BIST 9.886
DOLAR 34,74
EURO 36,63
ALTIN 2.957,42

Siyasi Adaylara Da Güvenlik Soruşturması Yapılmalı

Son dönemlerdeki yerel seçimlerden sonra, kayyum atamaları ve tartışmaları geleneksel hale gelmeye başladı. 31 Mart 2024 yerel seçimlerinin ardından Van Büyükşehir Belediye Başkanı seçilen ve milletimizde infial uyandıran ‘Pkk sizi tükürüğüyle boğar’ sözlerinin sahibi Abdullah Zeydan’ın göreve iadesi ve Kent Uzlaşısı ortak adayı Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer’in görevden alınması kayyum tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Bir yandan bu tartışmalar sürerken; diğer yandan Mardin, Batman ve Tunceli Belediyeleri’ne kayyum atandığı haberleri geldi. Vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu bu görevden el çektirmeleri olumlarken küçük bir kısmı da rahatsızlığını dile getiriyor. Görevden uzaklaştırılanların yerlerine belediye meclis üyeleri içinden başkan seçimi yapılabiliyor, ancak hükümet belediye meclis üyelerine de güvenmediğinden kaymakam ve valileri kayyum olarak atama cihetine gidiyor.

Peki, bu tür atama ve tartışmaları Türkiye’nin gündeminden nasıl çıkarırız; adli sicil belgesi aday için yeterli mi? Burada en büyük sorumluluk siyasi partilerdedir. Aday belirleme süreçlerinde ince eleyip sık dokuyarak illegaliteye ve teröre müzahir kişileri aday göstermemeleri gerekiyor. Eski adı sabıka kaydı olan adli sicil belgesinin, aday belirlemede yeterli olmadığı görülüyor. Belge, tek başına temiz kağıdı özelliği taşımıyor. Adli sicil belgesinde bir kısıtlılık hali yoksa kişi aday olabiliyor. Devlet, kamu görevlileri ve memurlar için adli sicil belgesini yeterli referans görmezken; belediye başkanı, milletvekili ve belediye meclis üyeleri için yeterli buluyor. Milletvekilliği, belediye başkanlığı ve muhtarlıklar; yasadışı işler ve terör örgütleriyle rabıtası olanlar için kalkan olabiliyor.

İlk defa devlet memurluğuna atanan memurlar, üst düzey bürokratlar, askerler, polisler, MİT personeli ve bazı önemli kamu görevlilerine arşiv araştırmasının yanında güvenlik soruşturması yapılıyor. Hatta, bazı kamu görevlileri için güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmaları periyodik olarak yapılıyor. TBMM’de yasama yetkisi verdiğimiz milletvekilleri, bir büyükşehri ya da ilçeyi bütçesiyle emanet ettiğimiz şehr’ül eminler bu uygulamadan vareste tutuluyor. Milletvekilleri, belediye başkanları da kamu hizmetlisi olup diğer bürokratlardan daha az öneme sahip değiller.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 2019 yerel seçimlerindeki sloganı ‘Beka için milli karar, cumhur için istikrar’dı. Bahçeli, bu seçim sloganı ile 8 Ağustos 2015 ile 09 Mart 2016 tarihleri arasındaki Hendek Operasyonları’na atıf yapıyordu. Nitekim, çıkan olaylar 249 güvenlik görevlimizin hayatına mal oldu. Bu olaylar sonucunda yerel yönetimlerin ülke güvenliği için ne kadar önemli olduğunu anladık. Şehirlerimizi emanet edeceğimiz siyasilerimizin özgeçmişleri önem arz etti. Olaylardaki can kayıpları ve ekonomik faturalar, Türkiye için acı bir tecrübe oldu.

Bütün bunlardan ve FETÖ’nün hain 15 Temmuz kalkışmasından alınan dersler neticesinde, 674 sayılı KHK çıkarıldı ve belediyelere kayyum atanması ile ilgili düzenlemeler yapıldı. Çıkarılan bu KHK ile terör örgütleri ile iltisakı ve irtibatı bulunan belediyelere kayyum uygulaması getirildi. Uygulama ile teröre finansman aktarmanın, lojistik destek sunmanın ve mali kaynakları kamu yararı dışında kullanmanın önüne geçiliyor. Kayyumlar, atandıkları yerlere devletin kaynaklarını da kullanarak hizmet ediyorlar. Belki daha fazla ihtiyacı olan bir yere aktarılabilecek kaynak, buralara harcanarak bir haksızlığa da sebebiyet veriliyor. Mahalli İdareler Seçimlerinde, yapılan bu hizmetlerin karşılığı da çok alınamıyor ve olası terör iltisaklısına belediye yeniden teslim ediliyor.

Bu ahval ve şerait, sokaktan başlayarak güvenlikçi politikaları zorunlu kılıyor. Ateş çemberinin ortasında bulunan ülkemizi yönetecek siyasilere arşiv araştırması ve güvenlik soruşturması yapılması bir ihtiyaç gibi gözüküyor. Uygulama sadece siyasilerle sınırlı kalmayıp Barolar Birliği, Tabipler Odası, Mimarlar Odası gibi marjinalleşmeye başlamış yapılara da getirilmelidir. Böylece yapılacak yasal düzenlemeler ile güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması olumsuz sonuçlananların aday olmasının önüne geçilerek suyun önü baştan kesilmiş olur.