BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  POLİTİKA

Sosyalist kurucu HAS Parti'de ne yapacak?

Milli Görüş geleneğinden gelen HAS Parti'nin belki de en sıradışı kurucusu Sosyalist Zeki Kılıçaslan.

Abone ol

Milli Görüş’ten türeyen yeni parti Halkın Sesi Partisi’nin kurucuları arasındaki en ilginç isim tartışmasız Türkiye Birleşik İşçi Partisi’nin (TBİP) yakın döneme kadar genel başkanlığını yürüten Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan. Sosyalist Kılıçaslan, Kurtulmuş’un daveti Bekaroğlu’nun ikna etmesiyle partiye katıldığını söylüyor

Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan’ı kamuoyu “sosyalist doktor” olarak tanıyor. İ.Ü Çapa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi. Paralı sağlık hizmetini reddetiği için özel muaynehane açmıyor, özel hastanede çalışmıyor. 77’den beri sosyalist hareket içinde olan Kılıçaslan, son dönemde silikozis hastası kot kumlama işçileri için verdiği toplum sağlığı mücadelesi ile önde gelen isimlerinden. İşçilerin bağımsız partisini kurmak adına yola çıkan Kılıçaslan, Numan Kurtulmuş’un partisine katıldı. Kılıçaslan, HAS Parti’ye neden katıldığını Vatan gazetesinden Burak Kara'ya anlattı.

* HAS Parti’ye nasıl katıldınız?
Mehmet Bekaroğlu ile ‘Müslüman sol’ hareketini oluşturmuştuk. O zamandan beri de ortak toplantılar düzenliyorduk. Genel Başkanı olduğum Türkiye Birleşik İşçi Partisi’nde siyaset yapıyordum. Numan Kurtulmuş Saadet Partisi’nden ayrılınca kuracağı yeni partinin kurucularından olmamı istedi. Bekaroğlu da beni ikna etti ve böylece HAS Parti’ye katıldım. Numan Bey ile ortak söylemlerimiz olduğunu gördüm. Numan bey bana partiyi tanıtırken “emperyalizme, neo-liberal politikalara, vahşi sömürü politikalara karşı, din temelini esas almayan, muhafazakâr olmayan halk partisi olduğunu söyledi. Bu düşünceler benim de savunduğum değerlerdir. Mazluma dini milliyeti sorulmaz. Ben evrensel demokrasiyi ve insan haklarını savunan, ırkçılık yapmayan, siyasette mağdur olan, var olmayan kesimlerin sesi olmak için siyasete hazırım. Bu ideallerle hareketi sürdüreceğim. Burada ne iktidar var, ne milletvekilliği var ne de bakanlık var. Yolun çok başındayız.

* Nasıl muhalefet yapacaksınız?
Biz özgürlüğü AKP’den daha fazla savunacağız. Alevi sorununu da, Kürt sorununu da, demokratikleşmeyi de çok daha ileride savunacağız. Sömürü politikalarına, hırsızlığa, yoksulluğa, işsizliğe karşı ciddi bir duruş sergileyeceğiz. Bence program ileri bir sosyal demokrat program. Sosyal adaletçi, halkçı bir çizgideyiz.

* Bu parti solculuk mu yapacak, Milli Görüş gömleğini mi giyecek?
Bu kavramların hepsi yüklenmiş kavramlar. Halk katmanlarında solculuk deyince Türkiye’de ne anlaşılıyor? Kötü şeyler anlaşılıyor. CHP’ye kim oy veriyor? Entelektüeller ve Aleviler. Bir noktada “beyaz Türkler” CHP’nin seçmen tabanı. Bu dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir taban. Sol dinsizlik gibi algılanıyor. Sol olarak çok gerideyiz. Brezilya İşçi Partisi Merkez Komitesi’nde iki tane papaz var. Bizde bir solcu cuma namazına gitse tuhaf karşılanır. Halkın gerçekliğinden kopuk sol olabilir mi? Paraguay’da sol cephenin lideri bir kardinal oldu. Türkiye’de genel başkanı namaz kılan bir sosyalist ne hisseder? Herkes kendi kimliğini, inancını yaşamalı. Bu partide de baskın bir görüş olmayacak. Ne solcu, ne muhafazakâr ne de liberal. Biz halkın merkezi olacağız.

* Hangi halkın merkezi olacaksınız? Sahildeki halk mı, karadaki halk mı?
Bu mücadelenin merkezi halkın çoğunluğudur. Sahildeki halkım merkezi olursa başka bir şey olur. Emek mücadelesinin içinde olacağız. Bu biraz da bizim yürüyüşümüz içinde şekillenecek. Yıllarca bir takım insanlar ‘gavurlar hükümette’ diye görüyorlardı. ‘Müslümanlar hükümet olunca bu iş çok iyi olacak’ diyorlardı. Daha sonra o müslümanlar iktidar oldu. Hatta cumhurbaşkanı, başbakan bile oldular, ama bunların hepsi ‘kendine müslüman’ oldu. Seçmen şimdi bunu gördü. Aslında şu anda HAS Parti fikrinin ortaya çıkması toplumsal mücadelenin bir ürünüdür. Şimdiye kadar müslümanları ‘anti-komünist’, ‘anti-sosyalist’, ‘sağcı’ olarak yorumlayan düşünceye karşı başka bir düşünce oluşmaya başladı. Sosyalist sol da bir gün bu düşünceden etkilenecektir. Artık halk köklerine dayanan bir siyaset gerekmektedir. Halkın Sesi tekelci sistemden rahatsız olanların sesi olacak. Başta, emeğiyle geçinenlerin, işçilerin, kamu çalışanlarının, işsizlerin sesi olacak. Yoksul köylü ve esnafın sesi olacak. Hem ‘beyaz Türk’ün hem de ‘siyah Türk’ün sesi olacak. Ayrımcı değil birleştirici olacak.

* Peki bu parti bir gün büyücek ve siz de sistemin dinamiklerinen uzak duramayacaksınız. Buna nasıl direneceksiniz?
Bizim de mücadele konumuz bu. AKP’leşmemek. Bu parti daha çok Latin Amerika’daki sol modelleri kendisine örnek olacak alacaktır. Brezilya’daki “Topraksız kır işçileri hareketi” gibi modelleri inceleyip örnek almalıyız.

* Numan Kurtulmuş, din temelli bir partinin eski genel başkanı. Siz ise “din toplumların afyondur” diyen bir sosyalistsiniz. Nasıl bir araya geldiniz?
Din çok ciddi sosyololojik bir kurum. Din sosyal hayat için afyon değil, sadece kapitalizmin ve sömürülerin yarattığı acılara karşı afyon. Afyonsa böyle bir afyon. Marksizm’in gerekliliği de bu zaten. Yoksa insanları kopartan bir afyon değil. Tam tersine birleştiren bir olgu. Acılar karşı afyon, ama bu acının nedeni ortada. Bizi birbirimize yaklaştıran da bu, acılara karşı gelmek. Türkiye ciddi kapitalist bir ülke, AKP diye müslüman bir hükümet var, biz bu koşulda doğan çok değerli anti kapitalist bir parti olacağız. 80’lerde yasadışı sol dergilere İslam çözümlemeleri yazardım, hep solcu, işçi emekçi partileri savundum. Her emekçinin -solcu da olsa islamcı da- bir araya gelmesini savunuyorum.

* Partiye 12 Eylül öncesi Maocu fraksiyonlardan birinin ismi “Halkın Sesi” verildi. Bu ismi siz mi buldunuz? Ya da isim mi sizi cezbetti?
Halkın Sesi ismi aday isimler arasında ilk 3’e kalanlardan biri. İsmi ben bulmadım. Son isimlendirmede ben de kurulda vardım ve ortak kararla “Halkın Sesi” koyduk. Milli Görüş’ten arkadaşlar tutmazsa “Halkın Kurtuluşu” yaparız dediler. Eski Maocular isimden telif hakkı isterse ben aracı olurum.