BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  GÜNCEL

Şişmanlık sendromundan kurtulun

Şişmanlık sadece bedensel değil ruhsal bozukluklara da neden olan bir hastalık. Sebep psikolojik olunca da zayıflamada başarıya ulaşılamıyor.

Abone ol

Ama şişman olanlarda mutlu olabiliyor. Ne kadar kilolu da olsak sofraya oturduğumuzda o kilo yapıcı, tatlı, kızartmalı gıdaları yerken doymak bilmeyiz. Peki, bu oburluğumuzun nedeni ne? İstanbul Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Özkan’ a göre bunun altında psikolojik nedenler yatıyor. Doyma hissinin beyinsel ve hormonal olduğu kadar psikolojik boyutu da bulunduğunu belirten Prof. Dr. Özkan, şunları söylüyor: " Şişmanlık, aşırı yemek gereksinimi sonucu ortaya çıkar. Bunun nedeni bazı hastalıklar olabilir. Psikolojik nedenlerden de kaynaklanabilir. Ağız yani oral bölgemiz sevme ve sevilme organımızdır. Bazı kadınlar sıkıldıkça bir şeyler atıştırırlar .Bunun nedeni bir tür sevilme gereksinimidir. Kişi, ağzına bir şey alıp yediğinde hem gerginlik giderir hem de eksikliğini çektiği sevilme gereksinimini doyurur. Böylece doyuma ulaşır." NEDEN YİYORLAR? Herhangi bir rahatsızlığı bulunmayan aşırı şişman kişilerin çok yemek yemelerinin nedeni psikolojik olabiliyor. Prof. Dr. Özkan, bu konuda şu bilgileri veriyor: " Fiziksel ve hormonal hastalığı olmadığı halde obur bir biçimde yiyenlerin sorunu protesto davranışları olabilir. Özellikle genç kızlarda cinsel kimliğini veya anneyi yada toplumu protesto etme düşüncesi aşırı derecede yemeğe yöneltebilir. Kendisiyle veya sevdikleriyle yaşadığı kişilik çatışması onu yemek düşkünü haline getirebilir. İşte bu nedenle, nedeni öğrenilmeden kişiler zayıflatılmaya çalışılmamalıdır diyorum. Şişmanlık şikayeti ile bize başvuranın aşırı yeme isteğinin altında yatan biyolojik, hormonal, çevresel, duygusal, ruhsal etkileşimleri anlamaya çalışırız. Zayıflamaya karar veren kişinin kendisini sevmesini, özgüvenini kazanmanın, kendisiyle barışık olmasının, sağlıklı diyalog kurmasının sağlıyoruz. Bazı önerilerde bulunuyor, örneğin günlük karbonhidrat alımını azalt, daha az kalori al, egzersiz yap diyoruz. Böylece hayata bağlanıyor. Her gün tartılmasını yasaklıyoruz. Kaygıdan kurtulduğunda en ufak sıkıntıda yemeğe yönelmiyor." KENDİSİYLE BARIŞIK OLAN MUTLU OLUYOR Aslında kişinin kendisini zayıf- şişman, çirkin- güzel gibi algılaması bedensel olmanın ötesinde ruhsal bir olay. Kendisiyle barışık olan kişi şişman da olsa mutlu oluyor. Beden algılamanın çocuklukta özdeşleşmeyle başladığını anımsatan Prof. Dr. Sedat Özkan, şöyle devam ediyor. " Şişmanlığın nedeni, yaşanan özdeşleşme bozukluğu olabilir. Erkek çocuk babaya, kız çocuk ise anneye özdeşleşir. Burada sıkıntı varsa özdeşlediği kişiyi beğenmiyorsa veya onunla çatışma ya da ikilem yaşıyorsa, sevginin yanında duyduğu öfkeyi kendi bedenine yansıtır, yemek yemeğe daha fazla yönelir. Aynı şekilde kişinin bedeninden memnuniyeti veya memnuniyetsizliği çocukluk döneminde başlar. Bedeninden memnun olmayanlar ya çocukluklarında veya günlük yaşantıda yeterince sevilmediklerini düşünenlerdir. Bilinç altındaki bu olay kişiye yemeğe yöneltir." RUHSAL DENGE BOZULUYOR Yemeğe olan aşırı ilgi sonucu oluşan şişmanlık, kişinin ruhsal dengesini bozuyor. Prof. Dr. Özkan, bu konuda şu bilgileri veriyor: " Bu kişilerin özgüveni zedelenir, beğenilme ve takdir edilme duyguları azalabilir. Aynalara dargın olur, güzel giyinmek istemez ve içine kapanır. Toplumdan, çalışma ve aile ortamından cinsel yaşantıdan uzaklaşabilir. Zaten şişmanlıktan yakalanarak bize gelenler genelde reaktif depresyon yaşarlar. Ruhsal çöküntü, depresyon,isteksizlik, durgunluk, işe yaramazlık duygusuna kapılırlar. Zayıf vücutlu hemcinslerine karşı öfke duyarlar. Tüm bunlar bilinç dışıdır. Zayıflamam gerekiyor, kaygısı artıkça daha çok yemek yiyip daha çok şişmanlarlar, şişmanladıkça kaygıya düşerler ve böylece kısır döngüye girerler." "YAŞ DÖNEMLERİNDE GİRİYORLAR" Zayıflamayı başaran ise değişik duygular içinde oluyor. Hedeflediği bir amacı gerçekleştirmenin kendi bedenini kendi istediği doğrultuda yapılandırmanın verdiği bir mutluluk ve coşkuya kapılıyor. Kendisini daha çok sevip her şeyleri ile yenileme çabası içine giriyor. Prof. Dr. Sedat Özkan, kadınların zayıflama çabasına daha çok belirli yaşam dönemlerine girdiklerini belirterek, " Bunlar; ergenlikten yetişkinliğe doğru geçiş ve orta yaş dönemine giriş, menopoz dönemleri oluyor. Genellikle yaşla olduğu kadar içinde bulunduğu yaşam dönemi yaşam beklentileri ve amaçları çerçevesinde veya doğrultusunda bu gerçekleşiyor" diyor. sagliginsesi.com