bir tarafa bırakarak muhtıraya karşı demokratik süreci desteklemeye davet ediyoruz.
Demokrasi tarihimizin kabarık sınıfta kalanlar listesine girmemek için!
(Kaynak: www.suhareketi.org)