VALİ: "KORUYAMIYORUZ"
Tartışmanın fitili, Kocaeli Sosyal Hizmetler Kurulu'nun toplantısında ateşlendi. Vali Ercan Topaca başkanlığında yapılan toplantıda konuşan diş hekimi Sevil Çağlar, "Maalesef zihinsel engelli kızlarımız tecavüze uğruyor ve çocuk dünyaya getiriyor. Bu, benim mahallemde bile yaşandı. Erkekler zihinsel engelli kıza inşaatta tecavüz ediyor. Kız hamile kalıyor ama bazı yollarla düşük yapmaya zorlanıyor. Çocuk doğsa bile bakma güçleri yok. Dünyada, bu durumdaki kızları kısırlaştırma tartışmaları var. Üniversitelerde kurulacak etik kurullar kısırlaştırma konusunu ele almalı" dedi. Kocaeli Üniversitesi Rektör Yardımcısı Sevim Gökalp de "Zihinsel engelli bir kız, doğuracağı çocuğun sorumluluğunu alamaz.
Sadece üniversitemizde değil, şu an devlet hastanelerinde de etik kurullar var. Karar oradan alınabilir" yorumunu yaptı. Vali Topaca ise, "Toplumda bu tür eğilimleri ortadan kaldırmak gerekiyor. Cezalar ağırlaştırılmalı. Doğru olan kızlarımızı korumak, kollamak fakat koruyamıyoruz. Kızlarımızı koruma amaçlı bir düşünce bu. Ancak, mahkeme kararı ile olmalıdır" dedi. Kurul üyeleri arasında yer alan kadın avukat Serpil Özok da, "Zihinsel engelli bir kızın evlilik yapmasına izin varken, kısırlaştırılması konusunda izin olmaması çelişkili bir durum" diye konuştu. Vali Topaca, kadın avukatın hukuki boyutu araştırmasını ve konunun bir sonraki toplantıda tekrar tartışılmasını istedi. Tartışmanın büyümesi üzerine, toplantıda yaşananları tekrar sorduğumuz Vali Ercan Topaca, "Evet, toplantıda böyle bir konuşma geçti. Ancak toplumdaki bireylerin sağlık ve güvenliğini düşünmek devletin görevidir. Zihinsel engelli kızların kısırlaştırılması gibi bir şey düşünülemez" dedi.
YAZILANLARI KABUL ETMEDİ!
Diş Hekimi Sevil Çağlar'ın sözleri, bir yerel gazetede de yayımlandı. Haberi yalanlayan Çağlar, "Gerçekleştirilmek istenen proje farklı bir şekilde sunulmuş. Ben orada onu kastetmedim. Yazılanları kabul etmiyorum. Tekzip yazıyorum. Avukatım veya ben gerekli açıklamayı yapacağız" dedi. Kurul üyesi Serpil Özok da, "Toplantıda diş hekimi arkadaş öneri getirmekten çok soru sordu. Fakat yanlış anlaşıldı" diye konuştu.
NAZİLER 400 BİN KİŞİYİ ÖLDÜRDÜ
Hitler sakat ve hasta bireyleri toplumdan ayıklayarak saf bir ırk yaratma politikası başlattı. Alman toplumundaki akıl hastaları, sakatlar, doğuştan körler ve kalıtsal hastalıklara sahip olanlar, özel sterilizasyon merkezlerinde toplandı. "Genetik Yolla Geçen Hastalıkların Önlenmesi" yasası uyarınca kısırlaştırılan kişilerin bir bölümünü zihinsel özürlü ve ruh sağlığı bozuk kadınlar oluşturuyordu. "Saf ırk" girişimleri nedeniyle özel merkezlere götürülerek kısırlaştırılan yaklaşık 400 bin kişinin büyük bölümü ameliyatlar sırasında hayatını kaybetti. Alman ırkının saflığını ve evrimsel ilerleyişini bozan parazitler olarak görülen bu insanlar, gizli bir talimatla öldürüldü.
UZMANLAR NE DEDİ?
"BU BİR ASİMİLASYONDUR"
İst. Tıp Fak. Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Engin Akhan:
Bu sadece, tecavüzü kolaylaştırıcı bir faktör olacaktır. Engelli kızların bu şekilde kısırlaştırılması anlamsız bir durumdur. Böyle bir asimilasyon uygulanması korkunç bir fikirdir. Bu kızların anayasal hakları var; devlet tarafından korunmaları gerekmektedir. Dolayısıyla devletin güvencesinde olan bir kızı "Ben koruyamıyorum, kısırlaştıralım" demek başlı başına ciddi bir problemdir. Kısırlaştırma, tecavüzü engellemeyecektir. Çünkü tecavüzün bir çok şekli şemali vardır, her tecavüz doğumla sonuçlanmaz. 6 aylık bebeklerin bile taciz edildiğini gördüğümüz bir ortamda, bu karar tecavüzcülere cesaret verici olacaktır. Ayrıca zihinsel engelli çocuklarımızın büyük bir bölümü doğum esnasında ya da doğum sonrası geçirdikleri bir sendrom sonucu engelli oldukları için kendileri gibi engelli bir çocuk dünyaya getirme ihtimalleri düşüktür. Genetik olarak geçiş yoktur. Zaten böyle bir kaygı taşıyor olmak bile bu kararı haklı çıkarmaz.
"ARİ IRK YARATMA MANTIĞI"
Avukat-Feminist aktivist Hülya Gülbahar:
Gerek bürokratik kadroların, gerek belediyelerin sokakta yaşayan kadınlar, engelli kadınlar, alkolik kadınlar, ağır psikolojik sorunları olan kadınlar gibi kategoriler söz konusu olduğunda, çözüm yöntemi olarak bu kadınların kısırlaştırılmasını gündeme getirmesini; doğrudan doğruya ari ırk, ari nesiller yaratmaya yönelik faşizan politika önerileri olarak değerlendiriyorum. Geçtiğimiz yıllarda da yanılmıyorsam Antalya'da sokaktaki kadınlar için belediye yetkilileri aynı öneriyi sunmuşlardı. Toplumun dezavantajlı sayılacak kadın kesimlerine yönelik bu tür uygulamaları önermek, bu kadınlara bir kez daha şiddet uygulamak demektir. Bu önerinin gerçekleşmesi değil telaffuz edilmesi bile, bu kesimlere karşı açıkça sosyal bir ayrımcılık ve dışlama kampanyası yapmaktır. Herhangi bir kamu görevinde olup böyle bir öneriyi çözüm olarak telaffuz eden herkesin derhal görevinden alınması gerekir.
"ÖNERİ UTANÇ VERİCİ"
Özürlüler Vakfı Sorumlusu Duygu Altın:
Öneriyi kınıyoruz. Bu kadar ciddi bir meseleye sosyal hizmetler kurumunun bu kadar sığ bir çözüm önerisinde bulunması çok trajiktir. Zihinsel engelli kızlarımıza yapılan tecavüzler için ülkemizde ne yazık ki caydırıcı cezalar bulunmamaktadır. AB süreci içinde bulunan Türkiye'de konunun çözümü için bu tarz uygulamalar önerilmesi utanç vericidir. Bir hukuk devleti olan ülkemizde, bu tür olaylar yaşandığında sosyal hizmetlerin ve özel yurtların kızlarımıza sahip çıkması gerekiyor. Kanunlarda öngörülen cezalar da ağırlaştırılmalı.
ÖNLEMEZ, ÜSTÜ ÖRTÜLÜR
İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Mustafa Taner Gören:
Hem hekim, hem de Tabip Odası Başkanı kimliğimle söyleyebilirim: Bu, insani bir fikir değil. Çünkü önemli olan bu insanlara tecavüz edilmesinin önlenmesidir. Bu tecavüzü önlemek değil tecavüzün üstünü örtmektir. Engelli bir kızın tecavüze uğraması konusu ele alınırken, çözüm önerisi bu değildir.
ONLAR KISIRLAŞTIRILSIN
SABAH yazarı- Engelli Hakları Derneği Başkanı Cemalettin Gürsoy:
Engelli vatandaşlarımız sağlıklı kişilere göre hayata 3-0 mağlup başlıyor. Bu dejavantaja rağmen zoru başarıp hayata tutunmayı başarıyor. Toplum tarafından 'deli' tabir edilen zihinsel engelliler kimsenin malına, canına göz dikmiyor.
Kimseye tecavüz de etmiyor. Ne acıdır ki kendini akıllı gören, gözü dönmüş, uçkuruna sahip olamayan kişiler zihinsel engelli kızlarımıza, kadınlarımıza tecavüz ediyor. Erkek çocuklarımıza da... Savunmasız kişileri maalesef devlet de koruyamıyor. Tecavüze uğrayan kızlarımızı kısırlaştırmayı önermek, ayıbın ve vurdumduymazlığın daniskası. Kısırlaştırmanın manası şu: Kısırlaştırılam ki, daha çok tecavüze uğrasın. Bence, tecavüze uğrayanlar değil, tecavüz eden erkekler kısırlaştırılsın. Bu da yetmez başka canlar yanmaması için bu sapıkların ameliyat edilerek zararsız hale getirilmesi şart. Bakın bakalım, savunmasız özürlülere tecavüz nasıl kesiliyor!