En son seçim anketi sonuçlarını açıklayan KONDA Yönetim Kurulu Başkanı Tarhan Erdem, HDP'nin barajı geçip geçmemesiyle ilgili çarpıcı bir iddiada bulundu.
Abone ol2015 seçim anketi son olarak araştırma şirketi KONDA'dan geldi. KONDA Yönetim Kurulu Başkanı Tarhan Erdem, 2015 genel seçimlerine ilişkin yaptıkları anketlerin sonuçlarını "HDP bence barajı geçecek ama burada HDP seçilmeyecek, Ak Parti cezalandırılacak" diye yorumladı.
"HDP BARAJI GEÇECEK AMA SEÇİLMEYECEK..."
Tarhan Erdem'in '' adlı siteye yaptığı 7 Haziran seçimlerine ilişkin anket yorumlamasında, seçime dair öngörülerini açıkladı. "Halk CHP veya MHP’nin oyunu yüzde iki üç arttırarak AKP'ye ders veremez, ama HDP’yi barajı geçirirse 50 milletvekili farkeder ve barajı geçirmek için de dört puan kâfidir. Bunu halk gördü ve Kasım Aralık ayında bu karar verildi" diyen Erdem, "HDP bence barajı geçecek ama burada HDP seçilmeyecek, AK Parti cezalandırılacak. Çünkü bunun başka yolu yok. Türkiye rahatlayacak göreceğiz" dedi.
Erdem, 'koalisyon ihtimali'ne ilişkin, "Olabilir ama koalisyona kadar gideceğini sanmıyorum" diye konuştu.
SEÇİM SONUCU NE OLACAK?
Erdem, seçim sonuçları üzerine yaptığı analizde, "2015 seçiminde önemli bir krize gidiyor Türkiye. İktidar çoğunluğunu almış olsalar dahi az bir ekseriyetle alacaklar. 276, 290, 300 de olsa aynı şey. Düşününüz ki yüce divan oylamasında en az 45 fire vardı. Bu demekki gelecek aritmetik zor bir aritmetiktir. Bu düşüş ne zaman başladı? Bana göre geçtiğimiz kasım ayında bu karar verilmişti. O karar nedir; HDP. Halk ne yapacak, bu kararı bir partiye oy vererek gösterecek, mesaj taşıyıcı oy verilen bir parti olacak. O parti hangi parti olacak? Halk şunu gördü, CHP veya MHP’nin oyunu yüzde iki üç arttırarak bu dersi veremez, ama HDP’yi barajı geçirirse 50 milletvekili farkeder ve barajı geçirmek için de dört puan kâfidir. Bunu halk gördü ve Kasım Aralık ayında bu karar verildi." dedi.
İşte Erdem'in 2015 genel seçim anketleri üzerinden yaptığı seçim değerlendirmeleri:
"AK PARTİ'YE CİDDİ BİR DERS VERİLMEK ÜZEREDİR"
AKP, 2010 yılına kadar başlangıçta söylediğini destekleyen ve onları gerçekleştirmek isteyen bir yolda yürüdü. 2010 yılından sonra da çok farklı, Türkiye’de çok alışılmış, iktidarını bırakmak istemeyen bir parti havasıyla ifade özgürlüğü, demokraside gerilemeler başladı maalesef. Benim yorumlayabildiğim Ak Parti’nin 2010’dan sonra kendisine çok haksızlık ettiğidir. Ak Parti eğer söylediğimi yapabilmiş olsaydı bugün 330 falan söz konusu değildi hepsini geçmişti. Çok ileri bir noktadaydı. Ama bugün çok ciddi bir ders verilmek üzeredir Ak Parti’ye.
"İKTİDARINI BIRAKMAK İSTEMİYOR"
İktidarını bırakmak istemiyor. Türkiye’de 1908 meşrutiyetinden sonra, bir meclise dayalı ilk hükümet denebilir buna, halk değişim istiyor, heyecanlı, ama maalesef İttihat ve Terakki iki yıl sonra Türkiye’yi kendilerinin aldıkları dönemden daha bir korkunç hükümet terörü yapan bir duruma getirdiler. Harpler nedeniyle gördüler ki iktidarı seçimle devam ettiremeyecekler, başka bir yol buldular. Maalesef meşrutiyetten sonraki bütün iktidarlarda iktidarlarını muhafaza etmek için benzer bazı tedbirler almıştır.
"BİZ BUNU BECEREMİYORUZ"
2012’den itibaren Türkiye bir siyasi tıkanıklığa girdi ve bunun şimdiki idarecilerin umdukları tasarladıkları gibi bitmeyeceğinden eminim, bu hepimiz için çok ağır bir durumdur. Düşününüz ki, 12 sene bir memleketi idare etmiş, milli gelirini çok iyi halletmiş, ekonomisini pek çok olaya karşı büyütmeye devam etmiş, fiziki ve demokratik olarak çok iyi şeyler başlatmış bir siyasi partinin bu hale gelmesi, yalnız kendileri için değil hepimizin de kusuru olan bir şeydi. Biz bunu beceremiyoruz, demokrasiyi ve o hale geliyoruz. Bu hale gelmemizin nedeni netice itibariyle üç beş kişinin iktidarını muhafaza etme endişesidir.
"DELİKANLILIK PSİKOLOJİSİ"
Önemli olan ilk geldiklerinde iyi idare ediyorlar, sonraki dönemlerde çok farklı nedenlerle yollarını şaşırıyorlar. Şu mu oldu bu mu oldu değil, mesele çok basit. Ben o adam değilim, ben verdiğim sözü tutarım, üç dönem kuralını muhafaza edeceğim dedi, dedi ama sanıyorum ki sonradan biz ne yaptık da dedi. Bu kuralı muhafaza etmek demek milletvekilliğinden ve dolayısı ile başbakanlıktan ayrılmak demektir. Ne yapacak o zaman, 2011 seçimleri geliyor, 2015’te milletvekilliği bitecek. 2015’te iktidarını muhafaza etmek için birşey düşünmek lazım. İki şey yapabilirdi; üçüncü dönemi kaldırırdı kural olarak ve çok da yanlış bir kural bana göre ya da Cumhurbaşkanı olabilirdi, o ikincisini seçti. İşte delikanlılık psikolojisi ile üç dönem kuralını değiştirmemeye karar verdi, sonra bütün hareketleri, kararları, düşünceleri 2015 sonrası iktidarı nasıl muhafaza edeceğine yöneliktir.
"KENDİ PSİKOLOJİSİNİ ESİR ALDI"
Her gün sabah kalktığında ne olacak bu 2015 diye düşünüyordu artık. O kendi psikolojisini esir aldı. Bizim için hepimiz için hüsran. Kendisi için ne olduğunu bilemiyorum. Ben rahatsız oluyorum bu konudan. Çok önemli bir siyaset adamı olmak üzereyken kendi kararının neticesinde bu hale gelmiş bir insandan bahsediyoruz. Onun için kendisine yazık, kendisine karşı diye söylüyorum. Çok acı birşey.