Somali'de silahlı saldırıda hayatını kaybeden Saadettin Doğan, Poyrazköy Davası'da 15 yıl hapsi isteniyordu.
Abone olSomali’de THY personelini taşıyan servis aracına yapılan saldırıda hayatını kaybeden Güvenlik Şefi, eski SAT’çı Saadettin Doğan’ın eşi, “Poyrazköy davası olmasa eşim Somali’ye gitmezdi” diye isyan etti.
POYRAZKÖY DAVASI'NA İNANAN 'KULLANIŞLI APTAL'
Kafes eylem planına bir dönem inananlardan biri de bir dönem Taraf'ta yazan Yıldıray Oğur'du. Şimdi Türkiye gazetesinde yazan Oğur, zamanla davadaki tuhaflıklar zincirini görünce 'kullanışlı aptal' olduğunu itiraf eden bir yazı kaleme almıştı.
THY’nin Somali’de güvenlik hizmeti aldığı Çetin Güvenlik şirketinin şefi Deniz Astsubay Başçavuş Sadettin Doğan (42), önceki gün THY Mogadişu Pazarlama Şefi Müslüm Aydın’la Türk Büyükelçiliği’ne giderken kimliği belirsiz kişilerin saldırısına uğradı. Vücuduna dört kurşun gelen Doğan, Deva Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı ama kurtarılamadı. Araçtaki Müslüm Aydın ise şans eseri yaralanmadı.
NEREDEN GELDİĞİ BELLİ OLMAYAN İHBAR MEKTUPLARI
Saadettin Doğan Somali'de |
VATAN’a konuşan Saadettin Doğan’ın hemşire eşi Sabiha Doğan, kocasını ölüme götüren sürecin Poyrazköy Davası’yla başladığını söyledi: “Nereden geldiği belli olmayan ihbar mektuplarıyla davalar açıldı. Eşim de bu davaların kurbanlarındandı. Bu davanın tutarsızlıklarını kurmaca olduğunu biliyordu. Yaşanan hukuksuzluklara dayanamayarak erken emeklilik için dilekçe verdi.”
AĞUSTOS'TA EMEKLİ OLACAKTI
“Ancak yaşa takıldığı için emekli maaşı eşime bağlanmadı. O da ailesini geçindirmek için THY’de Güvenlik Şefi olarak işe başladı. Akabinde de görevi nedeniyle Mogadişu’ya gidip orada çalışmaya başladı. Hain bir saldırıyla da hayatını kaybetti. Poyrazköy davası eşimi ölüme adım adım götürdü. Sonu oldu. 15 yaşındaki oğlum Ulaş babasız kaldı. Eşim katledilmeseydi Ağustos’ta emekli olacak Türkiye’ye gelip oğluyla ve bizlerle hasret giderecekti.”
KAFES EYLEM PLANI TARAF'IN HABERLERİYLE GÜNDEME GELDİ
Kafes Eylem Planı iddiası, 19 Kasım 2009'da Taraf gazetesinin haberiyle gündeme geldi. Eylem planının hedefinin Türkiye'de yaşana gayrimüslimler olduğu belirtiliyordu.
Ergenekon soruşturmasının firari şüphelisi Bedrettin Dalan'ın kurucusu olduğu İstek Vakfı'na ait Poyrazköy'deki arazide yüklü miktarda mühimmat bulunmasının ardından soruşturma genişletilmiş, Ergenekon sanığı emekli binbaşı Levent Bektaş'ın ofisinde arama yapılmıştı. Arama sonucu, şifreli bir dosyada Kafes Eylem Planı belgelerine ulaşıldığı öne sürülmüştü.
SÖZDE BOMBALAR PATLATILACAK, SUİKASTLER DÜZENLENECEKTİ
AK Parti üzerindeki baskıları artırarak, hükümeti yıpratmak için gayrimüslimleri hedef aldığı iddia edilen dört aşamalı eylem planı özelte şöyleydi: - Hedef Türkiye'de yaşayan gayrimüslimler - Adalar bölgesinde ve adalara giden vapurlarda çeşitli patlamalar yapılacak - Azınlık haklarını savunanlara yönelik suikastler düzenlenecek - Agos gazetesi çevresinde ses bombası patlatılacak.
İddiaya göre, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı bünyesindeki bir cunta, gayrimüslimlere yönelik bir dizi eylem hazırlığı içindeydi.
Planda, gayrimüslimlerin isim ve adres listesi yer alıyor. Azınlıkların mezarlıkları da sansayonel eylem yapmak amacıyla planın hedefinde. Plana göre tanınmış gayrimüslim işadamı veya sanatçılardan bir ya da birkaçı kaçırılacak, gayrimüslimlerin yaşadıkları yerlerde araç ve evler kundaklanacak, azınlıkların medyası hedef gösterilecekti.
Eylem planının Yarbay Ercan Kireçtepe tarafından hazırlandığı ve Koramiral Kadir Sağdıç yönetimindeki hücreler tarafından icra edileceği de ileri sürüldü.
NASIL 'KAFES'LENDİK?
Türkiye gazetesi yazarı Yıldıray Oğur, geçtiğimiz aylarda Kafes davasının sahte deliller ve çelişkiler içerdiğini belgeleriyle gözler önüne sermişti. İşte yankı uyandıran o yazı:
Bir 19 Ocak’ın daha yıl dönümü yaklaşıyor. Yedi yıl sonunda gerçek katiller hakkında elimizde olan en somut şey bir kitap. Yurt dışından gelen ihbar mektuplarıyla binlerce kişiyi dinleyip, cd'lerin içinden, buzdolabı arkalarından gizli programlar, cd'ler çıkarıp, çakmaklı kameralarla izleyip, 'Kozmik Oda'lara, ordunun fayans altlarına kadar girebilen çok yetenekli polis ve savcıların bulamadığı ipuçlarını bulan, soramadığı soruları soran Fethiye Çetin’in Utanç Duyuyorum/Hrant Dink Cinayeti’nin Yargısı kitabı.
Ama kitapta sanki bir eksik var: Kafes Eylem Planı’ndan neden bir satır bile bahsedilmemiş?
Kafes Eylem Planı’nı hatırlayan var mı? Poyrazköy’de çıkarılan mühimmattan sonra çıkan AKP’yi yurt dışında köşeye sıkıştırmak için gayr-i müslimlere yönelik tedhiş eylemlerinin yer aldığı, Koç Müzesi’nde sergilenen denizaltının içine bomba koyup, çocukların en kalabalık olduğu bir günde patlatmayı düşünen “manyak” askerlerin planlarından biriydi işte. 19 Kasım 2009’da ilk olarak Taraf’ta yayınlanmıştı. Sonra tutuklamalar geldi, iddianame yazıldı.
Ama Fethiye Çetin’in kitabında göremeyince şaşırmamın sebebi plandaki “Rahip Santaro, Malatya Zirve Yayınevi ve Hrant DİNK operasyonları” ibaresi. Planın, A ve B planlarının da olduğunu anımsatan “Zaman Dilimi: C” ile başlaması.
Dink davasının avukatları uzun süre Kafes davasına müdahil olmaya çalıştı, açıklamalar yaptı, sorular sordu, davayla ilgilenen herkes Kafes’le düğümün çözüldüğüne inandı uzun süre. Mahkeme önünde içinde Kafes geçen bildiriler okundu, üzerine yüzlerce yazı yazıldı, haberler yapıldı.
Peki ne oldu Kafes Eylem Planı’na?
En son bir emekli liberal yazarın AKP’nin Ergenekon ve Balyoz davalarında yeniden yargılanmaya destek vermesini eleştirdiği yazısında “Bunlar Ergenekoncularla anlaştı” bahsinde adı geçen davalardan biri olarak gördüğümü hatırlıyorum.
Google’a bakınca en son dava ile ilgili küçük haberler çıkmış. Dava dediysek bu kadar mühim iddiaların bulunduğu yayınlandığında büyük kıyamet koparan plan bir dava çuvalına atılmış. 33 sanıklı Kafes Davası, 17 sanıklı Poyrazköy, 19 sanıklı "Amirallere Suikast" , 8 sanıklı ÇYDD ve ÇEV davalarıyla birleştirilmiş. Çoğu Deniz Kuvvetlerinden muvazzaf ve emekli askerlerden oluşan 85 sanıklı bu torba davada 2013’ün sonu itibarıyla kala kala sadece 5 tutuklu sanık kalmış.
Tutuklu sanıklardan biri emekli Deniz Binbaşı Levent Bektaş. Kafes İddianamesindeki diğer 33 sanık hakkındaki iddiaların hepsi aynı cümleyle başlıyor: LEVENT BEKTAŞ'ın iş yerinde ele geçen 3 nolu DVD deki..
Davanın temeli o DVD çünkü.
21 Nisan 2009 tarihinde aranan Bektaş’ın iş yerinde el konmuş DVD aslında 22 Nisan tarihinde Emniyet’te incelenmiş ve bir suç unsuruna rastlanılmadığı diye rapor tutulmuş. Bektaş’a sorgusunda Kafes planı da sorulmamış. Sonra birden 4 Mayıs’ta DVD tekrar incelenmeye alınmış ve 11 Mayıs’ta rapor savcıya teslim edilmiş. Rapora göre ”Okul” adlı videonun arkasına saklanmıştır Kafes Planı.
İddianameden okuyalım:
“Levent BEKTAŞ'tan ele geçirilen PRINCO marka, P412240106031211 seri numaralı 'Mezuniyet Töreni' ibareli 1 nolu CD'de 'Data Stash' isimli özel bilgisayar programı kullanılarak 3 nolu DVD'de bulunan video görüntüsüne ait dosyanın içine gizlenen 'ac.rar' isimli arşivleme/sıkıştırma dosyasının görünür/okunabilir hale getirilebileceği tespit edilmiştir. Böylece 3 nolu DVD içerisinde bulunan 'Okul (2004 DVD) Rip.mp4' isimli video dosyasının içerisine/arkasına normal bilgisayar kullanıcıları tarafından görülmesi ve okunması mümkün olmayacak şekilde farklı bir dosyanın 'Data Stash' isimli program kullanılarak gizlendiği anlaşılmıştır.”
Davada tuhaflıklar zinciri bundan sonra başlar. Çünkü daha bu araştırmayla plan bulunmadan 27 Nisan’da sanıklardan birine Kafes sorulmuştur. En tuhafı bu değildir ama.
Planın başında durum tespiti yapılırken “29 Mart 2009 Yerel Seçimlerinde bekledikleri başarıyı elde edememiştir” ifadesi kullanılmış. Hâlbuki planın tarihi 30 Mart 2009. Yani seçim sonuçları bile tam belli olmadan Denizciler oturmuş ve AKP’yi köşeye sıkıştırma aşkıyla bir günde, içinde ayrıntılı planların, fişlemelerin, haritaların olduğu Kafes Eylem Planı’nı yazmıştır.
Davanın hâlâ 5’i tutuklu olan 33 sanığını sanık yapan tek delil işte o DVD’de adlarının birtakım dijital kâğıtlarda geçmesi. Peki, gerçekten Levent Bektaş’ın DVD’sinden Kafes Planı çıktı mı?
TÜBİTAK’a göre “evet”. Sanık avukatlarının incelettiği Boğaziçi Üniversitesi’nden uzmanlara göre “hayır”. DVD ve CD’leri inceleyen New York Polis Teşkilatı’nda Dahili Araştırmalar Bölümünün Bilgisayar Suçları Soruşturma Birimi’nin kurucusu ve şube müdürü Adli Bilirkişi Yalkın Demirkaya ise sadece “hayır” dememiş ve eklemiş: “Meslek hayatımda bu kadar pervasızca işlenmiş bir suça daha şahit olmadım. Bu kişiler, o derece kasıtlılar ki, el konulan kanıtlardan (CD1 ve DVD3) çıkmadığı aşikâr olan raporlar hazırlamakta hiçbir çekince hissetmemişlerdir. Bu, yaptıklarından sorumlu tutulmayacaklarına dair belli bir özgüven içerisinde hareket ettiklerini göstermektedir. Bu özgüven ise, ancak güç sahibi kişi/kurumların doğrudan desteği sayesinde mümkün olabilir.”
Bu arada İstanbul Üniversitesi Adli Tıp Enstitüsü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Jale Bafra plandaki Levent Bektaş’a ait olduğu söylenen imzanın sahte olduğunu tespit etmiş.
Daha bir sürü şey. Mide bulandıran, ne kadar aptalmışız dedirten bir sürü çelişki. Neyse zaten artık kimsenin umurunda değil Kafes Eylem Planı. Gayr-i müslimlerin sorunlarına, Hrant Dink, Zirve davalarına duyarlı insanlar bu planlarla iktidar mücadelesinde seferber edildi, onlar üzerinden kamuoyu yapıldı, o desteğin üzerinden ordu içinde alan açma, mevzi kazanma operasyonları meşrulaştırıldı. Fethiye Çetin, kitabına Kafes kelimesini dahi sokmayarak en doğrusunu yapmış. Bu iddianamelerin hiçbirini okumayıp, davaların seyrini izlemeyip, neredeyse tamamı AKP’ye karşı olan bu planlarla ilgili AKP iktidarı bile yeniden yargılanmayı (ki deliller güçlüyse bundan neden korkuluyor?) savunurken, iktidarı Ergenekonculukla suçlayanlar kullanışlı ahlaksızlıklarına devam edebilir.
19 Ocak'ın yıl dönümünde herhalde yapılacak en iyi iş, tüm bu cinayetlerin karartılmasına hizmet ederken bazı askerlerin hayatını karartan bu planlara zamanında inanmış insanlar olarak kullanışlı aptallığımızı kabul etmektir. Bizi “Kafes”leyenler bulunursa belki katillere de bir adım daha yaklaşmış oluruz…