SORUN ARTIŞ ORANINDA DEĞİL BİZZAT KİRANIN KENDİSİNDE
Kiralarda yaşanan fahiş artışın önüne geçmek için yıllık %25 gibi bir üst sınır koydu hükümet. Ama gözden kaçan bir şey var. Kira gerçekçi olanın üzerinde yüksek tespit edilmişse, artış oranını düşük tutmanın kimseye faydası olmaz ki!.. Kiralara doğrudan müdahale edilmesi lazım. Peki serbest piyasa ekonomisinde bu nasıl mümkün olacak?
Türkiye'nin bugün açık ara en önemli problemi kiralık ev fiyatlarıdır.. Hükümetin, sorunun çözümü için çok ciddi çalışmalar yaptığını yakından takip ediyorum.. Fahiş kira artış oranlarıyla ilgili olarak; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ile Ticaret Bakanlığı sürekli istişare halinde..
Fakat olmuyor..
Sorun çözülmüyor.
Peki ama neden?..
**
Arz edeyim.. Çünkü teşhis yanlış...
**
Hükümet kira artış oranlarını %25'te sabitledi. Anlaşmazlık durumunda arabulucuyu adres gösterdi. Taraflar rıza gösterirse %25'in de delinebileceğine işaret etti..
**
Tamam da...
Yüksek olan şey, yıllık kira artışı değil..
Kiranın kendisi...
**
Şimdi adam, köpek bağlasan durmayacak evine 10 bin lira kira isteyecek. Biz de 'yıl sonunda ancak 12.500 yapabilirsin' diyeceğiz.. Böylece mağduru gözetmiş olacağız değil mi?..
Değil..
Hükümet çıkacak ve bu adama; ".. Efendi efendi.. Senin bu evin etse etse aylık 2.000 lira eder. Bir kuruş fazlasına kiraya veremezsin.." diyecek..
İşte sorun o zaman çözülür..
Peki ama bu nasıl olacak?..
Çünkü biz serbest piyasa ekonomisindeyiz.
Daha temel gıdada bile piyasaya müdahale edemezken, kiralara nasıl müdahale edeilecek?
**
Şöyle bir sistem hayal edin.. Bir organizasyon tesis edilecek. Yarı özerk bir kurum. Kiralık evi olanlar evlerini buraya bildirecek. Ve burası bir anlamda havuza dönüşecek.. Tıpkı İŞKUR gibi.. Orada nasıl işçi ile işveren buluşuyor. Burada da kiracı ile ev sahibi buluşacak.. Bugün 'emlakçı' statüsü verdiğin herkesi kısa bir eğitimden sonra eksper olarak bu sisteme dahil edeceksin.. Bu eksperler hem değerleme yapacaklar hem de mevcut ofislerinde ev göstermeye devam edecekler. Yani organizasyonun birer şubesine dönüşecekler.. Devlet değerlemeyi yaptıktan sonra evleri kategorik gruplara ayırıp ev sahibine 'tavan fiyat' bildirecek. Semtinden, çarşıya uzaklığına, ısınmasından yüksek katlı oluşuna kadar pek çok kriter üzerinden yapılan değerleme sonunda evlere puan verilecek.. Bu puanlar da o evleri bir listeye sokacak.. Sonra ev sahibine denecek ki; "..senin evin c kategorisinde... Aylık talep edebilececeğin en yüksek kira vergiler hariç 5 bin TL..." Adam isterse 2 bin liradan versin. Ama 5.500 liradan veremeyecek..
**
Bu sistemde kategori dışında (üstünde) kalan evler de olacak elbette.. Villalar, rezidanslar vs... Belli bir puanın üzerindeki konutlar bu sistemin dışında olacak. Onları serbest bırakacak devlet..
**
Emin olun fiyatı belirlemezseniz, daha çok kavga gürültü çıkacak... Başka türlüsü mümkün değil artık...
**
Bugün ev sahibi yüksek kiralar isteyebilir.. Çaresiz kalan kiracı ödeyebileceğini düşünüp bu evi tutabilir de.. Peki ama nasıl ödeyecek?.. Aladığı maaş belli yaptığı aylık harcama belli.. Görünen köy kılavuz istemez.. Üç-dört ay sonra artık 15 bin lira kirayı ödeyemez hale gelecek kiracı.. Sonra ne olacak?..
**
Bu yazıyı okuyan ev sahipleri içinden diyor ki; ".. e biz kira geliriyle geçiniyoruz. Bu şartlarda bizi düşünen yok mu?.." Bir başka yazıda daha detaylı anlatırım. Ama şimdilik şu kadar ifade edeyim; 'siz artık kiralarla geçinmeyeceksiniz'.. Bu profesyonel bir iş olacaksa tıpkı pansiyon işletmeciliği gibi bakımını vesairesini yaptığınız bir evden ticari gelir elde edebilirsiniz elbette. Ama 'bir evde oturayım iki evden de kira geliyor onları alıp yerim' dönemi bitti.. Zaten yatırımlık ev satın almak da günden güne zorlaştırılacak. Oturacağınız evde oturun. Nafakanızı da lütfen çalışarak çıkarın.. Rant gelirinden değil...