Şiddetin yelesine tutunan Irak halkı, harekat ve mezhep çatışmaları arasında meçhule gidiyor!
Abone olHalkın 'Yabancı güçler tetikliyor' dediği silahlı milisler, ülkede sivil savaşı körüklüyor...
Amerikan askerlerinin tecavüz, katliam ve işkence gibi Irak"taki 'kanlı hataları'na her gün bir yenisi eklenirken, bu ülkede barınan çeşitli silahlı milisler, yabancı güçlerin de desteği ile sivil savaşın amansız körükleyicisi olarak dikkat çekiyor.
Öç duygusuyla şiddet tutkusu arasında sıkışıp kalan bu örgütler, adeta Irak'ı 'kanlı bir kavşak' haline getiriyor.
Askeri harekatın yanısıras Şii ve Sünni unsurlar arasındaki şiddet, Irak'ta her geçen gün onlarca cana malolurken, milis güçler, savaşın kanlı aktörleri olmayı sürdürüyor. Savaş boyaları sürünmüş kavimlerin diyarı Irak'ta, şu an en az 10'un üzerinde irili ufaklı silahlı milis gurubu bulunuyor.
Bunların başında da Talabani'nin KYB'si ile Barzani'nin KDP'sine bağlı 100 binin üzerindeki peşmergeler geliyor. Bağdat'tan bağımsız olarak faaliyet gösteren Kürt milislerin, ülkenin kuzey sınırındaki Suriye ve Türkiye hattını korumakla yükümlü olduğu biliniyor.
Ancak, bölgede kendi dinamiklerinin aksine, Ortadoğu'da hayalleri olan uzak bir süper gücün şefkatiyle dizayn edilen Kürt milislerin önemli bir kısmını, İsrailli emekli eski askerler eğitiyor. Kimilerine göre bu peşmergeler, Irak'ın en zengin petrol yatakları üzerinde, devlet tecrübesi olmayan bir milletin güvenliğini sağlıyor.
Ülkenin kuzeyinde bu gelişmeler yaşanırken, son 6 ay içinde özelikle Samarra'daki Askeriye Türbesi'ne yönelik bombalı saldırıyla patlak veren sivil savaş, her geçen gün tırmanıyor. Mezhep çatışmalarının fitilini ateşleyen bu saldırı, bir anlamda çok sayıda silahlı Şii parti ve örgüte de silahlarını kuşattı. Bunların başında da Abdülaziz El-Hekim'e bağlı ve İran destekli Bedir Tugayları geliyor.
Daha çok ülkenin güneyinde ve başkent Bağdat'ta etkili olan bu örgüt, Irak'taki Şiilerin içine sızan İran'dan büyük destek görüyor. Bölgedeki Şiilerle ilgili bütün kartlarını elinde bulunduran İran, 180 binin üzerinde militanı bulunan Bedur Tugayları üzerinde önemli etkisi var.
Irak İslam Devrimi Konseyi'ne de bağlı olan Bedir Tugayları'nın, Kürtlerin özerk bölgelerine katmak için can attığı Türkmen şehri Kerkük'te de faaliyet içinde olduğu biliniyor. Bugün mezhep çatışmaları nedeniyle endişeye kapılıp, zorunlu olarak binlerce Iraklı'ya nüfus dairelerinin kapılarını aşındırtan da bu örgüt.
Kimi istihbarat kaynakları, devletten bağımsız olarak Irak topraklarında barınan bu unsurun, koalisyon güçleri ile de ittifak içinde olduğu öne sürülüyor. İran destekli bu Şii ögütün hemen ardından, yine bir başka Şii grup geliyor. Genç dini lider Mukteda El Sadr'a bağlı Mehdi Ordusu, ülkenin güneyinde 'hakimiyet' mücadelesi veriyor.
Bu sıkı satranç oyununda, sayıları 70 bin civarında olduğu tahmin edilen Mehdi Ordusu'nun, Necef, Kerbela ve Basra gibi kentlerin yanısıra, başkent Bağdat'ın doğu yakasındaki 'Sadr City' olarak bilinen bölgede etkili görünüyor. Bedir Tugayları'nın aksine liderleri Mukteda El Sadr ile birlikte koalisyon güçlerine direnen Mehdi Ordusu milislerinin, Bağdat'ta da önemli gücü var.
Eski Başbakan İbrahim El Caferi'nin Fazilet ile Dava partisine bağlı silahlı milislerin resmi kayıtlardaki oranı ise 25 bin civarında. Eski başbakanın kontrolündeki bu iki partiye mensup silahlı güçler, yıkılmış, harap olmuş, devrilmiş bir ülkede diğer örgütlerden geri kalmamak için mücadele veriyor. Saddam Hüseyin rejimine yönelik başlatılan askeri harekatla bir türlü makul bir nizama oturtulamayan Irak, dünyanın gözü önünde bu şekilde tükenirken, bir tarafta koalisyon güçlerinin kanlı hataları, diğer tarafta silahlı milislerin şiddet tutkusu; halka biri 'bayramlık' biri 'idamlık' iki urba giydiriyor. Kısaca; çaresiz kalan halk, atanmış rejimler diyarında yönsüz adımlar atıyor.
Koalisyon güçleri ile ittifat yapmaktan geri duran Sünni parti ve örgütlerin milis güçleri ise sınırlı sayıda. Kimi aşiret liderlerinin, kimi eski Baas kadrolarının, kimi de savaş öncesindeki ordunun askeri kadrolarından kopan bu milisler, bazı bölgelerde koalisyon güçlerine geçit vermiyor.
Belli bir isim altında görünmeyen, ancak 'Mücahidler' diye anılan bu direnişçiler, Ramadi, Bakuba, Felluce ve Samarra gibi Sünni direnişin kalesi olarak gösterilen bölgelerde barınıyor. Kimi istihbarat kaynakları, başkent Bağdat'ta gerçekleştirilen saldırıların arkasında da bu Sünni grupların olduğunu gösteriyor.
Kimi Sünni grupların, Ensar el Sünne ve El Kaide gibi terör örgütleri ile temas içinde olduğu önü sürülürken, bu unsurlara "para için adam kaçırma" olaylarına karışan farklı çete grupları da ekleniyor.
Kanlı saldırıların en önemli unsurlarından biri de terör örgütü El Kaide. Örgüt, geçtiğimz günlerde ülkenin kuzey kesiminde kalan Bakuba yakınlarında kaybettiği Irak'taki lideri Ebu Musab El Zarkavi'nin intikamını almaya çalışıyor. Zarkavi, öldürülmeden önce başta ABD olmak üzere tüm koalisyon güçlerine meydan okurken, şimdi çok sayıda kanlı olaya imza atan eli kanlı teröristin yerine getirilen Ebu Eyyub El Masri'nin de örgüte aynı şiddet yolunu gösterdiği belirtiliyor. Örgüt içinde Şeyh Ebu Hamza El Muhaciri adıyla bilinen El Masri, devraldığı kanlı mirası sürdürüyor.
Irak'ta bütün bu olayların dışında kalan ve hiç bir silahlı unsuru bulunmayan tek grup Türkmlenler.
Bu ülkenin onca silahlı gruba ayrılmasına en büyük etkenin ise Amerika olduğu düşünülüyor. Zira, askeri harekatla birlikte ilk iş olarak istihbarat ve polis teşkilatkını dağıtarak hata yapan Pentagon yönetiminin, geçen üç yıl içinde çıkış yolu bulmakta zorluk çektiği gözleniyor.
Onlarca masum insanın yitirildiği bir ülkede, halk çaresiz. Kısaca; kolu kanadı kopmuş, parçalanmış bedenler yurdu burası. Dul kadınlar, barışsız toplumlar, çapsız liderler yatağı. Bombaların ortasında cansız yatan kızının, onun toprağa serilmiş saçlarını okşayan yüreği yanık anaların diyarı Irak.
Haber-Yorum-Foto: Sadık Kahraman-Bağdat/IRAK