Sizin hiç babanız öldü mü?
Tam bir düzine tabut yatarken buz gibi musalla taşında ana kucağı niyetine, hepimizin soğudu yüreği…
On iki şehit verdik iki gün önce başka topraklarda…
Ateş en çok düştüğü yeri yaktı yine ama bu kez yine hepimiz de yandık için için…
Şehitlerimiz için, anaları için, “erkekler ağlamaz” safsatasını çürütürcesine ağlayan babalar için…
Babasının tabutuna, ipi göğüslemeye koşar gibi koşan evlatlar için…
Tam bir düzine tabut yatarken buz gibi musalla taşında ana kucağı niyetine, hepimizin soğudu yüreği…
Gözyaşlarımız çağlayan gibi, sildi süpürdü yüreğimizdeki kini, nefreti… O an, ne geçtiyse önüne yıktı devirdi her şeyi…
Hepimiz şehittik o an…
Hepimiz gazi…
Hepimiz askerdik o an, hepimiz şehit annesi…
Hepimiz yetimdik orada, hepimiz baba…
Hani zamanın durduğu, hani annelerin kınalı kuzularına veda için yüreklerini kanattığı an…
Hani o sert görünümlü babaların, hani koca gövdesindeki yumuşacık kalbini parçalarcasına gözyaşı döken yiğit babaların gözlerinin uzaklara daldığı an…
Kuş uçmadı…
Yaprak kıpırdamadı…
Gökyüzü sessiz…
Ve çocuklar babalarına koştu son kez…
Ama babaları onlara kucağını açamadı ilk kez…
Babalarının, uğruna şehit düştüğü bayrağı öpüp kokladılar babaları yerine ve babalar ilk kez sessiz, ilk kez bu kadar tepkisizdi bu sevgi gösterisinde…
Hiç babasını göremeyen bebeler de vardı içlerinde, babalarıyla yaşadıklarını yüreklerinde saklayacak olanlar da, anı niyetine…
Hepsi ağladı, hepsi daha o an en çok özledi babasını…
Öyle ya, ölüm de olmasaydı hiç bırakıp gider miydi bir tanesini babası…
El salladılar arkalarından, minik elleri gözyaşlarıyla
ıslanmış…
Çocuk yaşta öğrendi hepsi...
Aslında ölümün arkasından el sallamak…
En zor vedaaymış…
twitter.com/nsrnylmz