Son Halife Abdülmecid Efendi'nin kızı ve ilk nesilden hayattaki son kişi olan Dürrüşehvar Sultan, önceki gece Londra’da 92 yaşında vefat etti.
Abone olSon Halife Abdülmecid Efendi’nin güzelliğiyle meşhur kızı ve Osmanlı padişahlarıyla halifelerinin soyundan gelen ilk nesilden hayattaki son kişi olan Dürrüşehvar Sultan, önceki gece Londra’da 92 yaşında vefat etti. 1931 yılında dünyanın en zengin hükümdarı Haydarabad Nizamı’nın oğlu ile evlenen ve "Berar Prensesi" unvanını alan Dürrüşehvar Sultan, bugün Londra’daki Brookwook Müslüman Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Osmanlı Padişahı Sultan Abdülaziz’in torunu ve son Halife Abdülmecid Efendi’nin, adı "şahlara mahsus inci" anlamına gelen, güzelliğiyle meşhur kızı ve Osmanoğlu ailesinin en yaşlı prensesi Dürrüşehvar Sultan, önceki gece Londra’da vefat etti. Osmanlı padişahlarının ve halifelerin soyundan gelen ilk nesilden hayatta bulunan son kişi olan Dürrüşehvar Sultan, 92 yaşındaydı. 1914 Şubat’ında babasının Çamlıca’daki köşkünde dünyaya gelen ve çocukluğu Dolmabahçe Sarayı’nda geçen Dürrüşehvar Sultan, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 5 Mart 1924’te hiláfetin kaldırılması ve Osmanlı Hanedanı’nın sınırdışı edilmesi kanununu kabul etmesinden birkaç saat sonra, hemen o gece ailesiyle beraber Türkiye sınırları dışına çıkartıldı. Bir süre İsviçre’de yaşayan aile, daha sonra Güney Fransa’nın Nice kentine yerleşti. İNÖNÜ’YÜ ZİYARET ETTİ Nice’de 1931 Kasımı’nda "Nizam" unvanını taşıyan ve o yıllarda dünyanın en zengin hükümdarı olan Haydarabad Mihracesi’nin oğlu Ázam Cah ile evlenen ve "Berar Prensesi" unvanını alan Dürrüşehvar Sultan, aynı yılın aralık ayında yapılan büyük düğünden sonra Hindistan’a, Haydarabad’a gitti. Bu evlilikten hálen "Haydarabad Nizamı" olan Bereket Cah ile Keramet Cah’ı dünyaya getiren Dürrüşehvar Sultan, sonraki yıllarda Londra’ya yerleşti. 1944 Mayısı’nda Paris’te vefat eden babası Halife Abdülmecid Efendi’nin cenazesini Türkiye’ye defnedebilmek için büyük çaba gösteren Dürrüşehvar Sultan, Osmanlı Hanedanı’na mensup kişilerin Türkiye’ye girişinin yasak olduğu yıllarda "Berar Prensesi" unvanıyla ve İngiliz pasaportuyla defalarca Türkiye’ye gelmişti. Dürrüşehvar Sultan, zamanın Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’yü Çankaya Köşkü’nde ziyaret etmiş, ancak defin izni alamamış, çabasını Demokrat Parti döneminde de sürdürmüş, ama yine bir sonuç elde edemeyince, Son Halife’nin cenazesi 1954’te Suudi Arabistan’a götürülmüş ve Medine’de toprağa verilmişti. İstanbul’da bulunduğu yıllarda güzelliğiyle, özellikle de renkli iri gözleriyle halk tarafından çok sevilen Dürrüşehvar Sultan, aynı zamanda önemli bir ressam olan babası Halife Abdülmecid Efendi’ye de ilham vermiş ve Halife, kızının bir kısmı bugün Dolmabahçe Sarayı’nda teşhir edilen çok sayıda tablosunu yapmıştı. Son Halife Abdülmecid Efendi’nin oğlu Şehzade Ömer Faruk Efendi’nin kızkardeşi, Neslişah, Hanzade ve Neclá sultanların da halası olan Dürrüşehvar Sultan, yarın Londra Camii’nde kılınacak cenaze namazından sonra Brookwook Müslüman Mezarlığı’nda, annesi Mehisti Kadınefendi’nin yanında toprağa verilecek. Sürgüne giderken hatıra olarak bir çakıltaşı aldı Son Halife Abdülmecid Efendi’nin kızı Dürrüşehvar Sultan, hatıralarını Haydarabad’da 1947 yılında yayınladığı ve bugün son derece nadir olan "Doğan" isimli bir kitapta toplamıştı. 1924 sürgününden önce İstanbul’da yaşadığı sırada tam adı ve unvanı "Devletlu ismetlu Hatice Hayriye Ayşe Dürrüşehvar Sultan Aliyyetü’ş-şan Hazretleri" olan Dürrüşehvar Sultan, 1924’ün 5 Mart akşamı ailesiyle beraber Türkiye’den sınırdışı edildiği sıradaki duygularını, kitabında şöyle anlatıyordu: "Nereye gidiyorduk? Belki onulmaz bir felákete, belki de gurbette geçecek olan cefákár, elemli günlere doğru... Bu áni darbe ile bütün ümidlerim kırılmış ve saadetin parlak ışıkları sönmüştü. Karanlık bir köşeye çekilerek o feláketli günlerin hatıralarını gözyaşlarımla silmeye çalıştım. Arkamızda yedi asırdan beri hüküm süren Osmanlı ailesinin sönmüş ocağını ve Türk Tarihi’ni şanla dolduran dáhilerin tahtını sahipsiz bırakarak ecdadımızın sevgili yurduna veda ettik. Memleketten son bir hatıra olmak üzere, yerden bir çakıltaşı aldım. Gurbetteki ilk gecemi uykusuz kalarak, hayatımızın güzel zamanlarını düşünerek geçirdim..." Yazı: Murat Bardakçı Kaynak: www.hurriyetim.com.tr