BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46

Son şarap-son sigara-son şarkı!

İntihar videosuna yorum yapanların neredeyse %90’ı intiharı düşündüğünü itiraf ediyor.

İtiraf ediyorum; İntiharı düşündüğüm zamanlar oldu, 20 sene önce de olmuştur, 20 gün önce de. Ama bu düşünceyi eyleme dönüştürme safhasına hiç gelmedim.

Hayatın yaşanılabilir taraflarını hep yakalamışımdır…

Nasıl olsa öleceğiz, ölüme yardım etmek niye? 

Günlerden 1 gün (geçmiş zaman olur ki)arkadaşım intihara kalkışmış, bileklerini ters yönden kesmişti. Şu an son derece neşeli bir hayat süren bu arkadaşın intiharı gerçekleştirememesi aramızda bir süre keyifli geyikler yaşattığını hatırladım. Hatta, ‘bilek öyle kesilmez böyle kesiliri’ gülerek canlandırmıştık. 

Yani sevgili okuyucum, insanın kendi hayatına son vermek istemesi elbette geride kalanlar adına çok acı ama hayli anlaşılabilir…

Konu, dünün yürek yakanı, yürek parçalayanı…

Dün sabah sosyal medyaya, Mehmet Pişkin’in intihar videosu (konuyu biliyorsunuz olarak kabul ediyorum) düştüğünde izlemeden önce  şaka olabileceğini düşündüm, alttaki yorumları gördüğümde videoyu tıkladım ve nefesimi tutarak, gözlerimi kocaman açarak, boğazım düğümlenerek,yutkunarak izledim… sizin gibi… herkes gibi…

Sosyal medya ölümü ne kadar da basitleştiriyor, kanıksatıyor bu çok ayrı bir yazı konusu… 

Ölüm öncesi  yaptığı konuşmanın zerre önemi olduğunu düşünmüyorum, sadece gözlerindeki umutsuzluğu, yorgunluğu, tükenmişliği, yalnızlığı gördüm. Bu bana yetti.

Şunu unutmayın; inanmadığınız şeyleri söyleyebilirsiniz, insanları yanıltabilirsiniz, bu konuda çok yetenekli olabilirsiniz ama vücut diliniz ve gözleriniz asla yalan söylemez.

 

İntihar eden birine acımasız saldırlara tanık oldum, size asla cevap veremeyecek olan birine…

Benzer olay, Nejat İşler’in hastalığında da vuku bulmuştu, insan hayatına ve tercihlerine acımasızca yaklaşan güruh hep o tarafta olacak gibi davranıyor… 

Dikkat çekici olan diğer husus, videoya yorum yapanların neredeyse %90’ı intiharı düşündüğünü itiraf ediyor.

Bu şu demek, insanoğlu intihara her zaman meyilli. 

Yaşamayı güçlü bir şekilde arzulamakla, ölmeyi arzulamak arasında kaç fark var ki?

‘Dünya yalan, ölüm gerçek’ dersen, insanın gerçeğe koşmasını neden yadırgayalım ki?

Öte yandan intiharı düşünmekle, bunu eyleme dönüştürmek arasında ince bir çizgi yok, aksine kalın bir çizgi var. 

Hatta ve hatta, eylem hakikaten birilerine ders vermek amaçlı değil de, hayatına son vermek için yapılıyorsa, dünyalar kadar fark var.

İşte tam burada bir soluklanalım; özellikle, ‘bu video bir intihar akımı başlatacak’ diye veryansın eden goygoycular hala hayatta mı, onu bilmek istiyorum. 

Bugün bu intihar videosundan etkilenerek hayatınıza son vermeyi düşünmediyseniz, artık hiç düşünmezsiniz… 

Ölümle yüzleşmeye kendi irademizle karar verebilmek kolay mı sanıyorsunuz yaşamaya programlanmışken..

Eeee canın Ella’dan ‘Ev’ry time we say goodby’ dinlemek istediğinde bu videoyu açmayacaksan..! Sorun nerede?

Diyeceğim şu ki; evet katılıyorum, güzel gülüyor, evet şarap kadehi eline çok yakışmış, evet müzik seçimi çok şık, şarkıya eşlik ederken çok tatlı, çok şekil, çok naif ve çok doğal. 

Ama mutsuz. 

O bu kararıyla, hepimizi elinin tersiyle itiyor, bizleri yok sayıyor, hayata da kocaman bir  kapak atıyor. 

Doğumunu, ailesini, coğrafyasını kendi seçemedi ama ‘artık buna ben karar vermek istiyorum’ diyor.

İnanç ve din yönünden sakıncalar mı dediniz?  

Her şey sistemin istediği gibi akmış, bu kadar doğru, bir yanlışı götürmüyor mu sayın okuyucu?

 

Mehmet Pişkin yalnız mıydı?

Onu bu ruh halinden kurtaracak bir dostu dahi yok muydu?

Kalabalıklarda bir insan nasıl böyle bir çıkmaza düşebilir?

Bu ve bunlara benzer sorular, serzenişler…

Soruyorum şimdi size; en dibinizdeki yaraları en sevdiğiniz, en yakınınızdaki kişilere anlatabiliyor musunuz?

Anne/baba üzülmesin diye onlara karşı zaten bir suskunluk var…

Peki; sevgiliniz/eşiniz/dostunuz sizin ne kadarınızı tanıyor?

Ne kadarınızı açabiliyorsunuz?

Rahatça en zayıf hallerinizi anlatabiliyor musunuz?

Eşcinsel olduğunu fark eden bir genç bunu rahatça anlatabiliyor mu çevresine?

Bir pedofili, benim böyle bir rahatsızlığım var diyebiliyor mu?

Aile içi tecavüze uğrayan bir çocuk, dünyaya haykırıyor mu?

Soruyorum size, dostlarınıza en kuytu köşelerinizi anlatacak kadar güveniyor musunuz?

Cevapları biliyorum…

 

Ben bu videodan sonra bir çok insanın yalnızlığıyla yüzleştiğini de farkındayım…

Mehmet Pişkin, denemiş ama yorulmuş, ‘eyvallah benden bu kadar’ demiş.

Akıllı, zeki, eğitimli biri. Bence hayatı hep proje bazında yaşadı. Bu da son projesiydi. 

Hayatta hep başarılı olan birinin, kendi hayatına son vermek istediğinde başarısız olacağını düşünemeyiz öyle değil mi..!

Adam ‘mutsuzum’ diyor…

‘İncelik ve derinlik sahibi birisi olmaya özen gösterdim, artık bunu sağlamaya çalışmak ciddi bir yük’ diyor.

‘Motivasyonumu kaybettim’ diyor.

‘Işığımı kaybettim’ diyor.

Kaç kişi bu nedenlerden dolayı intihar edebilir, bu kirlenmiş ortamda..?

O mutsuzdu ama, biz onun neden mutsuz olduğunu asla öğrenemeyeceğiz, asıl konu bu.

Asıl gerçeklerimizi biz biliriz, biz istersek başkaları…

İçimizde kaç kişi mutsuzluğunu farkında?

 

Size son derece dürüstçe fikrimi söylememi istermisiniz?

Bu intihar videosu bir sanat eseri…

İntihar güzellemesi yapmıyorum, o ölürken bir çok kişiye kendini iyi hissettirdi, gülerek gitti, ölümün de çekici, cazibeli, şık olabileceğini gösterdi.

Ölümlüyüz, ihtiyacımız var buna…

Bu intihar videosu çok şey anlatıyor, anlayabilene…

Okullarda ders olarak izletilmesi taraftarıyım, bilin istedim.

Ölürken dahi, kimseyi zan altında bırakmak istemiyor.

Ölürken dahi nazik, kibar, neşeli.

Bu video izletilsin ki, nankör insanoğlu, son nefesinde dahi isyan etmeyen birilerinin varlığından haberdar olsun.

Mehmet, son sözü ben söylerim dedi.Hepsi bu.

 

Bu arada intihar sanıldığı gibi bir zayıflık göstergesi değil sayın okuyucu, intihar bir tür hayata meydan okuma tavrı. Elimin tersiyle her şeyi itiyorum tavrı.

Böyle hayatın ben taaa……tavrı.

Kaç kişi, elinde şarap kadehiyle, sevdiği müziği dinleyerek ve son sözlerini söyleyerek, güle oynaya bilinmeze bırakabilir kendini? Üstelik şarap kadehini fırlatmadan..

Hadi artık bırakalım bu, 'post hassas suni' durumları, ‘insanlar etkilenir, eline kadehini alan intihar eder’ saflıklarını... 

Buna inanıyorsanız, öncesinde sosyal medyadan o vahşet videoları ve fotoğrafları paylaşmayı bırakın. Bunları hayatında bir kere olsun sosyal medyada video ve fotoğraf yayınlamamış biri yazıyor.

Boş konuşmayalım, rasyonel olalım, bu video olsa olsa hayata bağlar insanı.

Televizyonda izlediğiniz ajitasyon dolu, tüm dramatik yayınları çekirdeklerini çitletirken, keyifle izliyor, üstüne bir de IŞİD’in kelle kesmece paylaşımlarını büyük bir soğukkanlılıkla takip ediyorsunuz, korkmayın kimseye bi’şey olmaz.

Sosyal medyada her anını hatta ameliyathanede narkoz almadan önce son görüntülerine kadar paylaş, herkesten helallik iste, abartmakta sınır tanıma ama intihar videosu cızzz…

Hadi canım, bırakın kendinizi kandırmayı.

Ha! 1 de, ilgi çekmek için video yayınladı diyenler, yahu adam ölüme gidiyor, ünlü olup da n’olacak? valla alemsiniz, neyse…

Son söz;

Sana da hoşçakal Mehmet Pişkin. Hakikaten bir çok kişi gibi ben de seni tanımak isterdim…

Çünkü senden az var…

Umarım arzuladığın gibi çocuklar kemiklerinle oynarlar.

Notumdur: oldukça inançlı biriyim ama inancı olmayanlara da saygım var, çünkü onların yükü bizden daha ağır.