BIST 8.915
DOLAR 34,33
EURO 37,38
ALTIN 3.045,23

Şimdi biz koyun, sen ise devrimcisin öyle mi?

Dünya toprakları üzerinde hiç bir darbe, asker veya polis desteği olmadan başarılamaz.

Dünya toprakları üzerinde hiç bir darbe, asker veya polis desteği olmadan başarılamaz. Dünyanın tüm ülkeleri gizli destek verse de, baronlar bu amaç uğruna servetlerini ortaya koysa da başarının gelmesi mümkün değildir.

Sadece Türkiye'deki örneklere bakın, ne dediğimi iyi anlarsınız.

40'larda, 60'larda, 80'lerde hep bu destek bulunduğu için darbeler oldu. 90'larda Erbakan' da bu güçler destek verdiği için alaşağı ettiler.

Şimdi kimse kıvırıp, "Yahu ne alakası var. Biz sadece protesto hakkımızı kullandık. Erdoğan'ı devirme girişimimiz falan yoktu" falan demesin.

Hiç şüphe yok ki, dış desteği vardı bu kirli oyunun.

Yoksa Irak'taki savaşa 10 muhabir, Libya'ya 6 muhabir, Tunus'a 4 muhabir gönderen CNN İnternetional, Taksim meydanına sıkışıp kalan gösteriler için 14 tecrübeli elemanını görevlendirmezdi değil mi?

İngiliz, Fransız ve Alman kanalları aynı ağızdan bir kara kampanya başlatmaz, Türkiye'yi ekonomik anlamda güvenilmez bir ülke olarak lanse etmez, "Türk baharı" alt yazıları eşliğinde aşağılamazdı.

İç destek de bir o kadar çoktu.

Olmasa, G-8 zirvesi için toplanan eylemcilere eşek sudan gelinceye kadar dayak atan İngiltere, kendi totosundaki meseleyi bırakıp Türkiye ile ilgilenmezdi.

Yoksa CHP'nın Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu Kadıköy'de mitingini iptal edip arkasına kattığı onbinlerce eylemciyi bir minibüs sürücüsü maharetiyle Taksim'e bırakıp, sıvışmazdı.

Yoksa ağzından ve kaleminden necaset akan gazeteciler "Diktatöre direniş" manşetleri atmaz, Birleşmiş Milletler'e, "HELP! HELP! Diktatör 27 kişiyi öldürdü. Müdahale edin! HELPPP" diye İnglizce mesajlar yazmazdı.

Yoksa iktidarın nemalarını kestiği sözde sanatçılar, "2. Kurtuluş Savaşı başladı. Bugün ölmek için ne güzel bir gün!", "Mesele sadece Gezi Parkı değil arkadaş. Sen hâlâ anlamadın mı? Hadi gel" diyerek "Asılacaksın Tayyip" diyen cehennem tazılarına destek vermeye koşmazdı.

Yoksa iktidarın haksız kazançlarının önünde durduğu baronlar bu işin başını çekmezdi. Yoksa İsrail, İlgiltere, Fransa, Almanya gibi ülkeler bu işe göbek atmaz, Avrupa Parlementosu'nda "Tayyip istifa" diye slogan atanlara asla ve kat'a rastlamazdık.

Yoksa anarşistinden tut, PKK’lısına, provokatöründen tut, aksiyoncusuna kadar herkes birkaç saat içinde orada toplanmazdı.

Başarılı olmanız için önünüzde iki ciddi engel vardı ve o engelleri aşamadınız.

Hakkınızı teslim etmek lazım. "1000 polis istifa etti, saflarımıza katıldı" yaygarası kopararak polisi, "Asker polise sokaklardan çekil yoksa size ateş ederiz dedi" diyerek askeri saflarınıza çekmeye çalıştınız ama olmadı.

Allah, kirli oyununuzu tepenize geçirdi, başarılı olamadınız.

Kendinizi de, koca Türkiye Cumhuriyeti'ni de rezil rüsva ettiniz. Oraya samimi duygularla çıkan çevreci aktivistlerin tertemiz çabalarına da leke sürdünüz.

"Erdoğan ülkenin Güneydoğu'sunu PKK'ya verecek. Vay hain vay" diyen siz, 10 günde Taksim'in bir bölümünü PKK'ya, diğer bölümünü DHKPC-'ye, bir başka bölümünü Ermenilere verdiniz.

Taksim'i taksim taksim dağıttınız.

"Erdoğan PKK ile müzakere masasına oturuyor" diye yırtınan siz, PKK ve diğer terör örgütleriyle kucak kucağa pozlar verdiniz, Öcalan ve terör örgütü bayrağının altında huzurla yattınız!

Çok sevdiğinizi söylediğiniz T.C.'nin otobüslerini yakıp, üzerine T.C. yazarak vatanperverlik (!) örnekleri sergilediniz. Biz buradan bunları söyledik diye bize etmediğiniz küfür hakaret bırakmadınız. "Kardeşim, oyuna gelme" diyen kesimlere, "Tayyip'in köpeği" diyerek üstünlük tasladınız.

Bir çıldırmışlık haliyle saldırdınız.

Sizinle tencere tava çalmayan komşularınıza etmedik hakaret bırakmadınız. Kapılarını tekmelediniz.

Öyle çıldırmıştınız ki sizi uyaranlara "Koyun" derken, öte yandan bir avanağın, "Kolum koptu. Gözümü de çıkardılar. Lütfen yardım gönderin!" diye başlayan, #tatilöncesitakipleşelim" diye biten twitini bile 30 bin kez RT ettiniz!

"48 saat daha direnirsek hükümet düşecek" twitini 34 bin kez RT ettiniz!

"Arkadaşlar malumunuz. Erdoğan 4. dönem başbakan seçilemeyeceği için halkı galeyana getiriyor ki erken seçime gidilsin ve tekrar seçilsin" diyen bir üstün zekalının twitini 21 bin küsur kez RT ettiniz!

"Polis saat 02.45'te elektrikleri kesecek. Silah sesleri duyulmasın diye testereyle gelip bizi kesecek. RT acil yayalım" diyene bile itibar edip 27 bin kez RT ettiniz.

Aranızdan biri çıkıp, "La oğlum saat 03.30 oldu. Niye elektrikler kesilmedi hala?" diye sormayı akıl etti de, sizinle dalga geçen, "Keban'daki görevli Allah'tan uyuyakalmış ondan elektrik kesilmedi. Allah bizimle yürüyün arkadaşlar" diye dalga geçti, onu bile anlamadınız 12 bin küsur kez daha RT ettiniz!

Bakın size başka birşey anlatayım!

Bir genç kızın eylemler sırasında yağmur yağmasından ilham alarak, "Bu yağan yağmur değil. Atatürk'ün gurur gözyaşları" sözü üzerine gaza gelip "Devrimi başardık şükürler olsun" diyeninizi gördüm canım kardeşim!

Bu ülkenin insanı, gece Taksim Meydanı'nda çekilen bir fotoğrafa photoshopla Atatürk'ü koyup "O da aramızda ve bizimle. Merak etmeyin" diye paylaşılan bir tweet gördü yahu...

Erdoğan'a "Diktatör" derken, Esad'ı destekleyen yayınlar yapan El Akhar gazetesinde gerçek diktatöre bağlılıklarını her yazısında sunan Ece Temelkuran'ın peşine takıldınız!

"Çoğunluk bana birşey dayatamaz ama, ben azınlık olarak onlara istediğim şeyi dayatırım" diyerek kendinizi inkar edip toplumun gözünde bir anda sıfıra indiniz.

Dün bir kanalda izledim.

Muhabir, aranızdaki bir eylemciye , "İktidar bunun bir darbe girişimi olduğunu söylüyor. Sizin birilerinin oyununa geldiğinizden bahsediyor" diye soruyor.

Eylemci, "Biz Türk gençliğiyiz. Atatürk gençliğiyiz. Bizi kimse oyunların içine çekemez. Bizi kimse kandıramazzz" diye cevap veriyor.

Siz şak şak şak alkışlıyorsunuz.

Muhabir bu kez, "Peki Erdoğan referandum yapılabileceğini söyledi. Ne diyorsun" diye soruyor.

Eylemci gözü dönmüş bir halde, "Ne referandumu kardeşim, ne referandumu? Halka soracak, halkaaa!" diye çığırıyor, siz yine şak şak şak alkışlıyorsunuz.

Yahu arkadaş! Siz bu kafayla bir oyunun içinde olduğunuzu nereden bileceksiniz, nereden anlayacaksınız ki...

Tüm bunların üstüne siz bir de kalkıp bana ve benim gibilere "Koyun sürüsü" diyorsunuz!

Vallahi razıyım!

Devrimcilik için gerekli olan zeka şayet buysa, ben koyun olarak kalayım, razıyım!