BIST 9.550
DOLAR 34,54
EURO 36,01
ALTIN 3.005,46
HABER /  EKONOMİ

Şimşek 1.7'lik büyüme için ne dedi?

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bugün açıklanan 3. çeyrek büyüme rakamlarını bütçe görüşmelerinde değerlendirdi.

Abone ol

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye ekonomisinin, 2014 yılında bir miktar yavaşlayarak yüzde 3,3 büyüyeceğini tahmin ettiklerini belirterek, "Bugün 3. çeyrek rakamı çıktı; yüzde 1,7. Bu aslında öngördüğümüze yakın, biz yüzde 2,2 olarak görüyorduk. Buradaki temel sapma tarım sektöründen kaynaklanıyor. Tarımın daralması ile üçüncü çeyrek rakamının öngörülen yüzde 2,2'nin biraz daha aşağısında yüzde 1,7 olarak gerçekleşti. Dolayısıyla OVP'de hala öngördüğümüz rakama yakın bir büyümeyi gerçekçi olarak görüyoruz" dedi.

TBMM Genel Kurulu'nda 2015 yılı bütçe görüşmeleri başladı. Bütçe ile ilgili sunum yapan Şimşek, ilk olarak küresel ekonomiye ilişkin değerlendirmede bulundu.

Küresel krizin üzerinden 6 yıl geçtiğini, ancak küresel ekonominin karşı karşıya kaldığı sorunlar olduğunu ifade eden Şimşek, kriz öncesi dönemlere henüz dönülemediğini söyledi.

Şimşek, küresel ekonominin 2014 yılında yüzde 3,3 ile beklentilerin ve potansiyelin altında büyüyeceğinin beklendiğine dikkati çekerek, "Bunda temel olarak, ABD ekonomisinin beklentilerin altında büyümesi, Avro Bölgesi’nde süregelen durgunluk, jeopolitik gerginlikler, gelişmekte olan ekonomilerde yavaşlayan büyüme belirleyici oldu" diye konuştu.

Küresel büyümenin 2015 yılında yüzde 3,8, 2015-2019 döneminde ise ortalama yüzde 4 civarında olacağının öngörüldüğünü dile getiren Şimşek, bu oranların kriz öncesi dönemde elde edilen yüzde 5’lik büyümenin oldukça altında olduğunu bildirdi.

Şimşek, gelişmekte olan ülkelerde büyüme performansının zayıf talep ve yapısal sorunlar nedeniyle kriz öncesi dönemin altında olduğunu ifade ederek, küresel finansal koşulların göreceli olarak sıkılaşması, Çin ekonomisinin yavaşlaması ve düşük emtia fiyatlarının bu yavaşlamada etkili olduğunu belirtti.

Bu ülkelerin 2014 yılında yüzde 4,4, önümüzdeki beş yıllık dönemde ise ortalama yüzde 5,2 oranında büyüyeceğinin tahmin edildiğini dile getiren Şimşek, Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ülkelerin 2014 yılında yüzde 2,7, 2015 yılında yüzde 3,6 oranında büyüyeceğinin tahmin edildiğini kaydetti.

Şimşek, küresel ekonomide zayıf talebin etkisiyle ticaret hacmindeki artış hala kriz öncesi seviyelerin gerisinde olduğuna dikkati çeken Şimşek, 2003-2007 döneminde küresel ticaret hacmi ortalama yıllık yüzde 8,4 büyürken 2008-2013 döneminde sadece yüzde 2,9 büyüdüğünü, dünya ticaret hacminin 2014 yılında yüzde 3.8, 2015 yılında ise yüzde 5 artmasının beklendiğini bildirdi.

Küresel iktisadi faaliyetteki sınırlı toparlanmanın etkisi ile küresel enflasyonun düşük kaldığını dile getiren Şimşek, IMF'nin 2013 yılında yüzde 3,6 olan küresel enflasyonun 2014 ve 2015 yıllarında yüzde 3,9 olacağını öngördüğünü, enerji ve endüstriyel metal fiyatlarında son dönemde yaşanan düşüşün kalıcı olması halinde küresel enflasyonun bu tahminlerin de altında gerçekleşebileceğini dile getirdi.

Bakan Şimşek, küresel ekonomiye ilişkin riskleri ise şöyle açıkladı:

"Küresel ekonominin önündeki en önemli risk Avro Bölgesi’nde yavaş büyümenin devam etmesi ve bölgenin 90'lı yıllardaki Japonya gibi deflasyonist bir sürece girmesidir. Bu Türkiye ekonomisi için de en büyük risklerden biridir. Gelişmekte olan ülkelerde büyümenin daha da yavaşlaması Çin ekonomisinde sert bir düşüş diğer bir temel risk olarak karşımıza çıkıyor. Bir diğer önemli risk ise FED’in faiz artırımının finansal piyasalarda yaratabileceği aşırı oynaklık ve sermaye akımlarının tersine dönmesidir. Ancak Avrupa ve Japonya Merkez Bankalarının genişletici para politikası uygulamalarına devam ediyor olması bu riski belli ölçüde dengeleyecek bir unsurdur.Öte yandan jeopolitik gerginliklerin artması küresel ekonomik görünümü aşağıya çekebilecek bir başka risk olarak karşımıza çıkıyor."

"OVP'de hala öngördüğümüz rakama yakın bir büyümeyi gerçekçi olarak görüyoruz"

Türkiye ekonomisinin bugün açıklanan üçüncü çeyrek büyüme rakamlarını da değerlendiren Şimşek, "2013 yılında hedeflediğimiz gibi yüzde 4,1 oranında büyüyen Türkiye ekonomisinin, 2014 yılında bir miktar yavaşlayarak yüzde 3,3 büyüyeceğini tahmin ediyoruz. Bugün 3. çeyrek rakamı çıktı; yüzde 1,7. Bu aslında öngördüğümüze yakın, biz yüzde 2,2 olarak görüyorduk. Buradaki temel sapma tarım sektöründen kaynaklanıyor. Tarımın daralması ile üçüncü çeyrek rakamının öngörülen yüzde 2,2'nin biraz daha aşağısında yüzde 1,7 olarak gerçekleşti. Dolayısıyla OVP'de hala öngördüğümüz rakama yakın bir büyümeyi gerçekçi olarak görüyoruz" diye konuştu.

Şimşek, büyüme tahminlerinde aşağı yönlü revizyonun sadece Türkiye'ye özgü bir durum olmadığını ifade ederek, IMF'nin 2014 yılı büyüme tahminlerini hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkeler için düşürdüğüne dikkati çekti.

Türkiye’nin 2014 yılı büyüme performansı Latin Amerika için öngörülen yüzde 1,3’ün, Gelişmekte Olan Avrupa için öngörülen yüzde 2,5’in, Çin ve Hindistan hariç gelişmekte olan ülkeler için öngörülen yüzde 2,7’nin üstünde olduğuna işaret eden Şimşek, Türkiye'nin bu büyüme performansının en büyük ticaret ortağı olan AB’de süregelen ekonomik durgunluk, Irak ile Suriye’deki iç savaş ve küresel sermaye girişlerindeki azalmaya rağmen elde ettiğini kaydetti.

"2015 yılında ise küresel ekonomide beklenen toparlanma, Türkiye'nin ticaret ortaklarındaki büyümenin hızlanması, iç talepteki canlanma ile büyümenin yüzde 4 olmasını öngörüyoruz" diyen Şimşek, ayrıca son dönemde petrol fiyatlarında yaşanan düşüşün kalıcı olmasının büyümeyi yukarı yönlü destekleyeceğini söyledi.

Şimşek, orta ve uzun vadede, siyasi istikrar, güçlü kamu mali dengeleri, sağlam bankacılık sektörü, dinamik Türk özel sektör, genç nüfusumuz, sağlıklı hanehalkı bilançosu, başarılı ihracat pazar çeşitlendirmesi, esnek kur rejimi ve makroihtiyati politikaların büyümeyi destekleyen ve dış şoklara karşı Türkiye’yi dirençli kılan unsurlar olmaya devam edeceğini bildirdi.

"Özel sektör yatırımları son 12 yıllık dönemde yüzde 154 arttı"

Küresel ekonomiden ve bölgesel sorunlardan az etkilenmek için güçlü mali dengelerle istikrarı önceliklendirdiklerini ifade eden Şimşek, şöyle konuştu:

"Birçok ülkenin kamu açıklarının ve borç stoklarının yüksek seyrettiği bir dönemde güçlü kamu mali dengeleri Türkiye’yi diğer ülkelerden pozitif yönde ayrıştırmakta ve çıpa görevi görmektedir. Türkiye genel devlet açığında, küresel kriz yılı olan 2009 hariç, son 10 yıldır Maastricht Kriterini sağladı. 2002 yılında yüzde 10,8 olan genel devlet açığının GSYH’ye oranını 2014 yılında yüzde 0,8 olmasını bekliyoruz. Bu oran Maastricht Kriterinin üçte birinden ve gelişmekte olan ülkeler ortalamasının yarısından azdır. Orta Vadeli Program dönemi sonunda ise yüzde 0,1 ile genel devlet fazlası vermeyi hedefliyoruz. Diğer taraftan 2002 yılında yüzde 74 olan AB tanımlı borç stokunun GSYH’ye oranını 2014 yılında yüzde 33,1’e, program dönemi sonunda ise yüzde 28,5’e indirmeyi hedefliyoruz.

Borç yükümüz 2014 yılı itibarıyla Avro Bölgesi ortalamasının yaklaşık üçte biri ve Maastricht Kriterinin ise neredeyse yarısı kadar. Mali disiplin sayesinde ülkemiz önemli kazanımlar elde etti. 2002 yılında vergi gelirlerinin yüzde 85,7’si faiz ödemelerine giderken bugün bu oran yüzde 14,3’e geriledi. Bu 1983’ten beri en düşük orandır. 2002 yılında yüzde 62,7 düzeyinde olan iç borçlanma faiz oranı 2014 Aralık itibarıyla yüzde 8,1’e indi. Reel faiz oranları ise 2002 yılında yüzde 25,4 iken Kasım 2014 itibarıyla eksi 1,4’e geriledi. Hükümetlerimiz döneminde faiz yükünün azalmasıyla elde ettiğimiz mali alanı eğitim, sağlık ve altyapı için kullandık. Vergi oranlarını düşürerek özel sektör yatırımlarının ve istihdamın önünü açtık. 1993-2002 döneminde reel olarak yüzde 5 daralan özel sektör yatırımları mali disiplini sürdürdüğümüz son 12 yıllık dönemde yüzde 154 arttı."