Çukurova Grubu ile ilgili haberler, Akşam çalışanlarının canın sıktı. Bu sıkkınlığı dile getiren Şakir Süter, diğer medya kuruluşlarını sorumlu olmaya davet ediyor...
Abone olŞakir Süter'in yoruma gerek bırakmayan yazısı... Çukurova ve bazı sorular Çukurova'ya ait medya grubunun tamamını bilemem ama Akşam Gazetesi'nin ağzının tadı kaçtı. Yeni göreve gelen Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut'tan iyilik haberleri almakla beraber, sürmekte olan belirsizlik canımızı sıkıyordu zaten. Herkes işini yapmaya çalışıyor, bütün arkadaşlarımız okuyucuya her gün daha iyi bir gazete sunmanın çabası içinde. Ancak... Gazetemizin çok ötesinde bir yerlerde de tatsızlıklar yaşanıyor. Çukurova'nın devlete ödemek zorunda olan bir borcu var. 'Ödemem' demiyor Çukurova, nasıl ödeyeceği de son açıklamadan sonra meçhul değil. Devlet '15 yılda ödeyebilirsin' demiş; Çukurova ile anlaşma sağlanmış. Sonra ortaya bir kreditör çıkmış. 'Ben size şu şu koşullarda 4.1 milyar dolar kredi veririm' demiş ve anlaşma sağlanmış. Bunun üzerine Çukurova Grubu, devletin ilgili birimlerine '15 yılda değil, iki yılda borçlarımı tasfiye edeceğim; kredi buldum' önerisini yapmış. Hem; devlet alacaklarını çok daha kısa sürede tahsil edebileceği için memnun.. Hem de Çukurova, eli rahatlayacağı için bu kredi önerisini kabul etmiş. Kredi vaadinde bulunan şahıs son ana kadar 'verdim, veriyorum' vaadini sürdürüp, son gün 'ben yokum' diyerek caymış. Buna ister kandırma-kandırılma deyin, ister tedbirsizlik, ister uluslararası bir tezgahın içine düşmek. Mehmet Emin Karamehmet'in yıllardır bazı yakınları tarafından 'kandırıldığını' duyardım... İsimler de verilirdi tek tek: - Şu şu isimler, sizin patronu şu miktarlarda şöyle şöyle dolandırdı vs. Doğrusu ya, bu bilgileri abartılı bulurdum. Metin Münir'in Vatan'da yazdığı 14 Ekim tarihli yazıyı okuyuncaya kadar, söylenenlerin abartılı olup-olmadığını düşünmeye başladım. Bir adam karşınıza geliyor; 4.1 milyar dolarlık kredi vereceğini söylüyor; anlaşma yapılıyor. Ama adam bir süre sonra kayıp; ne adres bırakıyor ne kartvizit. Kabul etmek gerekir ki... Milyar dolarlık bir anlaşma yapan kişinin 'adres' bırakmamış olması, dünyanın her yerinde haber değeri taşır. Metin Münir çok başarılı bir gazetecidir, yalan yazdığına ben şahsen hiç rastlamadım ama... Gazeteci, 'annesinin sevgisini bile çek etmeli' kuralına uygun olarak Münir'in yazdığı haberin doğru olup olmadığını Çukurova'dan birilerine sormak gerekir değil mi? Dün, bu satırları kaleme aldığım saate kadar Çukurova'dan kimseye ulaşamadığım için 'doğru ya da yanlış' diyemiyorum. Zaten ekonomi benim uzağımdaki bir konu; anlamam ama anlamaya çalışıyorum. Buna rağmen hiç anlayamadığım birkaç konu var: - Bu muhterem kreditör şimdi nerede? Acaba kendisine birileri 'sen Çukurova'yı son ana kadar oyala, sonra cay' tavsiyesinde mi bulundu? - Çukurova kendisini anlatmakta niçin bu kadar başarısız? - Diğer yayın organları, Çukurova'nın içinde bulunduğu durumu tabii ki haber yapacaklar, yapmalılar ama... Niçin zil takıp oynamadıkları kaldı? - Binlerce kişinin işsiz kalma ihtimali, bu meslektaşlarımız için 'bayram nedeni' mi sayılıyor? ŞAKİR SÜTER / AKŞAM GAZETESİ