BIST 8.619
DOLAR 34,30
EURO 37,51
ALTIN 3.024,87
HABER /  GÜNCEL

Şok iddia! Öcalan'a başkanlık sistemi teklifi!

İmralı'da yapılan çözüm süreci görüşmeleri için ilginç bir iddiada bulunan Çandar, hükümet Öcalan'a başkanlık sistemine destek karşılığında ev hapsi teklif etti.

Abone ol

İNTERNETHABER.COM
PKK lideri Abdullah Öcalan'ın yakalanışının 16. yol dönümünde çarpıcı bir yazı ile çözüm sürecinde gelinen son noktayı yorumlayan Radikal yazarı Cengiz Çandar ilginç iddialarda bulundu.

ÖCALAN AKP'NİN ELİNDE JOKER OLDU!

Hükümetin Öcalan kartını çok hoyrat kullandığını kaydeden Çandar "kontörler bitme sinyali veriyor" derken "Abdullah Öcalan, Abdullah Öcalan olmaktan çıkıp, adeta AKP’nin elinde “joker” olarak tuttuğu bir “kart” görüntüsü vermeye başladı." diye yazdı.

BAŞKANLIK KARŞILIĞINDA İMRALI'DA EV HAPSİ TEKLİFİ!

PKK'nın Türkiye'ye karşı silahlı mücadeleyi durdurduğu yönünde bir açıklama beklentisinin perde arkasını değerlendiren Çandar, İmralı'da yürüyen görüşmelerde hükümetin kritik bir teklif yaptığını iddia etti. Çandar dikkat çeken iddiasında "Kısa bir süre önce “güvenilir” bir kaynaktan aldığım bir bilgiye göre, Tayyip Erdoğan’ın istediği türden başkanlık sistemine imkan verecek anayasa değişikliğine dair taahhütler karşılığında, Kandil’den Sabri Ok ve Muzaffer Ayata’nın da katılımıyla bir “heyet”in oluşturulması ve böylece müzakerelere başlanması, İmralı’da Öcalan’a sekretarya tahsis edilerek, dışarıdan gidiş-gelişlere açık bir tür “ev hapsi”ne geçiş sağlanması bekleniyor." dedi.

İşte Çandar'ın yazısındaki çarpıcı bölümler:

“Çözüm Süreci”, Tayyip Erdoğan ve AKP’si için iktidarlarını sürdürmelerinin başlıca kozu muamelesi görüyor ve bunun “çifte anahtarı”ndan biri de Abdullah Öcalan’ın elinde.

“İhtiyaç karşılaştırılması” yapılırsa, sanki Erdoğan ve AKP, “ağırlaştırılmış ömür boyu hapis hükümlüsü”, yani cezaevinde can vermesi kararlaştırılmış sayılan Abdullah Öcalan’a, onun onlara olduğundan daha fazla muhtaç ve bağımlı durumda.

Bu nedenle, bir süredir ince bir oyun oynanıyor. İktidar çevreleri ve yandaşlarından HDP’ye ve Kandil’e her türlü hakareti yapmak serbest. PKK’ya ilişkin olarak “terörist örgüt” şeklindeki niteleme sıfatında bir değişiklik yok. Ama, Abdullah Öcalan’dan söz edilirken, ona saygıda kusur edilmiyor. Hatta ne zaman iktidarın başı sıkışsa, ondan medet umuluyor; devreye o sokuluyor. “Kamu düzeni”nin onun sayesinde sağlanmasına çalışılıyor.

Bu öyle bir hal aldı ki, Abdullah Öcalan, Abdullah Öcalan olmaktan çıkıp, adeta AKP’nin elinde “joker” olarak tuttuğu bir “kart” görüntüsü vermeye başladı.

Bu nedenle geçen hafta bu köşede yer alan yazımda Diyarbakır kaynaklı şu değerlendirmeye yer vermiştim: “İktidar Öcalan kartını çok hor kullanıyor ve kontörler bitme sinyali veriyor... Sanki Kandil ve HDP yaramaz çocuk ve Öcalan da onların kulaklarını bükmek için habire devreye sokulan öğretmen.”

15 Şubat ile birlikte ve günler 21 Mart’a yani Newroz’a yaklaşırken, hem iktidar çevrelerindeki bu eğilim iyice arttı ve hem de gerçekten yoğun bir faaliyet söz konusu. 15 Şubat-21 Mart arası yaşanacaklar, 7 Haziran seçimleri ve sonuçları bakımından ‘belirleyici” önemde olabilir.

Kısa bir süre önce “güvenilir” bir kaynaktan aldığım bir bilgiye göre, Tayyip Erdoğan’ın istediği türden başkanlık sistemine imkan verecek anayasa değişikliğine dair taahhütler karşılığında, Kandil’den Sabri Ok ve Muzaffer Ayata’nın da katılımıyla bir “heyet”in oluşturulması ve böylece müzakerelere başlanması, İmralı’da Öcalan’a sekretarya tahsis edilerek, dışarıdan gidiş-gelişlere açık bir tür “ev hapsi”ne geçiş sağlanması bekleniyor.

Bu nedenle, MİT tarafından düzenli olarak bilgilendirildiği bilinen ve kamuoyunu yönlendirme işini iki yıldır sürdüren, iktidara yakın isimlerden biri, birkaç gün önce “30 yıldır görülmemiş gelişmelerin açıklanmasına çok yakınız. Bugüne kadar atılmamış radikallikte adımlar atılacak” şeklinde bir açıklama yapınca, zihnimde “acaba benim duyduklarıma benzer şeyler gerçekten olacak mı?” sorusu uyandı.

Bu arada, Hürriyet’te “Çözüm metni Kandil’e gönderildi. Erdoğan, onay verirse açıklanacak” başlıklı ilginç bir haber yayımlandı. Hatta, söz konusu metin, 15 Şubat’ta açıklanacakmış ama “bir de Kandil görsün” denmiş, o yüzden 15 Şubat’a yetişmemiş. Hükümet, AKP’liler ve HDP’liler, üzerinde anlaşılmış bir “ortak metni” hep birlikte katılacakları bir basın toplantısında açıklayacaklarmış.