BIST 9.390
DOLAR 34,43
EURO 36,29
ALTIN 2.837,00
HABER /  GÜNCEL

Siyanür Kütahya'da hayalet köy yarattı

Eti Gümüş tesislerinden sızan Siyanür, bir köyü böyle ölüme sürükledi...

Abone ol

Eti Gümüş tesislerinin siyanür barajlarındaki sızıntı nedeniyle gündeme gelen Kütahya'nın Dulkadir Köyü'nde siyanürlü tesislerin yarattığı ölümün gölgesinde yaşıyor. 800 yıllık Dulkadir Köyü'nün suyunda, Eti Gümüş açıldıktan hemen sonra arsenik çıktı. Kanser vakaları patladı. Maden şirketinin su taşıdığı köy, ağır ağır boşaldı. Dulkadir artık 10 haneli bir hayalet köy, kalanlar da sadece maden şirketi işçileri.

Radikal gazetesi, Eti Gümüş A.Ş'nin siyanürlü atık havuzlarının birkaç yüz metre yakınındaki Dulkadir Köyü'nde yaşananları gündeme taşıdı.

KADERLERİ DEĞİŞTİ...

"Uzaktan bakıldığında güneş ışığıyla parlayan çatıları, toprak rengi minaresi ve kerpiç evleriyle tam bir Anadolu köyü... Ancak yaklaştıkça buranın bir hayalet köy olduğu anlaşılıyor. 800 yıllık köyün kaderi, 1986 yılında yanı başında Eti Gümüş'ün açılmasıyla değişti. İşletmenin açılmasından sonra nüfusu giderek azalan köyde, artan kanser vakaları o dönemde bilimsel bir rapora da konu oldu. Maden ve atık havuzu açıldığında 62 hane olan köyde şimdi ancak 10 hane yaşıyor. Onlar da Eti Gümüş çalışanı. Bomboş sokaklar iki inek, bir köpek ve köyün tek hindisi ve köyün son 2 çocuğuna emanet. Otomobili fark eder etmez yanıma koşan afacan ikiliden sarışın olanın adı Recep, kendi deyimiyle 'Ricap'. Boş sokaklar, terk edilmiş avlular Recep Sert ile Burak Sözer'den soruluyor."

KANSERDEN ÖLDÜLER!

"Çocuklarla bomboş sokaklarda epey bir dolaştıktan sonra nihayet rastladığım yetişkin ise Mürvet Sözer. Aslında Mürvet Sözer de artık köyde yaşamadığını anlatıyor: "Buradakiler Eti Gümüş'te çalışıyor. Sana doğruları pek anlatmazlar. Benim eşim de 50 yaşında kanserden öldü. Oğlum da bir süre Eti Gümüş'te çalıştı. Ancak sonra biz de göçtük. Ben kendim buraya geliyorum, çünkü köyümü seviyorum. Ölümden korkmuyorum. Zaten aldığımız kadar zehiri aldık. Doğma büyüme buralıyım. Benim aklım erdiğinden beri köyde yüzlerce kişinin öldüğünü biliyorum."

TEK SU KAYNAĞI TANKER

Hasan Şahin'i eşiyle evinin önünde otururken buluyoruz:

"Ölenler öldü, sen bizim şimdiki durumumuzla ilgilen" diyerek başlıyor Şahin, "1992'ye kadar Şahin Dağı'ndan su geliyordu köye. Bu suda sonra arsenik çıktı, evleri yaptığımız toprakta da çıktı. Suyu değiştirdiler. Eti Gümüş yıllarca köye temiz su taşıdı. O da 1 ay önce taşocağının patlamasından sonra kuyu çöktü. Şimdi belediye tankerle su getiriyor köye..."

Hasan Şahin'in eşi Fatma Şahin "Köyde en son 55 yaşındaki Koca Mehmet öldü. O da kanserden gitti. Bu köyde ölümler hep kanserden" derken Eti Gümüş tesisinde de çalışan köylülerden biri de, "Asgari ücret alıyoruz. Köyde kimse kalmadı. Bize de kimse bakmıyor. Burası köy değil artık, Aliköy'e beldesine bağlı mahalle. Hiçbir şey yok. Olanlar da yıkılıyor" diyor, adını vermiyor.

SİYANÜRÜN ARKASI ARSENİK


800 yıllık Dulkadir Köyü'nün su ve toprağında madenin ardından arsenik çıkması sadece tesadüf mü? Jeoloji Mühendisi Tahir Öngör'e göre iki vaka birbiriyle alakalı:

"Dünyada bu tür tüm işletmelerin çevresinde yeraltı sularında arsenik zenginleşmesi olur. Atık havuzundan havaya salınan hidrojen siyanür buharı azota dönüşür. Azot suyla birleştiğinde nitrik asit oluşur. Nitrik asit ise kayalarda var olan arseniği çözer, yeraltı sularında arsenik zenginleşmesi olur. Kütahya da arseniği bol bir bölgedir."

KÖY KANSERDEN KIRILIYORDU

Dulkadir'de nüfusun hızla azalması, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı'ndan Prof. Dr. Necla Özdemir'in de dikkatini çekmişti. Özdemir, 1985-1993 arasında 200 nüfuslu köyde 56 kişinin öldüğünü belirledi. Hastane belgeleri ve yakınlarına göre bu kişilerin 22'si kanser türleri, 22 kişi belirlenemeyen neden ve 12 kişi kanser dışı nedenlerle öldü. Kanserlerin 10'u akciğer. 4'ü cilt, 1'i yemek borusu, 2'si mesane, 1'i beyin tümörü,1'i prostat ve 2'si yeri belirsiz kanser vakalarıydı.