BIST 9.673
DOLAR 35,26
EURO 36,68
ALTIN 2.967,33
HABER /  GÜNCEL

Sosyalistlerin seçimi ne olacak?

Fransa tarihinde ilk kez yapılan bir ön seçim belirsizliklerle dolu geçiyor. Sosyalist Parti gelecek Pazar yapılacak ikinci turla cumhurbaşkanı adayını belirleyecek.

Abone ol

2012 ilkbaharında düzenlenecek seçimde Nicolas Sarkozy’nin karşısına solun adayı olarak François Hollande veya Martine Aubry çıkacak.

Son dört yıldır Fransa’yı yöneten Sarkozy şimdiden hayli yıpranmış durumda. Bu yüzden Sosyalist adayın cumhurbaşkanı seçilme şansı çok yüksek. Dolayısıyla da Fransa'nın dikkati fazlasıyla Hollande-Aubry maçına çevrilmiş durumda.

Aslına bakılırsa iki adayın vaatleri arasında büyük fark yok. İkisi de AB’nin ve euronun bekasından, sağlık ve emeklilik sigortası gibi sosyal kurumlarının iyileştirilmesinden yana.

Dünya finans ve bankacılık sisteminin köklü şekilde gözden geçirilmesinin yanı sıra gelir dağılımlarındaki uçurumun kapanması için kamu müdahalesini savunuyorlar. 1980’lerin bașlarında sol harekette revaçta olan devletleştirme tipi radikal programlar çoktan terk edildi.

Hollande ile Aubry arasındaki farklılık, daha çok siyaset yapma stillerinde. Tarz olarak Hollande daha uzlaşmacı, merkeze daha yakın bir kişiliğe sahip.

Aubry ise, acı çeken yoksul kesimin sıkıntılarına daha duyarlı, Fransa’da “solun solu” diye adlandırılan siyasi hareketlere daha açık.

İki adayın peşi sıra yüzde 17 ile üçüncü gelen genç ve yakışıklı avukat Arnaud Montebourg, küreselleşme karşıtı çizgisiyle tam da bu ‘solun solu’ kitleden oy aldı.

Aritmetik hesaplar

Arnaud Montebourg’un ikinci tura ilişkin tutumu ve kendisine oy veren kesimin ikinci turda kime kayacağı hususları, sonuçta belirleyici olacak. Tahminler, bu yüzde 17'nin içinde yer alanların büyükçe bölümünün, Aubry’yi tercih edeceği doğrultusunda.

Eğer bu kitle olduğu gibi Martine Aubry’ye kayarsa, Hollande’ın șansı yok denecek kadar az. Ne var ki, bu kitlenin büyük bölümünün Sosyalist Partili olduğu son derece kuşkulu. İçlerinde önemli miktarda aşırı sol ve çevreci seçmen bulunduğunu söylemek zor değil.

Unutmayalım ki, tek seferliğine 1 euro "masrafa katkı payı" ödeyen ve sola bağlılık şartını imzalayan herkes, sandık bașına gidebildi.

İkinci tur için de aynı kural geçerli. Bu durumda șu soru akla geliyor:

Solun solundaki kesim, bir ara özel sektörde görev üstlenmiş, büyük patronlarla iyi ilişkileri herkesçe bilinen Martine Aubry’e oy vermeyi, içlerine sindirecek mi?

Yoksa, aralarında "Biz rengimizi ortaya koyduk. Hollande’la Aubry arasındaki kişisel rekabet bizi ilgilendirmez." diyenler çoğunlukta mı olacak?

İkinci bilinmeyen de șu:

Solun adayının ve belki de yeni cumhurbaşkanının aşırı sol sempatizanı kitlelerce şekillendirilmesini sindirmeye hazır olmayan Merkez Sağa yatkın bir kitlenin, Hollande lehine oy kullanmak üzere sandığa gidip gitmeyeceği.

Olası seçmen davranışlarındaki belirsizlikler, Fransız siyaset tarihinde ilk kez ön seçim yapılması yüzünden, daha da büyük.

Kısacası Fransa her türlü bilinmezin birbiriyle kesişeceği bir sonuca hazır olmalı.