BIST 9.675
DOLAR 35,22
EURO 36,72
ALTIN 2.964,03
HABER /  GÜNCEL

Sinsi şeker ölümcül olabilir"

Hasta tarafından fark edilmeyen ''sinsi şeker hastalığı'', damarlarda oluşturduğu kireçlenme nedeniyle ölüme neden olabilir.

Abone ol

Selçuk Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi Kalp-Damar Cerrahisi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Yeniterzi, şeker hastalarında kalp ve damar hastalıklarına çok sık rastlandığını belirtti. Bu nedenle, çok sayıda hastalıklara yol açan şekerin günümüzün en tehlikeli hastalıkları arasında yer aldığını ifade eden Prof. Dr. Yeniterzi, bundan daha tehlikeli olan ''sinsi şeker hastalığı''nın en önemli özelliğinin de hasta tarafından fark edilememesi olduğunu anlattı. Prof. Dr. Yeniterzi, genç yaşlarda başlayan ve oldukça yaygın olarak görülen bu hastalığın büyük ve küçük atardamarlarda tıkanıklıklara yol açtığını belirterek, şunları söyledi: ''Hastalık, yıllarca fark edilmeden vücutta ilerler. Hasta, rahatsızlık duymadığı için herhangi bir önlem almadan yaşamını sürdürür ve hastalık bilinmediğinden tedavi yoluna gidilmez. Bu süre içinde, sinsi şeker hastalığı, damarlarda kireçlenme ve pıhtılaşmaya neden olur. Bu durum da, gözde, böbrekte, kol ve bacaklarda, kısacası tüm damarlarda ciddi hasarlar meydana getirir.'' ''TOKLUK KAN ŞEKERİ DE ÖLÇÜLMELİ Hastalarda belirtisi olmadığı için sinsice ilerleyen bu hastalığın ortaya çıkardığı hasarlar nedeniyle, yeterli kan taşımamaya bağlı yetmezliklerin görüldüğünü vurgulayan Yeniterzi, sinsi şeker hastalığının kalp krizi, beyin felci, körlük, yürüme zorluğu gibi ciddi ve tedavisi güç hastalıklara yol açtığını bildirdi. Prof. Dr. Yeniterzi, atar damarın iç katmanında fonksiyon kaybına ve pıhtılaşmaya da neden olan sinsi şeker hastalığının, kolesterolü de artırdığını vurgulayarak, bu hastalıktan korunmak için sürekli olarak açlık kan şekerinin yanında tokluk kan şekerinin de ölçülmesi gerektiğini vurguladı. Ölçümlerde, uzun yıllar açlık kan şekerinin normal çıkmasına karşın, tokluk kan şekerinin yüksek bulunabileceğini, bunun da ''sinsi şeker hastalığı''nın belirleyicisi olduğunu ifade eden Yeniterzi, ''Özellikle erken yaşta başlaması nedeniyle gençler tedavide geç kalmamalıdır. Tehlikesiz gibi görünen bu hastalık 15 yıl sonra bile birden ortaya çıkarak, kötü sonuçlar doğurabilir'' diye konuştu.