BIST 9.522
DOLAR 34,55
EURO 36,03
ALTIN 2.990,77

Soykırım düpedüz yalan!

Tarihi gerçekleri bilmeyen insanların, Ermeni Diasporası ve PKK terör örgütünün kışkırtmasıyla konuştuğunu ifade eden Houriet; Benim üzüldüğüm şey yurtdışında Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil eden konsoloslukların bu insanlara cevap vermek yerine sessiz kalm

Ben demiyorum efenim !

İsviçre'li eski Milletvekili Houriet diyor...

Hamburg ve Çevresi Türk Toplumu (TGH) Gençlik kolunun organize ettiği, ''Osmanlı dönemi Ermeni Trajedisi'' başlıklı konferansta konuşma yapan İsviçre eski Milletvekili Guillaume Albert Houriet (FDP) şöyle demiş;

Sözde Ermeni soykırımı, Türkiye' den tazminat almak ve bu ülkeyi bölmek için ortaya atılan bir yalandır. 1915 yılında yaşananlar konusunda Rusya ve Türkiye arşivlerini açmıştır fakat Ermenistan hala arşivini açmamakta direnmektedir. Onlar da arşivlerini açarak cevap versinler demiş ve şöyle devam etmiş;

Tarihi gerçekleri bilmeyen insanların, Ermeni Diasporası ve PKK terör örgütünün kışkırtmasıyla konuştuğunu ifade eden Houriet; Benim üzüldüğüm şey yurtdışında Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil eden konsoloslukların bu insanlara cevap vermek yerine sessiz kalmalarıdır. Olaylardan yaklaşık yüz yıl sonra, ispat edilemeyen iddialarla, Türkiye'nin suçlanması kabul edilemez. Ermeni Diasporasının önce ASALA terör örgütünü ortaya çıkardığını, ardından da Türkiye'ye yönelik atılan bombaların parasını ödediğini ifade eden Houriet, "İngiltere ve Fransa gibi ülkeler Ermenilere sözler verip Türkiye'ye karşı kışkırtma politikası izlediler. Sonuçta Ermenilere verdikleri sözlerin hiçbirini tutmadılar. Ortada Ermenilerden özür dilemesi gereken bir ülke varsa bunlar, Ermenilere verdikleri sözleri yerine getirmeyen ülkelerdir" şeklinde konuştu.

Osmanlı Dönemi'nde her iki taraf için de çok acı olayların yaşandığını söyleyen Houriet; Osmanlı toprakları üzerinde oynanan oyunlar yüzünden her iki tarafta acılar yaşadı ama bu soykırım olarak adlandırılamaz. Sarkozy sırf ülkesindeki Ermenilerin oyunu alabilmek için bu hassas konuyu siyasete alet ediyor, Avrupa'da Ermeni Soykırımı tartışılırken hiç kimse, yakın tarihte Karabağ'da Ermenilerin Türklere yönelik yaptığı soykırımdan bahsetmiyor" dedi.

İleride Türkiye'nin Kürtlere de soykırım yaptığı söylenecek" diyen Houriet, "Avrupa'nın amacı Türkiye'yi bölerek güçsüz hale getirmektir. Bu nedenle bu tür konuları gündemden düşürmüyorlar. Atina'da darbe yapılınca Türkiye'nin uluslararası haklar çerçevesinde Kıbrıs'a yaptığı çıkarmayı 'işgal' olarak niteliyor, karalama politikası izliyorlar. Fakat Türkiye, tüm bu oyunlara alet olmayacak kadar tarihinden güç alan bir ülkedir"diyor.

Bakınız; İsviçre'li eski Milletvekili, Hamburg'da bunları rahat rahat konuşabiliyor. Avrupa' da Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil eden konsoloslukların sessiz kalmalarına üzüldüğünü ifade ediyor.

E napsın temsilciliklerimiz ! onların zerre kadar suçu yoktur bu suskunlukta...
Houriet bilmezmi ki; (ülkesinde)İsviçre topraklarında kendisinin söyledikleri ırkçılık kapsamında görülmekte ve suç teşkil etmektedir. Bundan dolayıdır ki; ''Bastırılmış Türk'' '' Söz gümüşse sükut altındır'' mantığıyla hareket etmekte, ''bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın'' (Avrupa'daki Türkler) hayat görüşünü tercih etmektedir. Bu sınıfa birçok kişi dahildir. Normal vatandaşı, akademisyeni, konsolosluk çalışanı, susturulmuştur. Konuşanların da hali ortadadır, vay halinedir...

Hal böyle iken, elin İsviçre'lisi de, bizim davamızı kendi davası gibi benimsemiş, ''heyy Türkiye Cumhuriyeti temsilcileri neredesiniz, davanızın başında olun susmayın '' diye telkin etmektedir.

Eeee Sevgili Houriet !

Buyrun davamız sizin olsun ! Bizler alışmışız, suçlanmaya, bastırılmaya, hor görülmeye, bölünmemek için çırpınmaya... Biz diyoruz ki;
Suskunluğumuz, susturanlara armağan olsun !

Fazıl Say ne istiyor ?

Hakikaten haber olmak için mi yapıyor bu saçmalıkları ve çıkışları yoksa bir tür tipik şöhretin getirdiği manik/depresif hallermidir bilemiyorum.

Fazıl Say dendiğinde ilk aklınıza gelen nedir diye bana sorsalar; Luzern' de 4000 kişinin ayakta alkışladığı konser aklıma gelir (elbette gururlanmıştım).

''Basında gördüğüm resimlerinize hiç benzemiyorsunuz'' dediğimde yüz ifadesi aklıma gelir... Hande Ataizi, bir dönem yazdığı mektuplar, ateist açıklaması ve cabası...

Şimdi! Belki de Sayın Say' ın her söylediği ve yaptığına anlam yüklememiz de bizlerin yanlışı olabilir. Öyle ya ! Bu ülkede dikkat çekmek için (haber olmak uğruna) uluslararası bir sanatçımız dahi din/siyaset üzerinden, ortamın hassas durumundan faydalanmaktan çekinmiyorsa, vay bizim ülkemizin haline !

Kime güveneceksin ?

Diğer taraftan, ülkemizin sanatçılarına yalvarıyorum; aynı anda, modellik, şarkıcılık, dizi oyunculuğu, tiyatro, TV, programları, sinema yönetmenliği, şarkı sözü yazarlığı ve buna benzer herbir şeyi tepe tepe yapın ama lütfen, din ve siyaset konularına karışmayın hatta ve hatta görüşlerinizi dahi belirtmeyin.

Lütfen bunu bizim için yapın ! sizler sanatınızı icra edin (!)

Sosyal medya sözlüğü

Sosyal medyada (facebook, twitter) gelmiş/geçmiş düşünürlerin, şairlerin sözleriyle adım atılan bir hayat mı oluştu nedir ? Durum şu ki; kadın/erkek/aşk/sevgi/güven/dostluk/arkadaşlık üzerine söylenmemiş söz kaldı mı derken, ertesi gün hooop yeni sözler, yeni, fenomenler...Söz fabrikaları gün boyu durmuyor ve bunlardan feyz alanlar. Ben de bundan sonra bu bölümde, kim ne demiş, doğruluk payı ne imiş, hep beraber irdeleyelim dedim. Hadi bakalım ! İlk sözümüz Bukowski' den...

Aşkla ilgili en büyük ironi: Doğru insanı yanlış zamanda sevmek.(Charles Bukowski)
Doğru insansa neden yanlış zaman olsun. Ve/ya yanlış insan ile doğru zaman diye bir kavram olabilir mi ? Doğru insanın yanlış zamana denk düşmesi, çok istediğimiz bir dileğimiz gerçekleştiğinde artık bizim için çoktan dilek olmaktan çıkmasına denk gelmesi gibi mi? Düşüncem; her şey doğru zamanda gerçekleşir.