Soylu'ya Ergenekon'u sorduk. DP liderinin gözünü bile kırpmadan verdiği yanıt çok konuşulacak! İşte o açıklamalar;
Abone olZÜBEYİR KINDIRA
İNTERNETHABER-ÖZEL
ANKARA- Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Süleyman Soylu, Ergenekon’dan, AKP’ye, seçim çıtasından, eski liderleri hakkındaki iddialara kadar bir çok konuda İNTERNETHABER'e çarpıcı açıklamalarda bulundu. Soylu'ya göre Türkiye'de yaşananlar korku filmini andırıyor.
İşte DP lideri Soylu'nun çarpıcı açıklamaları;
SORU: Sayın Soylu öncelikle en güncel konuyla başlamak istiyorum. Ergenekon konusunda kafalar karışık. Kimi AKP’nin intikamı, kimileri Susurluk’un devamı, bazıları 28 Şubat’ın intikamı diyor. Gladyo temizliği diyen de var yaş ile kuruyu bir arada yakma girişimi diye tanımlayan da. Siz nasıl tanımlıyorsunuz?
SOYLU: Bu sizin sorduklarınızın hepsi bir korku filmidir. Her biri kendi adına büyük bir korku filmi bölümüdür. Ben Türkiye’nin açıklığı ve şeffaflığı demokratlığının yanında bir adamım. Özgürlüğünün yanında bir adamım. Bundan bireysel olarak fedakarlıkta bulunmam mümkün değildir. Çünkü bir devletin ve bireyin bundan büyük bir ülküsü yoktur. Tabii, Türkiye
DP lideri Soylu, İnternethaber'in |
birinci lige çıkmalıdır. Yegane çözümü ve şartı; bana göre şeffaf ve sivil bir ülke olmasından geçer. Yine 1. ligde olmasının en önemli şartlarından biri de dokunulamayanlara dokunmaktır. Eğer bir ülkenin cevap bulamadığı soruları bir labirent haline gelmişse o ülke büyük ülke olamaz. Türkiye’nin yakın tarihte cevap bulamadığı sorular bir labirent ahaline geldi. Bunlara çeşitli yaftalar sıfatlandırmalar yapıldı.
"SONUNA KADAR GİDİLMELİ"
Bu olayda ben dahi çıksam, sonuna kadar gidilmelidir. Bu dava siyasileştirilmemelidir. Bu davayı siyasileştirmek, sulandırmak anlamına gelir. Tüm tarafları için geçerlidir. Davanın terazisini dengesini alt üst eder. Tüm taraflar için geçerlidir bu. İçinden kim çıkarsa çıksın sonuna kadar gidilmelidir. Türkiye’nin böyle bir temizliğe ihtiyacı vardır.
"SİSLER BULVARI OLMASIN"
SORU : Sizden ve sizin partinizden bu gün ya da dün görev yapmış birileri de bu soruşturmaya dahil edilirse tavrınız ne olur?
SOYLU: Ben içime böyle bir şey almam. Zaten bu tür işlerde kurumların
Soylu'nun dikkat çektiği bir diğer |
herhangi bir sorumluluğu yoktur. Sorumluluklar tümüyle kişilerle kaimdir. Ve kişilerle sınırlı tutulmalıdır. Açık yüreklilikle söyleyeyim. Kimse hukuktan üstün olmamalıdır. Üstünlerin hukuku değil hukukun üstünlüğü geçerli olmalı. Bugün bir hukuk davası vardır. Bunu sorgulamak ve zayıflatmak gelişmiş ülke bireylerinin en son yapacağı iştir. Bunu siyasi arenaya çevirmek Türkiye’yi sisler bulvarına sokmaktır. Türkiye temiz bir ülke olmalıdır. Ve temizlenmelidir. Türkiye’de herkes işini yapmalıdır. Kimse kimsenin adına kahramanlık türküleri söylememelidir.
"HAKSIZ KAZANÇLARA DA BAKILSIN"
SORU: Sizce Ergenekon soruşturmasında eksik kalan bir yan var mı?
SOYLU: Var ve bence bu Ergenekon işi bir adım daha ileri götürülmelidir. Türkiye’de her dönem haksız mal kazanılmıştır. Özellikle son 25 yılda.
Soylu'ya göre yerel seçimler önemli bir sınav! İşte Soylu'nun bu konudaki görüşleri; |
Öncelikle seçim Türkiye’nin ihtiyacını karşılamalı ihtiyaç alternatiftir. Seçim bu ihtiyaca sonuç oluşturmalı. DP’nin amacı Türkiye’nin alternatifi olmaktır. |
Türkiye’de terörle mücadele de dahil olmak üzere yaşanan bir çok olayda; haksız bir mal kazanımı, haksız bir menfaat çarkı dönmüşse, yapılması gerekenler vardır. Yani kamu görevlisi, bürokrat ve siyasetçilerden haksız mal kazanmışlar, haksız bir kişisel servet elde etmişler için hukukun yapması gereken bir iş vardır. Sözüm bugünkü iktidara da aittir. Kim elindeki iktidar sayesinde bir güç imparatorluğu elde ediyorsa hukukun yapması gereken şey bunu adaletli şekilde soruşturup, milletin malını millete vermektir. Kamu vicdanı ancak böyle onarılır. Çok az süre devlette veya bürokraside, siyasette görev yapan insanlar bugün karun kadar zenginlerse; devletimin ve hukukumun onlardan hesap sorma gücü olmalıdır. Zalimin yanına yaptığı zulmü bırakmak adalete hukuka devlete yakışır bir durum değildir. Bugünkü sistem zalimin yaptı zulmü yanına kar bırakmaktadır.
"SEÇİM ALTERNATİF ÇIKARTMALI"
SORU: Yerel seçimlere az kaldı. Sizin için de bir sınav olacak. Siz bu seçimin ne tür etkileri olacağını düşünüyorsunuz?
HEDEF İKTİDAR ÇITA 5.4
SORU: DP’nin hedefi nedir?
SOYLU: DP’nin hedefi, 30 Mart sabahı Türkiye’deki siyaset denkleminin en önemli aktörü olmaktır ve olacaktır. Millete odaklanmış ve bu toprakların kuvvetini bilen DP, milletle birlikte siyaset yapmanın mükafatını yeniden alacaktır. Bunun aksi mümkün değildir. Bugün Türkiye’de aldığım izlenim, DP’ye ülkenin her yanından yoğun bir ilginin alakanın ve katılımın olduğudur.
SORU: Çıtanız nedir?
SOYLU: DP’nin çıtası, her zaman iktidardır. Her zaman birinci partidir. DP’nin çıtası rakiplerinden üstün olma halidir. Bunu sağlayabilecek görüntüdür. Duruluğu ile siyasetteki doğru söylemleri ile ve Türkiye’nin içinde bulunduğu bugünkü sorunlara ürettiği çözümlerle, iktidar olmaktır.
SORU: Bu başarı sınırınız. Peki, kendinizi başarısız saymanın sınırı nedir?
SOYLU: Kendimizi başarılı sayma çıtası 1 parti olma. Başarısız olma çıtası bir önceki alınan oyun altına düşmek yani, 5.4’ün altında oy alırsa DP, kendimizi başarısız sayarız.
ERDOĞAN’IN ÇITASI
Bakın bu herkes için bir kıstas olmalı. Sayın Başbakan ikinci parti olursa , çekileceğini söyledi. Oysa ikinci parti olmayı beklemeye gerek yok bir önceki seçimde aldığı oyun altına inince bırakmalıdır. Başbakan ‘yerel seçimler bizim için fırsattır’ diyor. Yani iktidarda gidiyor seçime. Öyleyse;bir önceki seçim sonucundan aşağı oy alırsa gereğini yerine getirmelidir.
Siyaseti bir güven müessesi haline getirmek gerek. Bana göre 5.4’ün altında oy başarısızlıktır. Bu başarısızlığı DP’nin sırtına kambur olarak yüklemem. Ama bu mümkün değildir. DP saymaya yüzde 10’un üzerinden başlar.
"GİZLİ GÖRÜŞTÜK"
SORU: Seçim ittifakı ya da birleşme açısından diğer partileri özellikle Anavatan Partisi ile ilişkilerinizi anlatır mısınız?
SOYLU: Anavatan Partisi ile karşılıklı çok ilişkimiz oldu. Bunu ilişkiyi, görüşmeleri kamuoyunda gizledik. İki partinin, özellikle başarısız bir girişimden sonra ittifak yapması zordu. Çünkü karşılıklı bir güçlük ve güvensizlik vardı. İki parti için de çok zordu. Buna tekrar başaralım diye bir gayret içinde olundu. Ama bunlar hep gizli şekilde yürütüldü. Fakat başarılı olamadık. Kimseye bir vaatte bulunulmadı. Ama olmadı. Bireylerin ilişkilerinden çok yakın tarihte yaşanan sıkıntılar engel teşkil etti. Kolay değil. Seçim öncesi, hele belediye seçimleri öncesinde yapılacak ittifaklar kolay değildir.
AĞAR VE MUMCU’NUN TRAVMASI
SORU: Bütünleşmenin önündeki en büyük engel bir önceki girişimin yarattığı travmaydı yani?
SOYLU: Evet. O yaralardan dolayı olmadı. En büyük etki budur. Ağar ve Mumcu’nun dönemindeki açılan yaralar nedeniyle biz de başarısız olduk.
"SARAN’A KAPIM AÇIK"
SORU: Sayın Saadettin Saran’ın partinize olan ilgisi ve adının liderlik için geçmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?
SOYLU: Sayın Saran ile görüştüm, konuştum. Ben partime ilgi duyan herkese ilgi duyarım. Ben partiliyim diyen herkese sonuna kadar kapım açıktır.
SORU: Partinize ilgi duyan herkese kapınızın açık olduğunu söyleminiz, farklı kesimleri ve inanışları da kabul edeceğimiz anlamına geliyor mu?
SOYLU : Evet. Çünkü, DP Osmanlı imparatorluğudur. Barışın partisidir. Türkiye’de farklı inanışlar mezhepler olacaktır. DP dışında kimse bunu kendi içinde bütünleştiremez . Osmanlı içinde de olan buydu. Farklı mezhepler, ırklar, inanışlar vardı. Farklı sınıflar vardı ama o onları bütünleştirmeyi bildi. DP de böyledir. Tüm farklılıkları zenginlik olarak içine alır bunları ötekileştirmez, birleştirir. Bu doğamızda vardır.
AKP YOLSUZLUĞUN PARÇASI OLDU
SORU: Bugünkü iktidar ve Başbakan Erdoğan’a yönelik ağır eleştirileriniz var. Özellikle Kongre konuşmanızda. İktidarı ve Başbakanı nasıl değerlendiriyorsunuz?
SOYLU: AKP Türkiye’ye büyük ümitlerle, vaatlerle geldi. Türkiye’nin eksik giden meselelerini düzeltmek,Türkiye’yi 21. yüzyıl ülkesi haline getirmek için geldi. Her partinin hedefi budur ve doğrudur, insanidir. AKP sistemdeki eksiklikleri eleştirerek geldi. Adalet, vergi, sağlık, eğitim, bireyin özgürlüğü, boşa giden enerjiyi eleştirerek yani. Bu ülkeye yeni bir havayı teneffüs ettirmek için geldi. Ama bu ülkedeki kirliliğin bir parçası oldu. Yolsuzluğu bir parçası oldu. Yoksulluğu Türkiye ile birleştirmenin bir parçası oldu. Bozuk sistemin bir parçası oldu. AKP bu işi beceremedi. Erdoğan da, iktidar oyuncağı elinden alınmasın diye bazen büyüklerin ellerinden bazen küçüklerin gözlerinden öpüyor. Yani tipik bir siyaset elamanıdır.
TERSYÜZ SİYASETİ
SORU: Peki nasıl olmalıydı?
SOYLU: Türkiye de aranılan, tüm bunları ters yüz edecek bir siyasi harekettir. Demokrasiyi ana yolu olarak nitelendiren, bu ülkede yaşayan gençleri üretimin için alabilen, insanları yaşanabilir bir hayatın içinde var etmeye çalışan, Türkiye’yi bir bolluk ve zenginlik ülkesine taşıyan ve bu toprakları Mevlana’dan, Hacı Bektaş’tan Selahattin Eyyübi’den güç alarak bir manevi ikilime döndürebilecek bir siyasi hareket gerek. Sadece bu sınırlara değil İran’dan Iraktan başlayıp etrafımızdaki istisnasız tüm ülkelere ekonomik ve sosyal bütünleşmeyi öneren, Avrupa’ya Türkiyesiz bir AB olmayacağını kabul ettirebilme gücünde olabilen, Doğu ile Batı köprüsünün Türkiyesiz kurulamayacağını, bir politik üslup olarak değil, bir medeniyet ve kültür üslubu olarak sunabilen, dünyanın egemen olan vahşi bölümüne insanlığı, duyguyu, barışı, refahı, bölüşmeyi sunabilecek modern ve güçlü Türkiye’nin varlığına inanmak gerek. Bunun için siyaseti, demokrasiyi, ekonomiyi, devleti ahlaklı bir konuma ve yine bu toprakların vaaz ettiği en önemli mesele olan ötekileştirmemeyi gerekli kılan bir anlayışı yerleştirmek gerek.
İFLAS BAYRAĞINI ÇEKTİ
SORU: AKP de benzer iddialarda bulunuyor…
SOYLU: AKP bunların hiç birin gerçekleştiremedi. AKP’nin Türkiye’yi idare etmesi mümkün değildir. AKP iflas bayrağını çekmiş bir dükkana benzemektedir. Her gün yeni bir icra ile karşı karşıyadır. İcrada sanki kendisini kurtarmış gibi gözükmektedir. Ancak millet kaybetmektedir. Bir siyasi parti için en kötü karne kendisinin kazandığı milletin kaybettiği durumdur. AKP’nin talip olduğu siyaset budur. Türkiye’ye bir değişim gerekir. Bu bozuk sistemi yenilemek ve dönüştürmek gerekir. Bu statükonun burnuna halka takıp onu uzaklara götürmek ve bu ülkenin insanına hak ettiği yaşam biçimine ulaştırmak gerek. Buna sadece bizim ihtiyacımız yok. Tüm dünya bize bakmaktadır. Enerji sıkıntısı çeken Avrupa bize bakmaktadır. Yarın gıda sıkıntısı çekecek ülkeler bize bakmaktadır. Orta Asya, Türki Cumhuriyetler, Hazar havzası bize bakmaktadır. Biz ileriye bakmalıyız. Ufkumuz, bu saydığım tüm tarafların ufku olmalıdır.