BIST 10.025
DOLAR 35,16
EURO 36,68
ALTIN 2.956,54
HABER /  DÜNYA

Solcuların jesti Timurtaş Hoca'yı şaşırtmış

12 Eylül darbesinin mağdurlarından biri olan Timurtaş Hoca'nın gördüğü işkenceleri eşi Mevlüde Uçar anlattı.

Abone ol

İNTERNET HABER - Darbe günü gözaltına alındıktan sonra haber alınamayan Timurtaş Hoca, 3 ay sonra evinin kapısına atılmış. Eşi ve çocukları tanıyamamış.

Timurtaş Uçar Hoca'nın eşi Mevlüde Uçar, Star gazetesinden Bünyamin Demirkan'a o zorlu günleri anlattı. 12 Eylül darbesinin yüz binlerce mağdurundan biri de vaaz kasetleri milyonlarca eve ulaşan Timurtaş Uçar Hocaefendiydi. Vefatına kadar 55 ayrı davadan yargılanan ve hepsinden beraat eden Timurtaş Uçar, 12 Eylül darbesini yapanların da hedefindeydi.

Vaazları nedeniyle darbenin hemen ardından gözaltına alınan ve kendisinden aylarca haber alınamayan Uçar’ın eşi Mevlüde Uçar “Bir sabah ezanının hemen ardından kapımızı kırarak gelip aldılar, aylar sonra kapımızın önüne bıraktıklarında çocuklarım bile kendisini tanımadı. Seslenmese ben bile tanıyamayacaktım” şeklinde konuştu.

KAPIYI KIRARAK EVİMİZE GİRDİLER

O günleri anlatırken göz yaşlarına hakim olamayan Mevlüde Uçar, zil çalındıktan sonra kapıyı açmaya fırsat vermeden kapılarının kırıldığını kaydetti. Evde bulunan yüzlerce kitabın delil sayılarak çuvallara konulduğunu aktaran Uçar, sedirlerin, kanepelerin bile kırıldığını ifade etti. Polislerin eşini Gayrettepe’de bulunan Emniyet Müdürlüğü’ne götürdüklerini söylediğini ancak kendisinden aylarca haber alamadıklarını anlatan Mevlüde Uçar, “O günden sonra kapımızın önünde sivil polisler beklediği için kimse evimize gelemedi. Çocuklarıma aylarca çorba ve çaydan başka bir şey yediremedim” dedi.

GÖMLEK BABA KOKUYOR

Eşinin Selimiye Kışlası’nda tutulduğunu duyduktan sonra buraya gittiğini anlatan Mevlüde Uçar, “Uzun süre uğraştıktan sonra eşimin burada olduğunu öğrendim. Eşimi göremedim ama bana gömleğini gönderdi. Eve döndükten sonra gömleği incelediğimde tüm düğmelerinin koptuğunu, sırt kısmında yırtıkların olduğunu gördüm. Evde babalarını soran çocuklarıma gömleği verdim. Çocuklarım kokladılar öptüler. ‘Gömlek babam kokuyor’ diyerek gece ona sarılarak yatmalarını unutamıyorum” diye konuştu.

DÖNDÜĞÜNDE ÇOCUKLARI TANIYAMADI

Neyle suçlandığını tam olarak bilmeden aylarca işkence gören Timurtaş Uçar, bir gece yarısı evinin kapısının önüne bırakılmış. Mevlüde Hanım, aylar sonra eşini gördüğü günü anlatırken gözyaşlarını tutamıyor: “Hoca 86 kilo ile gitti 63 kilo ile geldi. Seslenmese tanımayacaktım. Çocuklar zaten tanımadı. ‘Bu amca kim’ dediler. Daha önce onu hiç görmediğimiz gibi gördük; sakalsız, bıyıksız... ‘Hadi Allah’ın, cemaatin, etrafında dönen gençler gelsin de seni kurtarsın’ diyerek sakallarını tek tek yolmuşlar.”

SOLCULAR ABDEST SUYU HAZIRLAMIŞ

Timurtaş Hoca’nın serbest kaldıktan sonra yaşadıklarını anlattığını belirten Mevlüde Uçar, eşinin solcular ile aynı koğuşa konduğunu söyledi. Mevlüde Uçar, “Eşim 38 solcunun yanına konulmuş. İlk iki gün solcular eşime takılmışlar. ‘Senin ne işin var burada hoca’ demişler. Cezaevinde plastik kapların içinde yoğurt ve ekmek veriyorlarmış. Su ise günde iki kere veriliyormuş. Eşim bir gün solcuların bu yoğurt kaplarını yıkayarak içine su doldurduklarını görmüş. Sular ile ne yapacaklarını sorduğunda ise, ‘Bu sana lazım. Abdest alman için’ demişler” diye konuştu.

BU GÜNLERİ GÖRMESİNİ ÇOK İSTERDİM

Selimiye Kışlası’nda gördüğü işkence sırasında vücuduna elektrik verilen Timurtaş Uçar, bu nedenle sağ elinin iki, sol elinin iki ve ayaklarının birer parmağını kalan hayatında kullanamamış. Mevlüde Uçar, eşinin bu durumu uzun süre çocuklarından sakladığını anlattı. Timurtaş Uçar Hocaefendi’nin Başbakan Erdoğan’a belediye başkanı olmadan önce ve olduktan sonra “Şehri Tayyibenin Tayyib’ine” şeklinde başlayan dualar ettiğini söyleyen Mevlüde Hanım, “Hayatı boyunca Asım’ın nesline benzer neslin geleceğini söyledi. Bu neslin yetiştirilmesi için uğraştı. Türkiye’nin Müslümanlara liderlik edeceğini söyledi durdu. Türkiye’nin geldiği bu günleri görmesini çok isterdim. Ömrünün bu günleri görmesini çok isterdim” dedi.