Sırrı Süreyya Önder hastalığını canlı yayında anlatmış: "Bu menzilin gözükmesi demek"
TBMM Meclis Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, kalp rahatsızlığı nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Önder'in aylar öncesinde katıldığı bir canlı yayında hastalığını dile getirdiği ortaya çıktı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çıkışı ile başlayan ve ‘Terörsüz Türkiye’ olarak adlandırılan yeni süreçte İmralı ile yapılan görüşmelerde kilit isim olan TBMM Meclis Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, kalp rahatsızlığı nedeniyle hastaneye kaldırıldı.
Ameliyata alınan ve hayati tehlikesi bulunan Önder'in aort damarında yırtılma meydana geldiği öğrenildi.
Sırrı Süreyya Önder için peş peşe geçmiş olsun mesajları gelirken; aylar öncesinde Önder'in hastalığını dile getirdiği ortaya çıktı.
"Bu menzilin gözükmesi demek"
HaberTürk canlı yayına katılan DEM Partili Sırrı Süreyya Önder, "Bir ağır hastalık geçirdim ve geçiriyorum. Hastane servislerinde epeyce dolaştım. Çoklu bir sıkıntılı tablom var, bunlarla boğuşuyorum. Bu menzilin gözükmesi demek. Hepimiz ölümlüyüz. Ölmeyen bir kişi varsa ikincisi de biz olalım. Külli nefsin zaikatül mevt... Böyle dönemler insanı muhasebe yapmaya teşvik ediyor. Hayatı anlamlandırmak..." demişti.
Önder devamında şu ifadeleri kullanıyor:
"Ne yaptın geldin bu kadar oksijen tükettin... Varlığının hakkını verebildin mi? İnsanlara faydalı olabildin mi?" Ben helallik isteyene çok dayanıksız bir insanımdır. 'Bu da bana şunu yapmıştı' lafı inanın aklımdan bile geçmez. Bir başkasına yapılana bu kadar cömert değilim ama. Kendi dairemde kimseye muğber değilim. Şekvacı da değilim. Unuttuklarım varsa da helal olsun.
Anlamlandırdığımı düşünüyorum bu hayatı. Çok başka bir varoluş muhayyel bir şeyden gelmiyorum. Hem ekonomik olarak hem sosyal statü olarak çok farklı bir alanı bırakıp burada büyük bir gönüllülükle, bir lûtuf değil, bir Türk olarak, ana baba Türkmen bir ailenin evladı olarak geldim burada bir yoldaşlık ve dayanışma nöbeti tuttum. İyi kötü okuyan, yazan, merak eden birisiyim. Kürt halkının en sıradan insanlarından hepsine minnettarım. Hayatta öğrendiğim bilgilerin ve yaşamsal tecrübelerin bir çoğunu onlara ve yoldaşlarıma borçluyum.
Yarın emre hak vaki olsa gözüm açık gitmez. Bu hayatı anlamlandırmaya çalıştım, yetemeye çalıştığımız şeyler oldu. Yanlışımız, eksiğimiz, noksanımız, benden artan dünyaya yeter hatamız. Ama evladım ve bir de torunum var. Onlar 'Bunlar bizim babamız, dedemiz... Acaba bizi utandıracak bir şey yaptılar mı?' diye bakarlarsa yapmadım, yapmamaya çalıştım. İnsanlara da onu öneriyorum. Gelin kol kola girelim. Meseleyi kavramlara, çağrılara, şartlara sıkıştırmayalım.
Söz konusu olan insan canı, boru değil. Bir diken batsan kıyameti koparıyorsun. Bu iş bir bardak çayından bile vazgeçemeyecek olanların ahkâm keseceği bir alan değil. Kendinden geçen insanların uğraşıdır bu. Barışın emekçisiyiz, hamalıyız dedik. Zaman zaman dünya görüşümü zorlayan şeyler olduğunda tercihimi hep barıştan yana koydum. Zerre pişman değilim, anamın ak sütü kadar, eğer bir karınca kararınca hakkım geçmişse helal olsun. Son nefesimize kadar buna omuz vermeye devam edeceğiz."