Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde dün yapılan seçimin uluslararası yansımaları sürerken seçimle ilgili ilginç bir değerlendirme de Dışişleri Bakanı Gül'den geldi.
Abone olBaşbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, son Brüksel zirvesinde Türkiye'nin AB sürecinde şimdiye kadarki en iyi noktaya geldiğini ve ilk kez Türkiye'nin müzakerelere başlamasıyla ilgili olarak önünün açıldığını söyledi. Kıbrıs'ta çözüme yönelik çabalar çerçevesinde hem Türkiye'de, hem de KKTC'de hazırlıklar yapıldığını ve tüm bu hazırlıkların birleştirilmesiyle, Türkiye'nin ''çözümü kolaylaştırıyor noktasına'' geleceğini ifade eden Gül, ancak bunun Türkiye'nin kendisine empoze edilen her şeyi kabul edeceği anlamına gelmediğini belirtti. Gül, 1 Mayıs 2004'ten önce uzlaşmaya dayalı bir çözüm için her türlü samimi gayreti sarf edeceklerini kaydetti. ''KKTC seçimlerinde muhalefetin kazanması halinde, Türkiye'nin KKTC ile ilişkilerinde ciddi yara olur mu'' şeklindeki bir soru üzerine Gül, Türkiye'nin garantör ülke olduğuna ve son sözü TBMM'nin söyleyeceğine dikkati çekerek, ''seçimleri kim kazanırsa kazansın, Türkiye'den bağımsız hareket edilemeyeceğini'' vurguladı. ''Türkiye'yi yok farz edecek bir tavır içine girilirse bu bizi rahatsız eder'' diyen Gül, Kıbrıs sorunuyla ilgili bir kararda ''evet'' ya da ''hayır'' diyecek tarafın garantör ülke sıfatıyla Türkiye olacağını belirtti. Son Brüksel zirvesinde Avrupalı liderlerin, İstanbul'daki saldırıların ardından Türkiye'ye desteklerini ortaya koyduklarını vurgulayan Gül, terörle mücadelede işbirliğine verilen önem ve Türkiye'nin etrafından kenetlenildiği yönündeki mesajların da bu zirvede verildiğini belirtti. Gül, AB Komisyonu'nun genişlemeden sorumlu üyesi Günter Verheugen'in sözleriyle ilgili olarak da konuşmanın aslını okuduğunu ve konuşmanın basına yansıdığı gibi olmadığını, ancak yine de Türkiye'nin kabul edebileceği bir nitelik taşımadığını ve Türk tezlerinden uzak bir konuşma olduğunu kaydetti.