BIST 9.627
DOLAR 35,20
EURO 36,73
ALTIN 2.955,99
HABER /  GÜNCEL

Solcu medyaya verdi veriştirdi

Memduh Bayraktaroğlu, kalemini sol medyaya yöneltmiş. 12 Eylül döneminden sonra sol medyasının tamamen değiştiğini eleştiren gazeteci, sivri diline hakim olamamış.

Abone ol

Memduh Bayraktaroğlu'nun son yazısı "Şimdi Akılları Başlarına Geliyor" önümüzdeki günlerde çok tartışılacak gibi görünüyor.

Deniz Gökçe geçen gün bir makalesinde şöyle diyordu:
“ABD'de iki iktisatçı 389 gazete ve rapor şeklindeki mecrayı taramış ve 1991-2004 arasında çıkan ekonomik içerikli yazılarda demokrat hükümet başkanlarının (onlara göre ortanın solu), cumhuriyetçi hükümet başkanlarından (onların klasmanında ortanın sağı) çok daha fazla medya desteği gördüğü ortaya çıkmış. Cumhuriyetçiler yüzde 20-30 arasında daha az miktarda, iyi başlık ve yorum görmekte imişler! Bu Türkiye'de olan şeylere oldukça benzer.”

Deniz Gökçe’nin işaret ettiği noktaya tam 15 yıldır dikkat çekiyorum..

“Türkiye’yi yıllarca sağ iktidarlar yönettiği için gelişemedik” diyenlere söylediklerimi sizlere de aktarayım...

Türkiye’yi sağ iktidarlar değil, sağcı olduklarını zanneden hükümetler yönetti..

İktidar ise hep kendilerini solcu zanneden ama aslında devlet kapitalizminden başka bir şey bilmeyen zavallıların elinde oldu..

Çünkü Türk medyası hiçbir dönemde “sağcı” diye tanımlanan gazetecilerin yönetiminde olamadı..

Solcu medya ise yapılan her ekonomik devrimi “demokrasiye aykırı.. Sosyal adalete aykırı” diyerek başlamadan bitirdi..

xxx

Sadece 27 Mayıs 1960 ihtilâli değil... 12 Mart 1971 muhtırası da... 12 Eylül 1980 darbesi de ve 28 Şubat 1997 post modern ayaklanması da hep solcu medya yöneticilerinin aparttığı antidemokratik kalkışmalardır..

DP iktidarı liberal ekonomiye geçiş hazırlıkları içindeyken (merhum Fatin Rüştü Zorlu, idam edilmeye götürülürken bile Türk Parasının Kıymetini Koruma Kanunu isimli ucubeden kurtulacağımızı ve liranın konvertebıl olacağını müjdeliyordu arkadaşlarına), sol medyanın antidemokratik çığlıkları ve iftiraları ile yıkıldı..

12 Mart 1971 muhtırasının öncesine bakar mısınız?.

Dönemin Başbakanı Demirel, dönemin DPT (Devlet Plânlama Teşkilâtı) Müsteşarı Turgut Özal’a:

“Liberalizasyon çalışmalarını başlat” emrini vermesinde ve onun hazırladığı rapordan sonra bir askeri muhtıra ile düşürüldü..

O muhtıranın da arkasında sol medya yönetimi vardır..

12 Eylül?..

O ise 12 Mart’ta başlanılması düşünülen ama başarılamayan liberalizasyon çalışmalarının askeri denetim altında yapılması için plânlandı..

Hükümetin bütün ekonomik faaliyetlerinin 12 Mart’ta görevden alınan Turgut Özal’a verilmesi tesadüf mü?..

12 Eylül olmasaydı; 24 Ocak kararları asla uygulanamazdı..

İşte o 12 Eylül’den sonra neredeyse bütün sol medya yöneticilerinin ve etkin köşe yazarlarının birden “liberal” kesilmeleri rastlantı mı?..

Güldürmeyin beni...