Siyasilere türban şantajı!
Şu sözde başörtülü yazar çizerlerin, televizyon ekranlarından, gazete ve dergilerdeki köşelerinden başını uzatıp, "Bakın bu seçimde türbanlı aday göstermezseniz size oy da yok" şeklindeki sözleri beni epeydir rahatsız ediyordu..
Şu sözde başörtülü yazar çizerlerin televizyon ekranlarından,
gazete ve dergilerdeki köşelerinden başını uzatıp, "Bakın
bu seçimde türbanlı aday göstermezseniz size oy yok"
şeklindeki sözleri beni epeydir rahatsız ediyordu..
Aslında o günlerde yazmak gerekiyordu ama, hele şu partiler aday
listelerini bir açıklasın, bakalım bu siyasi şantaja hangi partiler
boyun eğecek diyerek yazmama kararı almıştım..
Listeler açıklandı, kimsecikler o şantaja boyun eğmedi ama mesele
burada bitmiyor.. Şimdi bu konu üzerine üç beş kelam yazmanın
zamanıdır..
Bu platformdaki arkadaşları kim destekler kim alkışlar bilemem ama,
ben yukarıda da yazdığım üzere bu meseleyi bir siyasi şantaj ve
kadına yapılmış en büyük hakaret olarak görüyorum..
Kadınları başörtülü veya başörtüsüz diye ayırmak yeterince büyük
haksızlıkken, bir kadını, bir anneyi sırf başörtüsü takıyor diye
elinden tutup orta yere sürmek hakaret değil de nedir?
Alemlerin yaratıcısı, "Ben Cennet'i kadınların, annelerin
ayağının altına serdim" demiş.
Başörtülü veya başörtüsüz diye bir ayrım yapmış mı?
Hayır...
Peki senin haddine mi düşmüş bir kadını başörtüsü takıyor diye
ötelemek veya öncelemek?
Niyetin ne senin?
İnanca saygı mı, yoksa inanca küfrettirmek mi önce onu söyle..
Sen kalkıp da, "Başörtülü kadına yer yoksa sana da oy
yok" dersen, karşı taraftan birkaç dürzü de kalkıp buna
"sıkmabaş" deyiveriyor.. Bu da toplumu orta
yerinden hıyar gibi ikiye bölüyor...
Bunun farkında mı değilsin yoksa amacın fitne fesat mı üretmek?
Yazdıklarım biraz ağır kaçıyor farkındayım ama, fikir sahiplerinin
bu sözleri sonuna kadar hakettikleri inancındayım..
Türkiye'de 30 yıldır süren başörtüsü sorunu üniversitelerde son
bulmuşken, herkes birbirine bu anlamda hoşgörüyle sempatiyle
bakmaya başlamışken...
Hükümet epey zamandır bu konuda bir kesimin duygularını gıdıklayıcı
huyunu bırakıp, ajitasyonlardan ve tribünlere oynamaktan
vazgeçmişken..
Bu meseleyi bir rövanş meselesi haline getirmenin, "Ama
bunlar da yıllarca mağdur edildi, şimdi o mağduriyetin giderilmesi
için bunu yapmanız şart. Yoksa size oy yok" demenin neresi
inanca saygı oluyor..
Bir mağduriyetin simsarlığını yapmak onursuzluğun daniskası değil
de nedir?
Lafı eğip bükmeye gerek yok...
Bu ajitasyondan, bu duygu sömürüsünden faydalanmayı düşünmeyen, bu
şantaja boyun eğmeyen tüm siyasi partileri tek tek tebrik etmek
gerek..
Türkiye değişiyor..
Bu ülkede artık siyasetçiler başörtüsünü başında taşıyanla,
omuzunda taşıyan arasında bir fark görmediğini söylemleriyle,
hareketleriyle ve parti politikalarıyla belli ediyor..
"Ya bunu da aranıza alın be. Başörtülü ama olsun aranıza
alın" diyerek kadını yücelttiğini sanırken aslında ona bir
vebalı muamelesi yaptığının farkında olmayanlara da artık bu ülkede
okkalı tokatlar atılıyor..
Bu çaba, desteklenmesi gereken bir çabadır..
Facebook'ta başörtülü bir hanımefendi kardeşim bu konuda
milyonların duygularına tercüman olmuş. Aynen şunları yazmış:
"Başörtülüyüm ama trilyonlar
vadetselerdi, vallahi ben bu oyuna gelmezdim. Benim "tek kişilik"
koltuğumdan daha mı önemli vatanın milletin istikbali? Liyakat
öncelik alınacaksa elbette olabilir ama başörtüsünün öncelik
alındığı bir parti listesi kadına hakarettir.."
Sözü bitirirken bir gerçeğe de dikkatinizi çekmek istiyorum..
Başörtülü aday adaylarının söyleşilerini okuyanınız oldu mu?
Benim okuduklarımdan pek çoğu, "Seçilirsem ve Meclis'e
gidersem başörtümü çözerim" diyordu..
Şimdi söyleyin bakalım..
Sizin niyetiniz başörtülü kadını Meclis'e sokmak mı, yoksa
başörtülü kadınları milletvekili yapıp soymak mı?
Hangisi?