Milliyet ve Vatan gazetesi satıldı. Operasyonun devamında hedefteki isimlerin Yılmaz Özdil ve Uğur Dündar olduğu iddia ediliyor
Abone olİNTERNETHABER.COM- Milliyet ve Vatan'ın Demirören ve Karacan Grubu'na satılması yoğun gündem arasında kayboldu gitti. Yazarlar bugünkü köşelerinde gözden kaçan satışı yorumladı. Yazarlar bu gelişmenin perde arkasını aralamaya çalıştı. En iddialı yorum ise Oray Eğin'den geldi. İşte gazetecilerin penceresinden satışın hikayesi:
Burukluk hissettiğini söyleyen Milliyet yazarı Hasan Cemal, hislerini "Sonuç olarak bir buzdolabı fabrikası gibi içindekilerle satılıp gitmiştik" sözleriyle anlatıyor.
Sürece seyirci kaldıklarını yazan Cemal, Wall Street Journal’ın satışını örnek veriyor. Fransız kaldıklarını itiraf eden Cemal, duyduğu üzüntüyü kelimelere döküyor:
Altı ayda taşınacaklar |
Doğan Gazetecilik Yönetim Kurulu Başkanı Hanzade Doğan Boyner, satışla ilgili olarak CNBC-e'de Burcu Göksüzoğlu'nun sorularını yanıtladı. Doğan şunları söyledi: Milliyet ve Vatan 6 ayda yeni binalarına çıkacaklar. Yeni sahiplik yapısı altında Milliyet çizgisini korur. Fanatik ve Posta için şu anda bir satış düşüncemiz yok. 2011'de kâr açıklanacak. Posta ve Fanatik'in kârı Milliyet ve Vatan'ın zararını kompanse edecektir. Posta ve Fanatik altında yazılı basında faaliyete devam edeceğiz. |
"Geçmişte benim de bu konuda yanlışlarım elbette oldu. Kendimi pirüpak sayanlardan değilim. Şimdi bir satış daha yaşanmış ve eskiden olduğu gibi gazeteci milleti olarak ‘Fransız kalmış’tık. Bendeki burukluğun nedeni buydu. Yine satılmıştık, bir fabrika gibi..."
MUHTAR: YALAKALIM YAPAMAM
Satış sürecinin en şanslı ismi ise Reha Muhtar oldu. "Milliyet'e 30 yıl önce Aydın DOĞAN'ın torpiliyle girmiştim..." diyen yazar, yeni patron ile yakın dost olduğunu bugünkü köşesinde anlatıyor. "Yalakalık yapamam" diyerek de gelecek eleştirilere şimdiden savunma yapan Muhtar, yeni patronlarına övgüler dizerek sözlerini tamamlıyor:
"Ben olurum olmam, ancak kimse Demirören ailesinin isminin altında “farklı spekülasyonlar yaratamaz...”
Ayıp olur...
Diğer ortağı anlatmak ise benim haddim değil...
Ali Karacan, Milliyet’in kurucusunun torunu, yıllar yılı patronluğunu yapan kişinin oğlu...
Onlar Milliyet’i kurmuşlardı, ben o Milliyet’te çalıştım...
Laf söylemek bana düşmez...
Vatan-Milliyet emin ellerdedir...
Ben olsam da emin ellerde olacağını söyleyeceğim...
Ben burada olmasam da...
Bu patrona bağlılık değil, tarihe tanıklık yazısıdır..."
SIRADADAKİ İSİMLER ONLAR MI? AYRINTILAR SONRAKİ SAYFADA
[PAGE]
"MUHALİF YAZARLAR ARTIK DOĞAN GRUBU ÇALIŞANI DEĞİL"
Akşam yazarı Oray Eğin satış ile muhalif yazarlar susturulduğü görüşünde. Bugünkü köşesinde Aydın Doğan'ın başını ağrıtan yazarlardan kurtulduğunu yazdı. Eğin ayrıca muhalif isimleri sıraladı:
"Melih Aşık, Güngör-Ruhat Mengi, Mehmet Tezkan, Zülfü Livaneli, Kadri Gürsel, Nuray Mert, Can Dündar, Mustafa Mutlu, Fikret Bila, Can Ataklı ve Ruşen Çakır gibi kimi başından beri, kimi son zamanlarda muhalif olan yazarlar artık Doğan Grubu çalışanı değil."
"SIRADA STAR TV VAR"
Eğin olayın siyasi yönüne dikkat çekti ve iddiasını daha ileri aşamaya taşıdı.Asıl hedefin Uğur Dündar ve Yılmaz Özdil olduğunu savunan Eğin, sözlerini şöyle tamamlıyor:
"Doğan Grubu'nun parça parça satışı sürecektir. Bu küçülme Hürriyet ve Kanal D'ye kadar devam edebilir. Zarar eden kurumlarından kurtulmak bir anda Aydın Doğan'ın karını da arttıracaktır, ama en önemlisi baş ağrısı azalacaktır. Eğer satıştaki 'motif' sürerse sırada Star TV olacak. Star TV o diziler ya da magazin programları değil Uğur Dündar ve Yılmaz Özdil demektir. Ve bu ikili bir an önce susturulmalıdır!"
PATRON BİZDEN DAHA İYİ BİLİR
Sabah yazarı Mehmet Barlas ise satışın ticari ve etik boyutununu irdeledi. Kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklara bozulduğu da saklamıyor bugünkü köşesinde:
"Doktorlardan daha fazla tıbbı, mühendislerden daha fazla hesap yapmayı, savcılardan ve yargıçlardan daha fazla hukuku biliriz.
Bizim egolarımızın durduğu yer gazete sermayesi sahibinin içinde bulunduğu konumdur. Çünkü patron her şeyi bizden daha iyi bilir.
Patron her çeşit işini şeffaflığa hiç gerek duymadan ve kapalı kapılar arkasındaki pazarlıklarla bitirebilir.
Patron isterse bize haber vermeden gazeteyi bizimle birlikte bile satabilir."