BIST 9.300
DOLAR 34,34
EURO 36,30
ALTIN 2.831,24
HABER /  GÜNCEL

Soruşturma gibi dava!

Şemdinli sanığı Ali Kaya ile Mahkeme Başkanı arasında sonu-yanıt şeklinde şu konuşmalar geçti:

Abone ol

HAKKARİ’nin Şemdinli İlçesi’nde eski PKK hükümlüsü Seferi Yılmaz’a ait Umut Kitabevi’nin bombalanması olayıyla ilgili Van 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün başlayan davanın ikinci duruşması bugün yapıldı. Mahkeme salonunda bugün 7-8 kişiden oluşan sivil jandarma görevlilerinin bulunmasına müdahil avukatlar tepki gösterip kimlik tespiti yapılarak dışarıya çıkarılmasını istedi. Ancak mahkeme bu talebi reddederken, ‘güvenlik gerekçesiyle jandarma il komutanlığının elamanlarıdır’ notu yazılarak salonda kalmalarına izin verdi. Dün 3.5 saat savunma yapan sanıklardan astsubay Ali Kaya, bugünde savunmasını sürdürdü. Müdahil avukatların dün olduğu gibi bugün de iddianamenin tümünün okunması talep etti, ancak mahkeme başkanı İlhan Kaya, bu talebi reddetti.

Van 3'üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada ağırlaştırılmış ömürboyu hapis cezası istemiyle yargılanan tutuklu astsubaylar Ali Kaya, Özcan İldeniz ve PKK itirafçısı Veysel Ateş, zırhlı araçla çok sıkı güvenlik önlemleri altında getirildi. Sabah saat 07.30’da adliyenin garaj kapsından içeriye alınan sanıkları gazeteciler bugün de görüntüleyemedi. Dün duruşmayı izlemesine izin verilmeyen Uluslararası Af Örgütü Türkiye Raportörü Emma Sinclair Wabb ile İngiltere’nin Londra Barosundan İnsan Hakları Komisyonu üyesi Ajanta Kaza bugün salona alınarak duruşmayı izlemelerine izin verildi. TBMM Araştırma Komisyonu Başkanı Mehmet Elkatmış, bugünkü duruşmanın sabah bölümünü izledikten sonra ayrıldı. Çıkışta bir açıklama yapmayan Elkatmış, Ankara’ya döneceğini söyledi.
     
Sabah saat 09.30’da başlayan duruşmaya sanık astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz, takım elbise ve kravatla gelirken; Veysel Ateş, mont ve gömlek giydiği görüldü. Sanıkların duruşmaya alındığı sırada kelepçe takılmadı. Duruşma ilk gün olduğu gibi yine iddianamenin okunması tartışmasıyla başladı. Müdahil avukatlar, mahkeme başkanı İlhan Kaya’dan iddianamenin tümünün okunması talebinde bulundu. Ancak Kaya, bu talebi reddetti. Duruşmada, 7-8 kişilik bir sivil grubun sanıkların arkasında yer almasına müdahil avukatları tepki gösterdi. Bu kişilerin jandarma görevlileri olduğunu söyleyen müdahil avukatları, “Şimdiye kadar böyle bir şey olmadı. Bunların çıkarılmasını istiyoruz'' dedi. Ancak talepleri reddedildi.
     
BOMBALAMALARLA İLGİNİZ VAR MI?
Dün yaklaşık 3.5 saat savunma yapan sanıklardan astsubay Ali Kaya bugün mahkemenin sorularını yanıtladı. Mahkeme Başkanı İlhan Kaya ile Ali Kaya arasında soru cevap şeklinde şu konuşmalar geçti:
     
- Patlamadan hemen sonra Veysel Ateş’le telefonla görüştünüz, bunu niye yaptınız?.
     
- Cep telefonları bu bölgede zaman zaman çekiyor veya çekmiyor. Bunu kontrol için yaptık.
     
- Telefon ekranına bakarsanız bunu anlarsınız zaten.
     
- Cezaevinde ödül aldınız mı?.
   
- Hayır.
     
- Bagajda 3 silah var. Bu silahların 3’ncüsünü unuttuğunuz için bagajda kaldığını söylüyorsunuz. Bu ihmal değil mi?.
     
- Hayır ihmal değil. Araç jandarmaya ait. Kışlaya giderken silahlarımızı depoya bırakırız. İhmal değil. Böyle şeyler olabilir.
     
-İddianamede bir kooperatifiniz olduğuz belirtiliyor.
     
- Doğrudur Fethiye’de bir kooperatifim var.
     
- Bölgede 17 bombalama eylemi var. Bu bombalama olaylarıyla bir ilginiz var mı?.
     
- Hiç bir ilgimiz yok.
     
- Seferi Yılmaz ile ilgili teknik takibi yaptığınız söylüyorsunuz. Ve bu teknik takibi yaparken de birçok bilgiye ulaştığınız. Sabri kod adlı ile ilişkisini ortaya çıkardınız. Bu bağlantıların hepsini tespit ettiniz. Bunları niye adli birimlere bildirmediniz?.
     
- Bu konularla ilgili çalışmalarımız devam ediyordu. Ve deşifre olmasın diye adli makamlara bildirmedik. Bildirmiş olsaydık, tahkikat başlatılırdı ve her şey ortaya çıkardı.Bu çalışmanın yarım kalmasına neden olurdu.
     
- Ayrıca siz polis bölgesinde istihbarat yaptınız. Bu istihbaratı yapmak sizin yetkinizin dahilinde midir?.
     
- İstihbarat çalışmalarının hududu sınırı olmaz. Bu çalışmalar gizli yürütülür. Ayrıca Seferi Yılmaz, zaman zaman jandarma bölgesine de gidiyordu. Sabri Kısıkyol ile görüşürdü. Bu yüzden polis bölgesinde böyle bir çalışma yaptık.
     
- Patlamadan hemen sonra oradaki kalabalığa neden emniyet görevlisi olduğunu söylediniz?.
     
- PKK bu bölgede bu tür eylemleri çok sık yapıyor. Ve bu eylemlerin de jandarmayı sorumlu tutuyor. Bu olayın ardından da biz kendimizin jandarma olduğumu söyleseydik, tepki daha büyük olurdu. Bu yüzden emniyetten olduğumu söyledik.
     
BÜYÜKANIT'I SORDU
Mahkeme başkanı Kaya’nın sorularını ardından müdahil avukatlardan Diyarbakır Barosu Başkanı Sezgin Tanrıkulu, Ali Kaya’ya çeşitli sorular yöneltti. Kaya, avukat Tanrıkulu’nun sorularını şöyle yanıtladı:
     
- Büyükanıt sizin için ‘iyi çocuktur’ dedi. Diyarbakır’da kolordu komutanı iken ondan aldığınız ödül var mı?.
     
- Hatırlamıyorum.
     
- Bölgede 1991’den bu yana bin civarında faili meçhul cinayet işlendi. Bu cinayetlerde özellikle Bingöl, Diyarbakır, Hakkari bunlar yani sizin görev yaptığınız yerlerdir. Ve siz uzun yıllardır, istihbarat çalışması yaptığınızı söylüyorsunuz. Bunlardan kaçı ortaya çıktı şimdiye kadar. Ayrıca bu tür cinayetlerin bir çoğunun istihbarat görevlileri tarafından yapıldığı da iddia ediliyor. Böyle bir suçlama var. Ve bunların bazıları da tutanaklara geçti. Bu konu ile ilgili görüşünüz, düşünceleriniz nedir?
     
Avukat Tanrıkulu’nun bu sorusuna savunma avukatları itiraz ederek, Kaya’dan bu soruya cevap vermemesini istedi. Ali kaya ise soruyu cevaplayarak, “fikrim yok'' yanıtını verdi. Kaya, daha sonraki sorulara da şöyle yanıtlar verdi:
     
- Siz Abdulkadir Aygan’ı tanıyor musunuz?.
     
- Hayır.
     
- Yeşil kod adlı Mahmut Yıldırım’ı tanıyor musunuz?.
     
- Sadece basından tanırım.
     
- Diyarbakır’da görev yaptığınız süre içinde hiç müteahhitlerle görüştünüz mü?.
     
- Diyarbakır da görev yaptığım süre içinde istihbarat amaçlı görüşmelerim oldu.
     
- 9 Kasım’dan sonra müteahhitlerle görüştünüz mü ve hangi müteahhitlerdir?.
     
- Siz hangi müteahhidi soruyorsunuz. Adını söyleyin. Onu söyleyeyim.
     
- Teknik dinlemelerde nasıl bir teknik kullanıyorsunuz?.
     
- Teknik dinleme konusu jandarma istihbarat biriminin en gizli bölümüdür. Böyle bir bilgi vermeye yetkim yok.
     

- Siz 21 Kasım’da bir ödül aldınız mı?.
     
 - Hayır almadım. Bana yapılan bir tebligat yok.
     
HIRSIZ EVİN İÇİNDE Mİ?
     
- Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi eski Başkanı Sabi Uzun’un verdiği ifadeyi hatırlatan Tanrıkulu, “Sabri Uzun’un ‘hırsız evin içindeyse kilit işe yaramaz’ sözü nasıl değerlendiriyorsunuz?'' diye sordu. Sanık avukatları da bu soruya itiraz ederek, bu sorunun kayıtlara geçmemesini ve Anayasaya aykırı olduğunu kaydetti. Bunun üzerine mahkeme bu sorunun sorulmamasına kabul etti. Mahkeme saat 12.00’de ara verirken, duruşma saat 14.00’de yeniden başladı.
     
SİVİL JANDARMA GÖREVLİLERİNE TEPKİ
İHD Genel Başkanı ve müdahil avukat Yusuf Alataş, verilen arada adliye çıkışında gazetecilere açıklamalarda bulundu. Alataş, “Duruşma salonunda sanıkların hemen arkasındaki ilk sırada kimliği bilinmeyen 7-8 kişi tarafından işgal edilmiş. Ve bu kişiler, sanıkların getirildiği kapıdan içeri girmişler. Duruşma salonuna girerken avukatların bile kimlik tespiti yapılırken, bunların kimlik tespiti yapılamadı. Bunların kimlik tespitinin yapılmasını istedik. Zorlamamıza rağmen sadece isimleri bir kağıda yazıldı. Ve ‘güvenlik gerekçesiyle jandarma il komutanlığının elamanlarıdır’ dediler. Bugüne kadar böyle bir şeye rastlamadık. Salonda zaten resmi askerler var. Ayrıca jandarma istihbarat elemanlarının orada ne işi var. Çok düşündürücüdür. Şu anda da bu sanıkların birileri tarafından korunduğu gösteriliyor. Çünkü sanık öyle şeyler söyledi ki, tutukluyken dahi dışarıdaki istihbarat kaynaklarından haberi var. Gizli olması gereken bilgiler sanığa ulaştırılıyor. Ciddi bir şekilde sanıkların halen kurumlar ve kişiler tarafından korunduğu açık şekilde gösteriliyor. Bu kişiler hala duruşma salonunda ve sonuna kadar da izliyorlar. İleriki aşamalarda çok sayıda asker ya da kamu görevlisi tanık olabilecektir. Ya da sanık olabilecektir. Dolayısıyla duruşmanın böyle bu şekilde sivil elemanlarca izlenmesi kimin ne söylediğini tespit edilmesi kaygı vericidir. Adil yargılama konusunda kaygılarımız oluyor ve giderek de artıyor. Cezaevinde olan birinin istihbarat faaliyetlerinden haberdar olması mümkün değildir. Hukuken de mümkün değildir. Bu ancak o soruşturmada mahkeme kararı ile yapılmışsa da soruşturma sınırları içinde kullanılabilir. Cazaevindeki tutuklu bundan yararlanıp savunma yapıyor'' diye konuştu.