BIST 9.368
DOLAR 34,54
EURO 36,21
ALTIN 2.964,91
HABER /  DÜNYA

Slovenya cumhurbaşkanı itiraf etti: Kırım’ın ilhakından sonra bir hata yaptık

Slovenya Cumhurbaşkanı Borut Pahor, Batı dünyasının Kırım'ın ilhakına tepki göstermeyerek hata yaptığını belirterek "Bence Kırım’ın ilhakından sonra bir hata yaptık. Ortada birtakım yaptırımlar vardı, doğru ama o kadar. Radikal bir yaptırım paketi değildi. Bu, (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin için istediğini yaptığında önemsiz sonuçlar alabileceğini gösteren yanlış bir sinyal oldu." dedi.

Abone ol

Resmi ziyaret kapsamında Ankara'ya gelen Pahor, ikili ilişkiler, bölgesel konular ve küresel gelişmelerle ilgili AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu.

Pahor, 13. Büyükelçiler Konferansı’nda yaptığı konuşmada kullandığı, “AB ve Batı, Ukrayna’daki savaşın yükünü taşımalı ve bu problemleri çözmek için adım atmalı.” ifadelerine açıklık getirdi.

Batı’nın savaş karşısında gösterdiği birlik ruhunun kendisini mutlu ettiğini ifade eden Pahor, “Bence Kırım’ın ilhakından sonra bir hata yaptık. Ortada birtakım yaptırımlar vardı, doğru ama o kadar. Radikal bir yaptırım paketi değildi. Bu, (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin için istediğini yaptığında önemsiz sonuçlar alabileceğini gösteren yanlış bir sinyal oldu. Bu nedenle 24 Şubat’ta bu yanlışı tekrarlamamak istedik.” diye konuştu.

Pahor, Ukrayna savaşının başlamasıyla Rusya'ya karşı daha sert yaptırım paketlerinin uygulamaya konduğuna işaret ederek “Daha sert yaptırım paketi ortaya koyduk ve birliğimizi koruduk. Doğru, bu ifadeleri (Konferanstaki ifadeleri) kullandım. Burada omuzlarımızda büyük bir yük var ama dayanışma içindeyiz.” değerlendirmesinde bulundu.

Ukrayna’nın Batı tarafından yalnız bırakılmadığını da söyleyen Pahor, “Başkan Putin bizim böyle olacağımızı beklemiyordu.” dedi.

Pahor, kendisinin de Putin’den savaş kararı beklemediğini belirterek “Şaşırdım ve hayal kırıklığına uğradım çünkü bir Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak Putin’le daha iyi ilişkilere sahip olmak için çok çalıştım.” diye konuştu.

Ukrayna’nın Rusya karşısında yalnız bırakılmaması için Batı’nın elinden gelen her şeyi yapması gerektiğini de kaydeden Pahor, şunları söyledi:

“Yardım etmeli ve adil barışın sağlanması için gözü açık olmalıyız. Şu noktada böyle bir barışın olacağını sanmıyorum ama olacak. Umarım yakın zamanda olur. Şu an sadece Ukrayna’nın, Ukrayna hükümeti ve Cumhurbaşkanının siyasi iradesini takip etmeliyiz. Ancak fırsat ortaya çıktığında da adil bir barış imkanını kaçırmamalıyız.”

"Bazı ülkeler Rusya’nın direkt baskısı altında"
Pahor, savaş karşısında birlik olduklarını vurgulayarak "Bu, şu an yapabileceğimiz tek şey. Elimizde çok fazla seçenek yok. Ukrayna hükümetine, Cumhurbaşkanına ve halkına nihai hedefimiz olması gereken adil barış yolunda bu saldırganlık karşısında egemenliklerini korumaları için destek vermeliyiz. Daha sonrasında da iki tarafı da çabalarını barışçıl bir şekilde bu sorunu çözme konusunda ikna etmeliyiz.” değerlendirmesinde bulundu.

Balkanlar'ın da benzeri çatışmalardan çok çektiğini ifade eden Pahor, NATO ve AB’deki muhataplarının dikkatini uzun zamandır Batı Balkanlar'da yaşananlara çekmeye çalıştığını söyledi.

Pahor, “Bazı ülkeler Rusya’nın direkt baskısı altında.” diye konuştu.

Sırbistan'ın, Batı Bloku'nun ve AB’nin yaptırımlarını uygulayıp uygulamama konusunda büyük baskı altında olduğunu vurgulayan Pahor, Sırbistan’ın AB üyelik sürecinin sürdüğünü hatırlatarak Batı Balkan ülkelerinin AB’ye katılım sürecinin hızlandırılması gerektiğini savundu.

Pahor, Sırbistan da dahil, tüm ülkelerin hangi tarafta durduğunu göstermesi açısından da AB üyeliğini önemsediğini belirterek “Eğer Sırbistan diğer tarafta durmayı seçerse Bosna Hersek’teki Sırp Cumhuriyeti'nin geleceği de farklı bir ivme kazanabilir.” dedi.

Tüm Batı Balkan ülkelerini en kısa zamanda AB’de görmek istediğini belirten Pahor, “Tek çözüm, AB üyelik sürecini hızlandırmaktır. Bence AB daha fazlasını yapmalı. Benzeri bir süreci Kosova ile Sırbistan ilişkilerinde de görüyoruz, seçimlerin endişeyle beklendiği Bosna Hersek’teki bazı etnik gruplar arasındaki gerilimde de. Uzun vadede bu sorunların çözümü için tek yol AB üyeliği sürecini hızlandırmaktır.” ifadelerini kullandı.

"NATO beklemeye devam ederse Batı Balkanlar daha fazla Rusya’ya maruz kalır"
Pahor, Bosna Hersek’in NATO’ya katılımında da benzeri bir hızlandırmanın olması gerektiğini belirterek şöyle devam etti:

“Bosna Hersek’in bir sonraki NATO üyesi olmasını arzu ediyorum. Bosna’nın NATO üyeliği Batı Balkanlardaki gelişmelerdeki değişikliğin yaşanması için önemli.”

Bosna Hersek’e yıl sonuna kadar AB'ye aday ülke statüsü verilmesi için de çalıştığını kaydeden Pahor, Kuzey Makedonya ve Arnavutluk’un müzakerelere başlamasının ise Batı Balkanlar için önemine vurgu yaptı.

Pahor, Batı Balkanlar’da problemler kadar fırsatlar olduğuna da dikkati çekerek “Bölge ya bir tarafa ya da diğer tarafa gidecek. Bu noktada NATO’nun yapacakları büyük önem taşıyor. Eğer beklemeye devam ederse Batı Balkanlar daha fazla Rusya’ya maruz kalır ve problemler ortaya çıkabilir.” diye konuştu.

"Şükürler olsun ki Türkiye bir NATO ülkesi"
Türkiye’nin stratejik önemine de değinen Pahor, 2011 yılında Türkiye ile Slovenya arasında imzalanan Stratejik Ortaklık Belgesinin iki ülkenin birbirine verdiği öneme işaret ettiğini söyledi.

Pahor, Türkiye ile AB arasında müzakerelerin sürdüğünü hatırlatarak “Şu an biraz yavaş ilerlediğini biliyorum. Yine de Türkiye’yi bize olabildiğince yakın tutmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Şu an Türkiye ile Brüksel arasında çok iyi ilişkiler var. Cumhurbaşkanınız ve hükümet, Ukrayna ve Rusya arasında arabuluculuk konusunda mükemmel bir iş çıkarıyor ve bence burada sadece Avrupa için değil aynı zamanda üçüncü ülkeler için de bazı sonuçları elde ettikleri için hükümetinize ve Cumhurbaşkanına müteşekkir olmalıyız.” ifadelerini kullandı.

AB-Türkiye ilişkilerinin iyi düzeyde olmasını desteklediğinin de altını çizen Pahor, “Türkiye çok önemli. Jeopolitik olarak da çok önemli. Şükürler olsun ki Türkiye bir NATO ülkesi. Türkiye, İsveç ve Finlandiya’nın iki ülkenin üyeliği konusunda bir mutabakata imza atmış olmasını da NATO’nun geleceği açısından önemsiyorum.” değerlendirmesini yaptı.

Pahor, tarafların farklı görüşlere sahip olsa da iyi ilişkileri sürdürmesi gerektiğini kaydederek,“Türkiye’nin rolünü küçümsemiyorum. Kimse Türkiye’nin rolünü küçümsemiyor. Demokrasi, hukuk ve özgür medyayla ilgili bir tartışma var ancak bu sadece Türkiye ile AB arasında bir tartışma değil aynı zamanda AB içinde de bir tartışma konusu.” dedi.

Huzur içindeki bir Avrupa için adil paylaşımın önemli olduğuna da dikkati çeken Pahor, Türkiye’nin de bu paylaşımı hak ettiğini vurguladı.

"Belgrad ile Priştine arasında yapılacak bir barış anlaşması sadece iki ülkeyi değil tüm bölge için önemli"
Pahor, Kosova ve Sırbistan arasında yaşanan gerilim gibi bazı ülkeler arasında çözülmemiş sorunların tüm tarafları memnun edecek şekilde çözme konusunda ise şunları söyledi:

“Kosova ve Sırbistan arasında diyaloğu en başından beri destekliyorum. Zor bir konu ancak şu an taraflar arasında çok büyük bir güven sorunu var. İki tarafla da temas halindeyim ve bu güven eksikliğiyle ne kadar zor olduğunu görüyorum. Yakın zamanda daha da büyümesinden korktuğumuz bir olay yaşandı. Güçlü bir diyalog yoksa bu tarz tansiyonu yükseltebilecek olayların yaşanma riski de her zaman olur. Şu an güçlü bir diyalog yok. Ben tarafları ellerinden gelenin en iyisini yapmak için teşvik etmeye çalışıyorum çünkü Belgrad ile Priştine arasında yapılacak bir barış anlaşması sadece iki ülkeyi değil tüm bölgenin barış ve istikrarı için de önemli.”

Pahor, Batı Balkanlarda diyaloğu artırmak için Brdo-Brijuni sürecini başlattıklarını anımsatarak, şunları söyledi:

“Eylül ortasında Slovenya, Hırvatistan, Sırbistan, Kosova, Bosna Hersek, Kuzey Makedonya, Karadağ ve Arnavutluk liderleri buluşacak. Şu ana kadar hepsi katılımını bildirdi. Burada bir uzlaşma ve Batı Balkanlar'ın barış ve güvenliğini sağlamak için elimden gelenin en iyisini, AB ile müzakereleri en hızlı şekilde sürdürme arzusuyla yapacağım."