BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Sol kadrolaşma 28 Şubat'ı hazırladı

BBP Lideri Yazıcıoğlu, Moğultay döneminde yapılan kadrolaşmanın 28 Şubat sürecinin önünü açtığını söyledi.

Abone ol

Hakimler ve Savcılar Yasası’nda yapılan değişiklik, iktidarla yargı arasında ‘siyasallaşma tartışmaları’na yol açarken, Mehmet Moğultay’ın itirafları yeniden gündeme geldi.

1991’deki DYP-SHP hükümetinde adalet bakanlığı yapan Moğultay, hakimlik için 2 bin partiliyi işe aldığını söylemişti. Dönemin Milliyetçi Çalışma Partisi (MÇP) milletvekili Muhsin Yazıcıoğlu, Zaman’a yaptığı açıklamada, o zamanki kadrolaşmayı ‘Eşi görülmemiştir.’ sözleriyle nitelendirdi. Moğultay’ın yaptığı kadrolaşmanın 28 Şubat sürecinin önünü açtığını vurgulayan BBP lideri, “28 Şubat ortamında yapılan antidemokratik müdahaleler karşısında yargı dik duramadı, bağımsızlığını koruyamadı. Bunun en önemli nedenlerinden biri de Moğultay’ın yargıyı siyasallaştırmasıdır.” dedi.

Birçok kişinin o yıllarda kendisine inançlarından dolayı yargıya giremediklerini anlattığını belirten Yazıcıoğlu, “Bırakın kendi isimlerini, adayların anne-baba adlarından, memleketlerinden dolayı bile hakim olmalarını engellediler.” diye konuştu. Moğultay’ın yaptığı kadrolaşmayı rahatça itiraf ettiğine de dikkat çeken Yazıcıoğlu’na göre, sağ görüşlü bir siyasetçinin böyle bir açıklama yapması halinde başına gelmeyen kalmaz.

1991’de kurulan DYP-SHP hükümetine, Alparslan Türkeş liderliğindeki MÇP de güvenoyu vermişti. Fakat bu güvenoyu, partiden kopmalara sebep olmuş, Türkeş’in veliahdı olarak gösterilen Muhsin Yazıcıoğlu ve bazı milletvekilleri MÇP’den ayrılarak BBP’yi kurmuştu. Meclis’teki oylamada yaşananları anlatan Yazıcıoğlu, hükümete ‘evet’ dememesinin ardında, SHP içinde PKK sempatizanlarının yer alması ve Moğultay’ın adalet bakanı yapılması gibi sebeplerin yattığını dile getiriyor. Moğultay’ın böyle bir kadrolaşmaya gideceğini Türkeş’le de paylaştığını ifade eden Yazıcıoğlu, görüşmede kapatılan DEP’ in de desteklediği DYP-SHP hükümetinin yanlışlarında beraber hareket edilmemesini istediğine işaret ediyor. Türkeş’ten “Sadece doğrularında değil, yanlışlarında da beraber olacağız.” cevabını alan BBP lideri Yazıcıoğlu, TBMM’de yaşananları da şöyle anlatıyor: “Daha sonra bu ortaklığa güvenoyu veremeyeceğimizi Türkeş Bey’e söyledim, o sırada birlikte düşünen dört arkadaştık. Türkeş’e, ‘Oylama sırasında izin verin, dışarı çıkalım.’ dedim. Onun yanında ‘hayır’ diyerek saygısızlık yapmak istemedim. Kolumdan tuttu, gitmeme izin vermedi. O zaman bir kağıda istifamı yazıp ‘kavaslar’ aracılığıyla başkanlığa gönderdim. Rahmetli Türkeş de kavası çağırıp istifamı yırttı. Sonuçta partiden ayrıldık.”

Mehmet Moğultay’ın adalet bakanlığı yaptığı döneme ilişkin bir eleştiri de geçen hafta ünlü şair Abdurrahim Karakoç’tan gelmişti. Moğultay döneminde avukat oğlunun yaşadığı mağduriyeti dile getiren Karakoç, sırf ismi Türk İslam diye oğlunun hakim yapılmadığına dikkat çekmişti. Durumu önceden tahmin eden Karakoç, sol kesim üzerindeki etkisiyle bilinen merhum sanatçı Mahsuni Şerif’i araya soktuğunu; ancak başarılı olamadığını söylemişti. Ünlü şairin verdiği bilgilere göre, “Bu, benim yeğenimdir.” diyen Mahzuni Şerif’e dönemin SHP yetkilileri, “Mahzuni’nin bu adla yeğeni olamaz.” karşılığını verir. Sinirlenen ünlü sanatçı, yakın dostu Abdurrahim Karakoç’a şöyle dert yanar: “Bunların isme alerjileri var.”

Haber: Emre Soncan
Kaynak: