İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, dezenformasyonla mücadele düzenlemesi" olarak bilinen Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'a ilişkin, "Dezenformasyon yasasının daha katısı Almanya'da var, Fransa'da var." dedi.
Abone olBakan Soylu, Kişisel Verileri Koruma Kurumunun (KVKK) ev sahipliğinde Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen 44. Küresel Mahremiyet Asamblesi (GPA) Konferansı'nda yaptığı konuşmada, kişisel verilen işlenmesinin yeni güç ve fırsatlar yaratırken kişisel alanlar açısından da tehditler oluşturduğunu söyledi.
KVKK'nin 2016 yılında kanunlaşarak 2017 yılında çalışmaya başladığını dile getiren Soylu, Türkiye'nin, KVKK'nin ortaya koyduğu tespitlere, rehberliğe, yönlendirmelere ve mevzuat yapmada ortaya koyduğu yol haritasına belki de dünyada en çabuk adapte olup kurumsal sorumluluğu bu konuda en iyi yönetebilen ve iş birliğini en iyi ortaya koyan samimi ülkelerden biri olduğunu ifade etti.
Avrupa Birliği (AB) ile imzalanan vize serbestisini içeren mutabakattan bahseden Soylu, şöyle devam etti:
"Mutabakatın temel nedenlerinden bir tanesi 2011'de başlayan Suriye iç savaşının dalgalandırdığı göç. Birçok madde Avrupa Birliği ve hükümetimiz arasında sürekli devam etti. Hemen hemen 6 madde kaldı. Birçok maddeyi de bir vesileyle özellikle yönetebilme kabiliyetine sahip olduk. Bunlardan bir tanesi de kişisel verileri korumayla ilgili. Kişisel verileri koruma ile ilgili Avrupa'nın uygulamalarıyla esas itibariyle Türkiye'nin uygulamaları arasında bir fark söz konusu değildir. Ama Türkiye'nin uygulamaları içerisinde ve karşılıklı yapmış olduğumuz müzakerelere, gerek tam istisna gerekse kısmi istisna konusunda bizi öyle bir köşeye sıkıştırmaya çalışıyorlar, Türkiye'nin kamu düzeni, kamu güvenliği ki Avrupa Birliği bunu Avrupa ülkelerinde farklı bir şekilde değerlendirmektedirler. Burada ciddi bir çifte standartla karşı karşıya kaldığımızı ifade etmek istiyorum."
"Göçmen dahil kişisel verilerin muhafazası hepimizin namusu"
İçişleri Bakanı olduğu günden bugüne kadar, Amerika'nın yaklaşık 6 yıldır Suriyelilerin biyometrik ve kişisel verilerini kendilerinden istediğini aktaran Soylu, "Herhalde babasının hayrına istemiyor. Biz de vermiyoruz. Sebebi şu: 'Terörle ilgili birtakım hassasiyetleri gözetiyoruz' diye... Terörle ilgili hassasiyetleri siz gözetiyorsunuz da terörle ilgili hassasiyetleri biz gözetmiyor muyuz? Amerika'nın terörle ilgili hassasiyetleri hepimizin bildiği gibi 11 Eylül saldırılarıyla ilgilidir. O da Irak'a demokrasi getireceğim diye, Afganistan'a barış getireceğim diye büyük bir istismar kaynağına vesile olmuştur. Bütün bunların tamamını hayatımızda yaşıyor ve devam ettiriyoruz. Onun için göçmen dahil kişisel verilerin muhafazası hepimizin namusudur." diye konuştu.
Bunu muhafaza etmeye çalıştıklarının kaydeden Soylu, "Amerika da yıllardan beridir kah bazen İngiltere üzerinden anlamayacağımızı zannederek bizden göçmenlerin kişisel verilerini istiyorlar. Kah bazen direkt olarak göçmenlerin kişisel verilerini istiyorlar. Biz de bunların hiçbirisini, hiçbir şekilde o insanların masumiyetine inanarak ortaya koymamaya, onlara vermemeye gayret gösteriyoruz." değerlendirmesini yaptı.
Süleyman Soylu, bazı sosyal medya uygulamaları Facebook, Twitter, WhatsApp ile TikTok'un dünyadaki demokratik yönetimleri baskın altına almak için oluşturulmuş sistemler olduğunu anlattı.
En önemli meselelerden birisinin Türkiye'nin çıkardığı dezenformasyon yasasına yönelik olarak içeriden ve dışarıdan yapılan tepkiler olduğunu vurgulayan Soylu, "Dezenformasyon yasasının daha katısı Almanya'da var, Fransa'da var. Hatta İngiltere'de öyle bir yasa hazırlığı var ki hükümet kurulabilse o yasayı geçirebilecekler. Yani demokrasinin ve özgürlüklerin tamamen rafa kalktığını ifade edebileceğimiz bir yasa hazırlığı var. Hemen hemen herkes de kabul etmiş durumda. Örneğin 'duran adam' eylemi vardır. İngiltere'de yeni yasayla bu yasaklanıyor. Örneğin, bir büyük devlet yatırımı, kamu yatırımı varsa bu konuyla ilgili protesto eylemleri bile yasaklanıyor. Herhangi bir tren, hava yolunda bir eylem söz konusu olabilecekse işleyen bir yolda kamu düzeni ve devlet güvenliği açısından bu eylemler de yasaklanıyor. Yasaklamanın da ötesinde başka bir şey daha geliyor. Kimine en az 6 ay veya 1 yıl hapis cezası ve sınırsız para cezası getiriliyor. " diye konuştu.
"Küresel Mahremiyet Asamblesi önemli bir rehberlik üretmektedir"
İçişleri Bakanı Soylu, ülkelerin özellikle teknoloji ve veri konusunda kişiselleştirilmeden elde edilen sonuçlar üzerinden yapılan saldırılar karşısında birtakım tedbirler almaya çalıştıklarını ifade ederek, şunları söyledi:
"Ancak bu kendi ülkemiz tarafından veya bu egemenliğin karşısında duran ülkeler tarafından yapıldığı andan itibaren uluslararası sistem hemen o ülkeleri farklı bir şekilde kodlamaya ve şekillendirmeye başlıyor. Tamamen bununla karşı karşıyayız ve bu bir çifte standarttır. Dünyada her şeyin anında görülmesi elbette ki bütün gerçekleri anında ortaya koymamaktadır. Çünkü güç hala dünyada etkin bir yöntemdir. İşte bütün bu çerçeve bizi verinin stratejik yönetimi, bunun için de küresel bir tavır, kurumsal yapılanma ve uzmanlaşma gerekliliğine götürmektedir. Bu anlamda Küresel Mahremiyet Asamblesi önemli bir boşluğu doldurmakta ve önemli bir rehberlik üretmektedir. 44 yıldır düzenli ve sistemli olarak toplanması, burada bir irade ve rehberlik ortaya koyması elbette ki dünya için önemlidir. Bunun bir parçası olduğumuz için, hepinize çok teşekkür ediyorum."
Türkiye'nin genç ve dijital teknolojileri kullanmaya yatkın bir nüfusu olduğunun altını çizen Soylu, özellikle son 20 yıldır iletişim teknolojisine yaptıkları altyapı yatırımları sayesinde bu alanda yoğun bir trafik elde ettiklerini dile getirdi.
"Ciddi terör tehdidi altında olan bir coğrafyaya sahibiz"
Soylu, kamuda da dijital teknoloji kullanımının ileri seviyede olduğunu ifade ederek, "2022 e-Devlet Kıyaslamaları Raporu'na göre, Türkiye'nin e-devlet olgunluk oranı yüzde 72'dir, 27'si Avrupa Birliği ülkesi olan 35 ülke içerisinde Fransa, İtalya ve Almanya'nın önünde 16. sıradadır. Avrupa Birliği ortalaması yüzde 68'dir. İçişleri Bakanlığı da tuttuğu kişisel verinin yoğunluğunun yanı sıra geliştirdiği ortak projeyle ülkemizi dünyada biyometrik veri yazılım üreten sayılı ülkelerden biri konumuna getirmiştir. Öte yandan 2011 yılından beri ciddi bir göç yönetimi ortaya koyuyoruz. Burada ulaştığımız kişisel ve biyometrik verinin gizliliği konusunda uluslararası alandan gelen taleplere rağmen terörist hariç, ciddi bir hassasiyet gösteriyoruz. Ciddi terör tehdidi altında olan bir coğrafyaya sahibiz. Güvenlik yönetiminde bilgi ve kişisel veri bizim için ortalamanın üstünde bir önem taşımaktadır." değerlendirmesini yaptı.
Uyuşturucuyla mücadeledeki yoğun ve ciddi çalışmanın altını çizen Soylu, kullanıcı eğilimlerini bilmenin ve uyuşturucu suçuna bulaşmış insanlardan veri toplamanın mücadele politikalarını oluşturmadaki önemine işaret etti.
Bakan Soylu, kişisel veriler konusunun hayatın her alanını çok net bir şeklide ilgilendirdiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
"Kadına şiddet konusu var. Kadını korumaya alıyorsunuz. Kadını korumaya aldığınız andan itibaren o kadına yeni bir kimlik veriyorsunuz. Peki eski hayatındaki kimlik avantajlarını, yeni hayatındaki kimlikte kullanabiliyorsunuz. Yani karşı karşıya kaldığı bir sıkıntı onu mağdur mu ediyor? Yani havalimanına gittiği zaman yeni kimliğiyle uçabiliyor mu? Eskiden bir devlet desteği alıyorsa yeni kimliğiyle beraber bunu alabilme kabiliyetine sahip mi? Bu kadar lüks. Bir tarafta onun kişisel verisini koruma altına alıyorsunuz ama bir taraftan da hassasiyetini bir vesileyle korumak zorundasınız. Şimdi yaklaşık 1,5 ay önce Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve diğer bakanlıklarla yaptığımız entegrasyonla özellikle şiddet gören ve koruma altında olan kadınlara bu imkanı da sağlamış olduk."