Son günlerde açlık ve susuzlukla mücadele eden Somali'de tek sorun bu değil İŞte Başbakan'ın ziyareti öncesi Somali sokakları...
Abone olSon günlerde açlık ve susuzlukla savaşan ve binlerce çocuğun yaşamının son erdiği Somali'de sorunlar sadece bunlarla sınırlı değil. Başbakan Erdoğan'ın yapacağı tarihi ziyaret öncesi Somali sokaklarından silah sesleri yükseliyor...
Kenya'dan, Somali'nin başkenti Mogadişu'ya geçen Habertürk muhabiri Ozan Köse, başkentin perişan halini, delik deşik binaları ve şehir merkezinde öbek öbek kurulu derme çatma çadırlardan oluşan kampları gördü.
Kenya'daki dünyanın en büyük mülteci kampı Dadaab'tan ayrılıp başkent Nairobi'ye geçen Habertürk muhabiri Özan Köse, 2.5 saatlik bir uçak yolculuğundan sonra Somali'nin başkenti Mogadişu'ya ulaştı. Aynı uçakta, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın perşembe günü yapacağı tarihi ziyaret öncesinde bu ülkeye gelen Başbakanlık görevlileri de bulunuyordu. Gerek Kızılay, gerekse yardım kuruluşları tarafından gönderilen yardımlar nedeniyle Türklerin çok sevildiği ülkedeki acı, sefalet ve perişanlığa muhabirimiz Ozan Köse gözleriyle şahit oldu.
Açlık, susuzluk ve fakirliğin yanında, güvenliğin en büyük sorun olduğu başkent Mogadişu'ya giden Habertürk muhabiri izlenimlerini şöyle aktarıyor:
'SİLAH SESLERİ DUYULUYOR'
"Başkent Mogadişu Havalimanı'na vardığımızda Türk olduğumuzu öğrenen Somalililer bizi çok sıcak karşıladı. Ülkeye ulaşan yardımlar nedeniyle Somalililer Türkleri çok seviyor. Hemen çevremizi sarıp bizi kucakladılar. Yardımlar nedeniyle minnettar olduklarını her seferde tekrarladılar. Sevgi gösterileri arasında havalimanından ayrılıp, birlikte Somali'ye geldiğimiz yardım kuruluşu yetkilileriyle kentinmerkezine doğru yola çıktığımızda, 20 yılı aşkın süren savaşın izleri yavaş yavaş kendini belli etmeye başlamıştı. Şehirmerkezi tam anlamıyla harabe durumda. Kurşun isabet etmeyen bina yok gibi. Yıkılmış çok sayıda bina var. Şehrinmerkezinde yerleştiğimiz korunaklı binada Kalaşnikoflu 20 kadar asker bizi korumakla görevli. Deyimyerindeyse kafamızı bile dışarıya çıkartamıyoruz. Dışarıdan hâlâ silah sesleri geliyor. İç savaş fiilen devamediyor. Şehirde tam anlamıyla bir güvenlik sorunu var. Mihmandarımız bu durumu her fırsatta tekrarlıyor ve dikkatli olmamız gerektiğini tembihliyor.
YERLİ HALK ÇADIRKENTLERDE
Kalacak yeri olmayan, açlık ve sefalet çeken yerli halk ise şehirmerkezinin değişik yerlerine öbek öbek dağılmış kamplarda kalıyor. Bunlara kamp demek de doğru değil. Derme çatma çadırların oluşturduğu bir çadırkent... İşte Başbakan Erdoğan da bu kamplardan birine gidecek. Kampın yeri güvenlik nedeniyle açıklanmıyor. Bizimle aynı uçakla Nairobi'den Somali'nin başkenti Mogadişu'ya gelen Başbakanlık görevlileri, Cumhurbaşkanı konutuna yerleşerek gerekli çalışmalara başladı. Görevlilerin, Başbakan gelmeden önce burada başta güvenlik olmak üzere inceleme yapacaklarını, şehrin perişan halini görünce güvenlik açısından endişe ettiklerini öğrendik."
SOMALİ'DEN KENYA'YA 21 GÜNLÜK ÖLÜM GÖÇÜ
Açlık ve kuraklığın pençesindeki Somali'den yola çıkıp tam 21 gün boyunca yürüyerek Kenya sınırına ulaşan Fadime Abdullah İbrahim ve ailesi, yolda 1.5 yaşındaki erkek çocuklarını kaybetti.
Kenya'nın, Somali'ye 80 kilometre mesafede kurulan Dadaab Mülteci Kampı'na önceki gün sığınan Somalili İbrahim ailesi, 21 gün boyunca yürüyerek sınıra ulaştı. 8 kişi olarak başladıkları yolculuklarını 7 kişi tamamlayan aile, yolda 1.5 yaşındaki erkek çocuklarını kaybetti. Abdullah ve Fadime İbrahim ile 6 çocuklarının dramı aylar öncesinden başladı. Açlığın ve susuzluğun sınıra dayandığı günlerdi. Yaşadıkları küçük kasabadan yanlarına birkaç parça eşya alıp, 4 kadar aile sınıra doğru yürümeye başladılar. Amaçları Kenya'ya ulaşıp canlarını kurtarmaktı.
ÇOCUKLARI YOLDA ÖLDÜ
Yanlarına birkaç da keçi almışlardı. Küçücük çocuklarıyla birlikte yüzlerce kilometre yürüdüler. Gece yol kenarlarında yatıp, gündüz var güçleriyle mesafeleri aşmaya çalıştılar. Yol uzadıkça güçleri tükenmeye başladı. Yolda hayvanları öldü. Son 3 gün ise tam anlamıyla çaresizliği yaşadılar. Suları bitmişti. İbrahim ailesinin hasta olan 1.5 yaşındaki çocukları Ali, daha fazla dayanamadı ve yolda son nefesini verdi. Talihsiz Ali'yi gömen Fadime ve Abdullah İbrahim, kalan 5 çocuklarıyla yola devam etti. Aynı zamanda 6 aylık hamile olan Fadime İbrahim, yaşadıkları çaresizliği şöyle anlatıyor: "Oğlumun acısını kalbime gömüp yola devam ettik. Yanımızda çok az yiyeceğimiz vardı. Suyumuz bitmişti. Sabah saatlerinde bitki köklerini ezip bir iki damla da olsa çocuklarımın dudaklarına suyu damlatıyordum. Susuzluk dayanılacak gibi değildi. Tüm umudumuzu kaybetmiştik ki, Birleşmiş Milletler güçleri sınırda bizi görüp yardım etti. Su ve yiyecek verdi. Bizi bir cipe bindirip kampa getirdiler. Sınıra bir gün daha geç gelseydik hepimiz ölecektik." Kampa Somali'den geçen ay gelen yakınlarının yanına yerleşen ailenin 3 ile 11 yaşında değişen 5 çocuğunun az da olsa suları ve yiyecek yemekleri var... Onlar sadece ölmedikleri için şanslılar. Gelecek günler onları ne bekliyor bilinmez.
KONSERVE KUTULARINDAN EV
Dünyanın en büyük mülteci kampı Dadaab'da, en küçük eşya bile kullanılıyor. ABD'lilerin üzerinde USA yazan konverve kutuları her şekilde değerlendiriliyor. Metal kutuları kimi zaman tencere olarak kullanan mülteciler, bunları kesip masa, sandalye, kapı yapımında olduğu gibi, dört duvar haline getirip ev bile yapıyorlar.
YARDIMLARI ÇALAN KANSIZLAR VAR
Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (WFP), Somali'ye yapılan gıda yardımlarının bir kısmının, kamplarda yaşayanlardan zorla alınıp veya çalınarak marketlerde satıldığını, konuyla ilgili iki aydır soruşturma yürütüldüğünü açıkladı Yardımları çalan kansızlar var!
Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (WFP) Somali'ye yapılan yardımlar konusunda bir açıklama yaptı. WFP, ülke nüfusunun yarısına yakınını oluşturan 3.2 milyon kişinin kuraklık nedeniyle gıda yardımına ihtiyaç duyduğu Somali'de, derneklerin dağıttığı binlerce paket besin maddesinin çalındığına dikkat çekti. WFP, yardımları bu nedenle kesmenin çok sayıda ölüme sebebiyet vereceği için, gıda dağıtımının sürdürüleceğini vurguladı.
İngiliz The Guardian Gazetesi'nde yayınlanan habere göre; beş yaşın altındaki 29 bin çocuğun hayatını kaybettiği ülkede, devlet kontrolünde olan Badbado Kampı'nda yaşayanlar, gıda yardımı aldıkları gazeteciler tarafından görüntülendikten sonra paketleri iade etmeye zorlanıyor.
Kampta yaşayan Ali Said Nur, iki kez ikişer paket mısır aldığını ve iki seferde de birer paketi kampın liderine vermeye zorlandığını söylüyor. Nur yaşadıklarını, "Başka bir seçeneğiniz yok. Burada kalmaya devam etmek için itiraz etmeden yardımları iade etmek zorundasınız. Onlar da götürüp satıyorlar" diye anlatıyor.
Kenya'nın başkenti Nairobi'deki, yardımları ülkeye yönlendiren "Katuni Consult" adlı şirketten Joakim Gundel'ın, "Maalesef açlıktan ölme tehlikesiyle karşı karşıya yaşayan insanlara yardım ederken, felaketi kâr aracı haline getiren bazı çıkar gruplarını da besliyorsunuz" sözleri ise ülkedeki durumu özetlemeye yetiyor.