Sırrı Süreyya Önder'in barış dili!..
Aşağıdaki yemini her genel seçim döneminde 550 ayrı milletvekilinin sesiyle duyuyoruz. Gelin bir kez de beraber okuyalım..
Aşağıdaki yemini her genel seçim döneminde 550 ayrı
milletvekilinin sesiyle duyuyoruz. Gelin bir kez de beraber
okuyalım..
“Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin
bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini
koruyacağıma; hukukun üstünlüğüne, demokratik ve lâik Cumhuriyete
ve Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma; toplumun huzur
ve refahı, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan
haklarından ve temel hürriyetlerden yararlanması ülküsünden ve
Anayasaya sadakattan ayrılmayacağıma; büyük Türk Milleti önünde
namusum ve şerefim üzerine andiçerim.”
İyice okuyup anladık mı?
Peki o zaman...
Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez
bütünlüğünü koruyacağına, hukukun üstünlüğüne, toplumun huzur ve
refahı için çabalayacağına, Anayasaya sadakattan ayrılmayacağına
"namusu ve şerefi üzerine" söz verip de o
sözü tutmayan kişi veya kişilere "Sen namussuzun da,
şerefsizin de önde gidensin" deme hakkımız var mı?
Benim var!
Bu sözü tutmayan her kim var ise, buradan yüzüne bağırıyor,
haykırıyorum bu sözleri..
Dağda yediği domuz etini şehirlerde kusan eli kanlı katillere
destek olan, onları cesaretlendiren ve onların yaptığı katliamları
gözleri buğulanarak gururla izleyen her kim var ise, onun yüzüne
haykırıyorum bu sözleri.
Ey Aysel Tuğluk, ey Gültan Kışanak. Bağrınıza bastırdığınız
teröristleriniz bayramı kutlayan 9 sivili parça parça, lime lime
etti!
Mutlu musunuz?
Değil Allah'a, şeytana tapanların bile hürmet gösterdiği mübarek
bayram gününde şehrin orta yerinde bir araç infilak etti. Yaşam adı
verilen umudun melodisi bir kez daha sustu birileri için. Yaşları 1
ila 3 arasında değişen 4 çocuk ve bir o kadar masum insan önce
parçalandı, ardından ateşlerde kavruldu..
Sırtındaki kanas ve kaleşnikoflarla yol kesen teröristlerine
sarılıp koklayan ve onları yeni katliamlar için yolculayan
siyasetçiler barışa bir adım daha uzandı!
Barışın önündeki tek engel 4 çocuk ve 5 sivildi, onlar da ortadan
kaldırıldı.
Mutlu musunuz hanımlar? İstediğiniz oldu mu?
***
Hayvanların sokağa çıkmaya utandığı, şeytanın bile lanetler okuduğu
o katliam sonrası, çocuk kanını enerji içeceği niyetine
kullananların sözleri yine barış doluydu!
Bunlardan biri Gültan Kışanak'tı. Çıktı, "Burası Kürdistan
coğrafyasıdır" dedi. Söz ölümlere gelince timsah
gözyaşları devreye girdi!
Bir diğeri de kendi deyimiyle, "Daş atan çocuklar"
için bile üzülen Sırrı Süreyya Önder'di...
Bu ülkeye barış Sırrı Süreyya Önder gibilerin sözleriyle gelecek
öyle mi?
Ne diyor zaat-ı muhterem?
"Akılsız İçişleri Bakanı Hakkari yerine akıl hastanesine
gitsin" diyor. Bir milletvekili düşünün ki, , kendi toprak
sınırları içinde bulunan bir kente gitti diye İçişleri Bakanı'na
"Deli ve tımarhanelik" adam diye aşağılamada
bulunuyor. Bir diğer bakana, "O'nda zaten akıl
yok" diye hakaret ediyor.
Evet bu ülkede akıl hastaları için belli akıl hastaneleri var.
Delilik bir insani özürdür ve tedavisi de telafisi de var. Ama ölen
minik bedenler üzerinde tepinmenin ve vatana ihanetin tedavisi yok
Sırrı bey!
Bu da "Deli" dediğiniz adamı sizden daha iyi bir
"adam" yapar!
Siyasetçilerin suskun, siyasetçilerin aciz, siyasetçilerin çaresiz
olduğu bir yerde Ajdar, Atilla Taş, Doktor Erol Köse ve Sırrı
Süreyya Önder gibilerin çıkıp önderlik taslamasını bir yere kadar
anlıyorum ben..
Ama Sırrı Süreyya ya anlamıyor, ya da perdede izlediğimiz
Hacivat-Karakgöz oyunundaki gibi ipleri başkasının elinde, kukla
görevi görüyor.
Sırrı bey...
Dün Uludere'de askeri araç uçuruma yuvarlandığında yardıma koşanlar
kimlerdi gördünüz mü? 34 evladını TSK bombalamasında kaybeden
anneler, babalardı..
O annelerin, o babaların askerleri nasıl sırtlarında taşımak için
birbirleriyle yarıştığını, onlar için nasıl Kürtçe ağıtlar
yaktıklarını gördünüz mü?
"Anne" diyen askerin başını dizine koyup onunla
ağlayarak, "Ben de senin annenim" diyen annenin
yüzüne ve gözlerine iyi bakın!
Sonra dönün, kolkola gezdiğiniz teröristlerinizin havaya uçurduğu
arabanın yaraladığı vatandaşlara kan verebilmek için hastane önünü
mahşer yerine çeviren kalabalığa bakın!
Barışı o anneler, o insanlar getirecek bu coğrafyaya..
Siz ve sizin gibilere rağmen!...
Bilin ki Sırrı bey...
Bilin ki; Türkiye'ye Ramazan Bayramı'nda Kurban Bayramı'nı yaşatan,
9 masumun yok yere kurban edilmesine neden olan gürühun
içindesiniz. Bilin ki o masumların kanı sizin de alnınızda
ellerinizde duruyor. Bilin ki en az safında yer aldığınız katiller
kadar katilsiniz!
Ve söyleyin Sırrı bey!
"Namusunuz ve şerefiniz üzerine" ettiğiniz
yeminden dönmüşseniz, söyleyin siz nesiniz!