BIST 9.660
DOLAR 34,62
EURO 36,23
ALTIN 2.920,14
HABER /  GÜNCEL

Soruşturmalara çekidüzen geliyor

Tasarının kabul edilmesinden sonra davalar bir günlük duruşmalarla belki de sonuçlandırılabilecek.

Abone ol

Özellikle bazı siyasi nitelikli olaylarda konjonktüre göre dava açılması sebebiyle zaman zaman şikayet konusu olan mevcut uygulama, ‘iddianamenin reddi’ imkanı getirilerek düzeltiliyor. Zaman Gazetesi'nden Murat Aydın'ın haberine göre Meclis’te görüşülmekte olan yeni Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu Tasarısı’nda (CMUK) yer alan düzenlemeye göre kamu davası açılabilmesi için yeterli delil, iz, eser ve emarelerin toplanmamış bulunduğunu tespit eden mahkeme, iddianamenin reddine karar verebilecek. Böylece savcıların gerekli tüm delilleri toplamadan dava açmaları engellenecek. Ayrıca, iyi hazırlanmamış iddianameler sebebiyle davaların uzamasının önüne geçilmiş olacak. Tasarının kabul edilmesinden sonra mahkemeler delil toplamakla uğraşmayacakları için davalar mümkünse bir günlük duruşmalarla sonuçlandırılmaya çalışılacak. Alman Vakıfları Davası’nda casusluk suçlamasıyla yargılanan ve beraat eden İstanbul Barosu eski Başkanı Avukat Yücel Sayman, ‘iddianamenin reddi’ imkanının adil yargılanmanın temel şartlarından biri olduğuna dikkat çekti. Sayman, hiçbir demokratik ülkede ciddi şüphe uyandıracak yeterli delil bulunmadan gelişigüzel hazırlanan bir iddianameyle dava açılamadığını söyledi. Yücel Sayman, gereksiz yere davalar açılarak insanların adil yargılanma haklarının ihlal edilmemesi için iddianamenin reddi düzenlemesinin en kısa zamanda uygulamaya geçirilmesini istedi. Mevcut uygulamaya göre savcıların siyasi, kişisel ya da konjonktüre göre değişik sebeplerle dava açabildiklerine dikkat çeken Sayman, bu sebeple, açılan ceza davalarının yüzde 50’si gibi büyük bir oranın delil yetersizliğinden beraatle sonuçlandığını ifade etti. Sayman, “Türkiye’de insanlar ‘iddianamenin reddi’ gibi adil yargılanma açısından çok önemli bir güvenceden yoksun yaşıyorlar.” dedi. 4 Mart 2003’te Ankara 1 No’lu Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM)’nde görülen Alman Vakıfları Davası’nda hiçbir delil olmadığı halde gazetelerde yer alan iddialar ve soyut suçlamalarla dava açılması eleştirilmiş, yapılan yargılamanın ardından dava beraatle sonuçlanmıştı. Açılan bu davayla kişilik haklarının ağır bir şekilde ihlal edildiğini belirten Sayman, iddianameyi hazırlayan eski DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel hakkında şikayetçi olduğunu söyledi. CMUK tasarısının 179’uncu maddesinde yer alan düzenlemeye göre iddianamenin ve soruşturma evrakının verilmesinden itibaren mahkeme beş gün içinde inceleme yaparak soruşturma evresinde kamu davasının açılabilmesi için yeterli delil, iz, eser ve emarelerin toplanmamış bulunduğunu saptarsa iddianamenin reddine karar verecek ve dava açılmayacak. Tasarının 178’inci maddesinde ise ‘iddianamenin iadesi’ konusu düzenleniyor. Buna göre mahkeme 5 gün içinde inceleme yaparak iddianamede yer alması gereken hususlarda eksiklik tespit ederse evrakı savcıya iade ederek bu noksanlıkların tamamlanmasını isteyecek. Tasarının gerekçesinde, soruşturma gereğince tamamlanmadan dava açmanın sakıncalarının önüne geçmek, duruşmaların uzamasını ve ertelenmesini önlemek amacıyla böyle bir düzenlemenin yapıldığı vurgulanıyor. Soruşturmanın tüm delilleriyle eksiksiz bir şekilde hazırlanarak dava açılması ve mümkünse davanın bir duruşmada bitirilmesi amaçlanıyor. Casuslukla suçlandı, delil yetersizliğinden beraat etti İstanbul Barosu eski Başkanı Avukat Yücel Sayman, DGM eski Savcısı Nuh Mete Yüksel tarafından hazırlanan iddianamede Alman Vakıfları davasında, ‘casusluk’la suçlandı. Yüksel, iddianameye, silahlı saldırı sonucu öldürülen Necip Hablemitoğlu’nun ‘Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası’ adlı kitabını temel dayanak olarak kullanmıştı. Dönemin DGM Savcısı Dilaver Kahveci ise, duruşmadan bir hafta önce verdiği esas hakkındaki mütalaasında, Sayman ve diğer sanıklar hakkında suç unsurlarının oluşmadığı gerekçesiyle beraat talebinde bulundu. 4 Mart 2003’teki duruşmada mahkeme tüm sanıkların beraatini kararlaştırdı.