Sinan Yağmur'dan sevgiye özel iki kitap birden
Sinan Yağmur'dan Sevgiye ve Barışa özel bir "Barış Peygamberi Hz. Muhammed" ile "Mevlana'dan Nefesler" isimli iki kitap birden geldi.
Abone olSinan Yağmur Hayy Kitap etiketiyle birbirinden dikkat çeken iki kitap ile yeniden karşımızda. Hepimizi Mevlana’nın aslıyla tanıştıracak kitap Mevlanadan Nefesler ve Sevgili’ye, sevgiye ve barışa özel bir kitap Barış Peygamberi HZ. Muhammed, okur ile buluşuyor.
İşte birbirinden dikkat çeken o kitaplar:
Allah’la olduktan sonra ölüm de, ömür de hoştur…
**
Âşığın kıblesi Hak’tır. Felsefi aklın kıblesi hayal.
Dünya düşkünlerinin kıblesi para, şekle tapanların taş yontulardır.
Gönül sahiplerinin kıblesi iyilik ve lütuf, görünüşe tapanlarınki dilberlerin yüzüdür.
**
Ümitsizlik edip, gönlüne eziyet etme.
Geceye bakıp karartma kendini.
Bak ki ne doğacak güneşler vardır.
Dünya imkânlarla, çarelerle, dermanlarla doludur.
Her şeyin bir çaresi vardır. Ölümden gayri.
Bil ki ölümün de çaresi vardır.
O da ölmeden önce ölmektir.
Tüm dünyanın Mevlanaca bir hayata en çok ihtiyaç duyduğu bir zamanda yaşıyor olmamız sebebiyle, insanlık adına onu anlamak ve anlatmak noktasında üzerimize önemli bir görev düşüyor. Lakin daha öncelikli görev, onu ilk olarak kendimizin anlamasıdır. Anlam ile söz arasında münasebet olsa da, anlam sadece sözle sınırlandırılamaz.
Mevlana ve eserleri üzerine o kadar tez hazırlanmış olmasına rağmen, onca programla her yanı Mesnevi’den sözlerle süslemiş olmamıza rağmen, hatta her yılın aralık ayında “Şeb i Arus” törenlerinin gitgide daha büyük kalabalıklarla kutlanıyor olmasına rağmen Mevlana’yı ciddi manada anlayabilmiş değiliz.
Aksine, farklı motivasyonlarla Mevlana ve eserleriyle yakından uzaktan alakası olmayan birçok fikrin onun fikriymiş gibi yansıtılıp yaygınlaştırılması sonucu ortada muazzam bir haksızlık, muazzam bir bulanıklık var. İşte bunca bulanıklığın içinde, Mevlana’yı Mevlanaca anlamanın yolu nedir o zaman? Veya başka bir ifadeyle, “Nasıl bir anlama?” bizi Mevlana’nın aslıyla tanıştırır, bizi onun yoluyla hemhâl kılar.
İşte bu kitap Mevlana’yı ilahlaştıranlara da, onu Allah’tan kopuk modern bir mistik parantezine hapsetmek isteyenlere de Mevlana’yı Mevlanaca anlatan ‘nefes nefes’ bir yanıt!
BARIŞ PEYGAMBERİ HZ. MUHAMMED
“Kadın, erkeğin gelincik çiçeğidir” diyerek kadınlara verdiği değeri zarafetle ifade etmişti.
“Ben ne kralım ne de sultan, kuru ekmek yiyen bir kadının oğluyum” sözleriyle hepimize alçakgönüllülüğü öğretmişti.
Evrensel barışın ve hoşgörünün hikmetini şu kelimelerle anlatmıştı bizlere: “Erdemin en büyüğü, seninle ilişkilerini kesene iyilik etmen, senden esirgeyene vermen, sana kötülük edeni bağışlayıp dost elini uzatmandır.”
Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir Barış Peygamberi idi. Affedici sevgisi, güzel ahlakı, cömertliği, merhameti, şefkati, vefakârlığı, fedakârlığı ve adaleti ile tüm insanlığa örnekti.
Efendimiz, insana, hayatın her alanında, her yönde model olacak en güzel ahlak ve en mükemmel prensipleri bıraktı. Bütün yaşamı, ahlakı ve kişiliğiyle iyiliğin, faziletin, doğruluğun sürekliliğini gösterdi.
Devrin cahil insanıyla, gelenekleri ve sistemiyle en güzel biçimde mücadele etti; düşmanlığı kardeşlikle, köleliği özgürlükle, cehaletin karanlığını nurla tanıştırdı.
Peygamberimiz herkesten çok acılara, eziyetlere, zorluklara maruz kaldı fakat en güzel sabrın örneği oldu. Yaşamı boyunca kimseyi incitmedi, kimseye hakaret etmedi, kimseden intikam almadı ve kimseyi her hangi bir şeye zorlamadı. Ne bir insana, ne de bir hayvana bir kere bile kaba ve sert davranmadı, kendisine kötülük edenlere bile kötülükle cevap vermedi. Bütün yaşamı boyunca bir kere bile yalan söylemedi, doğruluktan ayrılmadı.
Felaketler karşısında sabreden Peygamberimiz; zaferler, başarılar karşısında da şükretti, zerre kadar gurura kapılmadı. Duası bütün insanlığa dağılacak kadar yürekten, sevgisi bütün insanlığı kuşatacak kadar büyük, daveti bütün insanlığı kurtaracak kadar evrensel, ahlakı bütün insanlığı olgunlaştıracak kadar mükemmeldi.
İslamofobinin körüklendiği, ‘İslam eşittir şiddet’ algısının şeytanice yönetildiği, savaşın ve kutuplaşmanın arttığı şu ahir zamanlarda, Güzel İnsan’ın ‘barışta ısrar eden’, ‘kılıç yerine kalemi seçen’ yönünü tanımak hepimize iyi gelecek!
SİNAN YAĞMUR KİMDİR?
Sinan Yağmur, 1965 yılında Kapadokya ikliminde dünyaya gözlerini açtı. Üniversite eğitimini Konya’da almaya başladığı yıldan itibaren Konya’da yaşamaktadır. Selçuk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun olarak öğretmenlik mesleğini icra etmeye başladı. Eğitimin dört duvar arasında sınırlı kalmaması gerektiğine inandığından öğretmenlik mesleğine ara verdi. Daha büyük kitlelere ulaşmak adına edebiyat kokulu dili ile tarih anlayışını yaymak, sevgi tılsımını yüreklere üfleyerek hoşgörü ve insanlık bilincini oluşturmak için tüm dünya genelinde konferanslar vermektedir.
2010 Mayıs’ında yayımlanan Aşkın Gözyaşları Tebrizli Şems kitabı ile tanınmadan önceki 17 kitabını öğretmenlik yıllarında yayımladı. Onu son beş yılın en çok okunan yazarı yapan romanları şunlardır:
Aşkın Gözyaşları serisi
Aşkın Meali serisi
Aşk’a Yolculuk - Veysel Karani
Kerbelâ: Hz. Hüseyin
Aşkın 7 Hali - Bişnev
Hüzün Yanığı
Sinan Yağmur’un Hayykitap’tan yayımlanan diğer kitapları şunlardır:
Mevlana’dan Nefesler
Tarihimi Çok Seviyorum
16 Türk Devleti