ATO Başkanı Sinan Aygün, hükümet ve muhalefetin gösteremediği tepkiyi, milyonlara tercüman olarak yorumladı: "Irak'ta soykırım var. Bu soykırım, haçlıların soykırımı.."
Abone olAnkara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün, Fener Rum Patriği'ni ''ekümenlik'' iddialarını eleştirerek, ''Sayın Patrik aç oku, sen bağımsız değilsin. Bal gibi TC'nin kanunlarına bağlısın. İstemiyorsan kanunlara uymak, nereye gidiyorsan gidersin... Bölücülüğünü orda yaparsın'' dedi. ATO ile Türkiye Kültür ve Sanat Eğitim Vakfı'nca (TÜKSEV) ATO'da düzenlenen ve üç gün sürecek ''Avrupa Birliği Sürecinde Türkiye'' Uluslararası Kongresi'nin açılışında yaptığı konuşmada, Fener Rum Patriği'ni sert bir dille eleştirdi. Fener Rum Patriği'nin Ankara ve İstanbul'da düzenleyeceği resepsiyonlarla ilgili hazırladığı davetiyelerde ''ekümenlik'' iddiasında bulunduğunu ve ABD büyükelçiliğinin de buna çanak tutuğunu belirten Aygün, Fener Rum Patriği'nin böylece kendisinin bağımsız olduğu iddiasında bulunduğunu, oysa bunun gerçekleri yansıtmadığını söyledi. Bu konuda Lozan Anlaşması'nın çok açık hükümler taşıdığına dikkat çeken Aygün, şunları kaydetti: ''Sayın Patrik aç oku, sen bağımsız değilsin. Bal gibi TC'nin kanunlarına bağlısın. İstemiyorsan kanuna uymak nereye gidiyorsan gidersin... İtalya'ya mı, Fransa'ya mı gidersin. Bölücülüğünü de orada yaparsın. Burada bölücülük yapamazsın. Burada sana bölücülük yaptırmazlar. İşte sayın Başbakana burada teşekkür ediyorum. Talimatını verdi. O toplantıya kamu görevlisi gitmiyor. Yeterli mi? hayır. (Ben Türk'üm diyen) hiç kimsenin oraya gitmemesi lazım. Ben de buradan Türk Milletine çağrı yapıyorum. (Ben Türk'üm, İslamım, Müslümanım diyenlerin o toplantıya, ekümenlik iddiası yapılan toplantıya gitmemesi lazım. Türk halkına sesleniyorum. Kesinlikle o toplantıya katılmayın. Türk Milleti'ni, TC'yi tanımayan Papazın davetine bir Türk vatandaşının gitmesini içime sindiremiyorum.'' ''CONİ'LERİN KANLI POSTALLARI'' Konuşmasında, Türkiye ile AB arasında tam üyelik müzakere görüşmelerine ilişkin hazırlanan taslak rapor konusuna da değinen Aygün, taslak raporda yer alan Kıbrıs'ta çözümsüzlük bulunduğuna ilişkin iddiaları eleştirdi. Kıbrıs'ta şu anda kimsenin burnunun kanamadığını ve herhangi bir çözümsüzlük bulunmadığını belirten Aygün, asıl çözümsüzlüğün Irak'ta olduğunu, Irak'ta Müslüman kıyımı yapıldığını ifade etti. Aygün, şöyle devam etti: ''O Amerikan Coni'leri, o kanlı postallarıyla, lağım suyuna girmiş postallarıyla benim secde etmiş olduğum kıblemi tahrip ediyor ve orada pis ayaklarıyla geziyorlar. Ve camiden çıkan insanları öldürüyorlar. Katliam orda. Oraya gidin, orayı çözün. Ey Avrupa, ey Fransa, İngiltere hani medeniyet, hani çağdaşlık gidin orayı çözün. Irak'ta katliam, soykırım var. Bu bir soykırımdır. Bu bir haçlı seferidir. Bu insanlar yüzlerce haçlı seferi yapmışlardır. Ama başarılı olamamışlardır. Türkiye'den ses yok...'' Irak'ta Müslüman kıyımının hala devam ettiğini, camilerden çıkanlara saldırıldığını kaydeden Aygün, sıkça, Irak'a müdahalenin bir haçlı seferi olduğunu vurgulayarak, ''Neymiş efendim (Ortadoğu'yu düzenleyeceklermiş, oraya demokrasi getireceklermiş. Sana ne. Niye Afrika'ya getirmiyorsun. Afrika'ya getir. Orada insanlar birbirlerini pişirip yiyorlar. Orada kabileler, yamyamlar var'' diye konuştu. Aygün, Irak'ta yaşananların arkasında petrole sahip olma arzusunun yattığına işaret ederek, bunun bir petrol hattı işgal planı olduğunu belirtti. ''17 ARALIK'IN ÖNCÜ DEPREMLERİ BAŞLADI'' Konuşmasında, 17 Aralık'ın öncü depremlerinin gelmeye başladığını savunan Aygün, AB üyesi ülkelerin Türkiye'den neler isteyeceklerinin de yavaş yavaş belli olmaya başladığını söyledi. Öncelikle Güney Kıbrıs'ın Türkiye tarafından tanınmasının istendiğini anlatan Aygün, bunun Rum kesimin tanınması anlamı taşıdığını kaydetti. Aygün, Kıbrıs'a gittiğinde kendisini protesto eden KKTC Başbakan Mehmet Ali Talat'ın şimdi ''Rum kesimini tanımayın'' dediğine dikkat çekerek, ''O bile doğruyu gördü, tehlikeyi anladı'' diye konuştu. Türkiye, AB müzakerelerinin başlamasına ilişkin taslak raporun basına sızdırılmadığını, aksine özellikle verildiğini belirten Aygün, AB ülkelerinin, böylece Türkiye'den isteneceklere ilişkin Türk kamuoyunu hazırlamaya çalıştığını, bu konuda alıştırma yaptığını bildirdi. AB ülkelerinin bu konuda başından beri dürüst, namuslu ve haysiyetli davrandığını, her şeyi açık açık söylediklerini ifade eden Aygün, ama bunların Türkiye tarafından görülmek ve duyulmak istenmediğini kaydetti. AB İnsan Hakları Komisyonu'ndan terörist Abdullah Öcalan'ın yeniden yargılanmasına ilişkin bir sürecin başlatılmasına ilişkin karar çıkmaması temennisinde de bulunan Aygün, çünkü bu konudaki kararın Eylül ayında açıklanması gerekirken halen açıklanmadığını söyledi. Bu kararı şüphe ile beklediğini vurgulayan Aygün, AB tarafından bir genel af istenmesi halinde bunun Abdullah Öcalan'ın serbest bırakılması anlamı taşıyacağını savundu. TÜKSEV BAŞKANI DAĞ TÜKSEV Başkanı Yusuf Dağ ise konuşmasında, herkesin AB'ye giriş sürecinde yapılan tartışmaları yakından bildiğini belirterek, aydınlar olarak her ulusal konuda olduğu gibi bu konuda da bir bloklaşma içerisine girdiklerini söyledi. AB yanlısı olmak ile AB karşıtı olmak gibi kavramların dozunun gittikçe arttan bir karşıtlıklar zinciri haline dönüştüğüne dikkat çeken Dağ, aydınların bütün bu olaylara Atatürk'ün çizdiği amaç ve hedefler doğrultusunda soğukkanlı ve akılcı bir biçimde yaklaşmaları gerektiğini bildirdi.